"Ben üzgünüm Prens Hoseok. Yardımcılarım arabayı boşalttıkları için yanımda değildi ve ben kaybolmuştum. Anımsadığım üzere odam buralarda bir yerde olmalıydı ve ben burası olduğunu düşünüp içeriye kapıyı çalmadan girdim. Lütfen beni bağışlayın."

Prens Yoongi düz bir ifade ile bana bakarken ona da af dilercesine bakındım.

"Ah, lütfen bu konuyu geçelim. Asıl konumuz gerçekten bizi iğrenç bulup bulmadığınız."

"Prens Hoseok lütfen, Ben aşk gibi duygulara önem veren biriyim bu nedenle neden sizi iğrenç bulayım ki? Kalp bu, belki kendi cinsimiz için delicesine çarpar belki de karşı cinsimiz için. Belli olmaz ki bu kalbin kime çarpacağı, ona söz dinletemeyiz biz."

Prens Yoongi ince dudaklarına minik bir gülümseme kondurup bana sevimlice bakarken Hoseok'un kaşları çatılmış bir şekilde bana baktığına emindim.

"Y-yoksa si-"

Çalan kapı Hoseok'u sustururken içeri giren yardımcı Dan Bi'nin geldiğini söyleyip çekilmişti. İçeri neşe ile giren Dan Bi beni görünce daha çok gülümsedi.

"Prenses Jimin. Ağabeyim ile güzel sohbetler kurmanız ne hoş."

Gülümseyip başımı salladığımda Dan Bi hızlı adımlarla masaya ulaşıp yanımda ki sandalyeye kuruldu.

"Prens Yoongi de buradaymış lakin bu konuyu bir an önce-" diyeceği sözleri aceleyle kesip söze atıldım.

"Ağabeyinizden böyle bir şey istememeye karar verdim Prenses. O çoktan aşık olmuş zaten. Onun aşkını bozamam."

Dan Bi şaşkınca bana bakarken Prens Hoseok konuşmaya girdi.

"Neler oluyor?"

Prens Hoseok, Dan Bi ile aramızda geçen konuşmayı anlamdırmaya çalışırken kaşları çatılmıştı. Pembe ince dudakları düz bir çizgi halindeydi. Bizim halimizden hiçbir şey anlamadığı çok belliydi.

Dan Bi ilk önce ağabeyinin bu tavrı ve yüz ifadesine baktı ve daha sonra kalın alt dudağını ısırarak bana bakmıştı. Tereddüt içindeydi biliyordum. Büyük bir ihtimalle benden bir izin bekliyordu. Her şeyi anlatması için benden küçük bir baş sallama bekliyordu.

Ona istediğini vererek başımı anlatması için onaylarcasına salladığımda endişeyle bakışlarını ağabeyine çevirip alt dudağını dişlerinin arasından kurtardı.

"P-prenslerim sizlere güvendiğim içinbir bilgi paylaşımında bulunacağım."

Dan Bi'nin tereddütlü ve kısık çıkan sesine karşı sırtımı dikleştirerek onların karşısında dik durdum. Kendimden şu ana kadar utanmamıştım ve bundan sonra da utanmayacaktım.

Derince bir nefes çekip içimden kendimi cesaretlendiriyordum. Dan Bi'nin konuşmayacağını anladığımda konuşmayı ben ele aldım de kalın pembe rengindeki dudaklarımı yavaşça araladım.

"B-ben kız değilim. Ben de bir erkeğim fakat nedenini bilmediğim bir sebepten dolayı ailem bir kız gibi dolanmamı emretti. Şimdi de evlenmemi istiyorlar. Hem de bir erkekle."

Prensler şaşkınlık içerisinde olan yüzleriyle bana anlamsızca bakarlarken Dan Bi üzgün gözlerle bana bakıyordu. Elimi omzuna koyup hafifçe sıktıktan sonra burukça gülümsedim.

"Bu nedenle Prens Hoseok'tan yardım isteyecektim fakat sizleri ayırmak istemiyorum. Bu gece kendime uygun birine bakınacağım."

Umursamaz bir tavır takınmaya çalışarak kurduğum cümleyle daha da şaşırarak ellerinde olmadan gözlerini irileştirdiler. Onların bu hallerine acıyla gülümsedim.

Sırtımı dik tutmakta zorluk çekiyordum ama bunu güçlü durmak için yapmak zorundaydım. Başkalarının karşısında zayıf ve güçsüz görünmek isteyeceğim son şey bile değildi benim için.

"Tanrım... Ama prens yalan söylediğinizi anladığında sizi öldürebilir."

Yalan... Neye göre, kime göre yalandı bu yaşantım? Ben seçmemiştim ki böyle yaşamayı. Ben istememiştim. Ben de diğer prensler gibi olmak istemiştim yaşamım boyunca ama sadece bir imrenti olmuştu hep bu. Hep bir hayal olarak kalmıştı benim hafızamda...

Asla umursanmadım. Dinlenmedim , kötü bir varlık olarak görüldüm... Bir mal gibi kraliyetler arası yarışmalarda ortaya beni bile koymaya çalıştılar. Neden? Çünkü güzelim. Neden? Çünkü zenginim. Neden? Çünkü bütün prensler tarafından isteniyorum.

Acıydı benim için bütün bu olanlar... Acaba dedim içimden, acaba erkek olduğumu öğrendiklerinde de güzelliğimin bir önemi kalacak mı? Zengin olmamın bir önemi kalacak mı? O zaman beni prensler isteyecek mi ki?

Zorlukla dudaklarımı ıslattığımda gözlerimin dolduğuna emindim. Taşacak gibiydiler hem de...

"Ölümüm bari gerçekten iyi kalpli biri tarafından olsun. Bu hayat bana iyi olmadı hiçbir zaman fakat onun kalbi iyi olsun."

"Ama... Belki bir çözüm buluruz. Erken davranmayın size yardım etmeye çalışacağım. Şimdi lütfen güzelce baloya hazırlanıp bekleyin olur mu?"

Prens Yoongi şefkat kokan sesiyle konuştuğunda dolu gözlerimle başımı sallayıp ayağa kalktım.

Saygı ile eğilip odadan çıktıktan sonra peşimden harekete geçen yardımcılara kısa bir bakış attım. Gözlerimden yaşlar sessizce akarken ellerimle o yaşları yavaşça sildim. Şimdi ağlamamın sırası değildi. Yardımcılar hiç istemediğim zamanlarda hep peşimdeydiler ve bu sinirimi bozuyordu.

Lanet olası varlıklar.

🍁
Oy sınırı; +100

Yorumlarınızı bekliyoruz canlarım. Çünkü bir dahaki bölüm çok eğlenceli olacak...💋

Bu fici cyintiajin ile birlikte yazdık. Yani  o yazdı  ben de düzenledim.

Prince Or Princess? • KookMin [✓]Where stories live. Discover now