-20-

6.8K 1.1K 790
                                    

🍁

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.

🍁

Siyah çarşaflar içinde hıçkırıklar eşliğinde ağlayarak yavaşça ölüyordum.

Eşim birkaç gün sonra benden başka birine dokunacak onu sevecek, ona bir bebek bahşedecekti.

Bu içimde büyük bir acı oluştururken gözlerimi sıkıca yumdum. Daha fazla ağladım. Sesimin çıkıp çıkmaması umurumda bile değildi. Ben sadece bu olanların kötü bir kabustan ibaret olmasını istiyordum. Ama değildi.

Hepsi büyük bir gerçeklikti. Bir anda açılan odamın kapısı ile gerilsemde geriye dönmedim. Kimdi, niye gelmişti umrumda dahi değildi.

Yatağımın sol yanının çöktüğünü hissettiğimde ağladığımı belli etmemek için alt dudağımı ısırdım.

"Ağlama bebeğim."

Duyduğum sesle şaşkınlıkla yerimde doğrulurken bana göre yapılı olan babam hızla beni sarmalamıştı.

"Ağlama Jimin-ah. Seni bu canavarların elinden kurtaracağım, ağlama..."

Beni teselli eden adamın kucağında ne kadar ağladım bilmiyordum fakat kendime geldiğimde boğazım yanıyordu.

Uzun boylu adam beni hafifçe kendinden uzaklaştırıp yüzüme şefkatle bakmaya başladı. Kucağından kalkmama yardımcı olurken ne ara içeri bırakıldığını bilmediğim bir sandığa ilerledi.

Kapağını açıp Park Krallığının özel dikimi olan kral kıyafetlerinden birini çıkarıp gülümsedi.

"Haydi, kalk ve üzerini değiştir."

İstemesem de sözlerine itaat edip ayağa kalktım. Kıyafeti elinden aldığımda kapıdaki erkek görevlilere seslendi.

Park Krallığından geldikleri belli olan adamlar üzerimi değiştirmeme yardım ettikten sonra yüzümü yıkamam için bir tas getirmişler ve kendime geldiğime emin olduktan sonra odadan ayrılmışlardı.

Babam gülümseyerek yanıma gelip alnıma dökülen saçları düzeltmiş sandığın kenarında bulunan bir tacı çıkarıp başıma takmıştı.

Bu nedensizce hoşuma giderken Kral Minseok anlıma bir öpücük kondurup mırıldandı.

"Haydi gidip onlara benim bebeğimi ağlattıkları için hadlerini bildirelim."

Hızlı adımlarla odamdan çıktığında hiç bir şey söylemeden onu takip ediyordum. Kapının önünde gördüğüm kraliçem telaşla bana bakıyordu.

"O iyi Iseul."

Babam hızla mırıldanıp yürümeye devam ederken onu takip ediyordum yalnızca.

Kral Jeon'un odasının önüne geldiğinde duraksayıp bana bakmış, ardından gülümsemişti.

Hiçbir görevliye haber vermeden odanın kapısını açıp içeri girdiğimizde Kral Jungkook'un başını önüne eğmiş Kral Jeon'a bir şeyler söylediğini görmüştüm.

İkisi de anında irkilip bize dönerken ne ara Jeon Krallığı'nın adamlarını bayılttıklarını bilmediğim adamlarımız kapıyı hızla kapatmıştı.

Babam kendinden emin öne doğru yürüyerek tam Kral Jeon'un önünde durduğunda Kral Jeon anlamsızca babama bakıyordu.

"Duyduğuma göre oğlumun canını yakmışsın Kral Jeon. Bu ne cüret?!"

Dişleri arasında konuştuğunda Kral Jeon kahkaha atarak gösterişli sandalyesine rahatça hiçbir şey yokmuşçasına oturmuştu.

"Bize kızım diyerek verdiğin oğlun ne zamandan beri umrunda?"

Babamın sinirlendiğini anladığımda hızla omzunu sıkmış bana bakmasını sağlamıştım.

"Sakin olun lütfen."

Gözlerini kapatıp kendine gelmeyi denemişti ama başaramamış olacak ki gözlerini açtığı anda göz bebeklerindeki ateş harmanlanmış ve dışarıyla buluşmuştu. Konuşmaya başladığında ise ses tonunda elle tutulur bir sinir vardı.

"Ben o umrumda olduğu için ona kızım dedim. Sırf bir canavarın eline düşmesin diye. O gün sofrada bilerek ailenizi seçtim çünkü oğlun oğluma aşkla bakıyordu, değerli bir mücevhermiş gibi. Oğlumun erkek olduğunu öğrendiğinde cinsiyetini umursamayacığının farkında olduğum için oğlunu seçtim. Ama sen oynuyorsun. Oğlumun canını yakıyorsun. Öyleyse kısasa kısas. Oğlum için bir prenses ayarlandı. Onun da v-"

"Hayır! Hayır, Jimin benden başkası ile ola-"

Jungkook aniden dizleri üzerinden kalkarak babama doğru adımlamaya başlarken itiraz cümlelerini de sıralamıştı ama babam onun konuşmasını sert bir dille kesmişti.

"Sana sormadım küstah varlık. Yıkıl karşımdan."

Babam Jungkook'u odadan kovarken bakışlarımı bir an bile ona değdirmedim. Kızgın ve kırgındım ona karşı.

Jungkook onlardan güçlü bir konumda olduğu için odadan yavaş adımlarla çıkmıştı. Adım seslerini çok net duyabiliyordum.

"Yarın akşam Jimin'i de alıp yola çıkacağım. Ardından sarayımıza adım attığımızda bu evliliğin son bulduğunu herkese duyuracağız. Krallığıma karşı herhangi bir saldırıda bulunmaya çalıştığını öğrenirsem krallığını yakarım Jeon."

Babam tüm heybeti ile odadan çıktığında yalnızca onu takip ettim. Koridorda gördüğüm ağlayan Jungkook'a bile bakmadan.

Eğer gururunu benden üstün görmeseydi şu an onu sakinleştirmek için ona sarılıyor olurdum. Ama o gururunu benden üstün görmüştü. Tıpkı şimdi benim yaptığım gibi.

🍁

Lütfen yorum yapın canlarım 💜😊.

Yine söylüyorum ki bölümler bu kısalıkta olacak nedeni ise finale yaklaştığımız için lütfen anlayışla karşılayın canlarım...

Günün son bölümü şimdi ben uyumaya gidiyorum. Büyük bir ihtimalle yarın bölümleri düzenler yine birkaç saat aralıklarla atarım ama şimdi herkese iyi uykular canlarım.

Sizi seviyoruz 🌸❤️.

Bu fici cyintiajin ile birlikte yazdık. Yani  o yazdı  ben de düzenledim.

Prince Or Princess? • KookMin [✓]Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon