9. Bölüm

9.2K 992 430
                                    


Uzun bir zamandan sonra onunla geçirdiğim kısa zamanın sonuna gelmiş ve saraya dönmüştük. Bu acelenin sebebi kraliçenin özel isteği olduğundandı. Karşımda kraliçeyle birlikte yemeğini yerken göz ucuyla ona bakmaya çalışıyordum. Beni yatağında tutup tüm gece onunla kalmama izin vermiş, sabaha da kokusu dolu yatağında uyanmama izin verdiği günü aklımdan çıkartamıyordum.

"Prensesi kabul etmemişsin. Bunun akıllıca bir davranış olduğundan yanayım. O kız hakkında sarayda iyi olmadığına dair söylentiler vardı."

"Bunu bizzat gördüm kraliçem." Jungkook'un kendinden emin ses tonu yüzümü gülümsetiyordu ki kendimi tutup yüzümü soldurdum.

"Sana başka izdivaç ayarlamayı düşünüyorum. Uygun bir kısmet senin için-"

"Buna gerek yok, beni düşündüğünüz için teşekkür ederim." Jungkook bunları dediği an olayı anlayamadım, eminim kraliçe de ne olduğunu anlamamıştı ki Jungkook sanki bu cümlelerin ona kurulacağı hissetmiş gibi sözlerini yarıda kesmişti.

Kraliçe bir şey diyemedi ve kalan yemeklerini yemeye devam ettiler, bense hem mutluluk hem de hüzün içindeydim. Olacak şeyler bunlardı sonuçta öyle değil mi? O veliahttı, bir sürü prensesle izdivaç yapması doğaldı. Kendimi dilden dile dolaşan o şehir efsanelerinden bir karaktermiş gibi hissediyordum. Yüksek rütbeli birisine aşık olan hizmetçi, yüksek rütbeli kişi de ona dair hislerini belli ettiğinde umutlanır sonra araya engeller girer kimisi mutlu son olur kimisi kötü son. O kadar korkuyordum ki bizim sonumuz neydi diye düşünüp durmak istemiyordum.

Yemeğini bitiren Jungkook ile birlikte odasına kadar giderek hizmetkar rolümü üstlenmeye başladım. Odasına girdiğimizde yüzüne bakmamaya çalışıyordum ısrarla.

"Jimin iyi misin?"

"İyiyim sen nasılsınız?" Tam cümlemi kurarken arkadan diğer hizmetkarın belirmesi yüzünden saçma sapan bir cümle kurmuş ve ona tam anlamıyla rezil olmuştum.

"Ne?" dediğinde arkasındakilere baktım, o da oraya bakarak ne olduğunu anlamış ve gülmüştü. Başıyla çıkmaları için işaret verdiğinde temizlik yapan hizmetkarlar çıktı. Bunu fırsat bilip bana gelmeye başladığında başımı eğdim. "Suratın neden düştü? Eğer kraliçenin sözleri seni kırdıysa bunun boş yere olduğunu söylememe izin ver."

"Boş yere olup olmaması önemli değil, sorun biziz." dedim ikimizi göstererek. Bunca imkansızlık barındıran kelimeler içinden biz kelimesi çekip karşısına Jungkook ve benim adımı yakıştırmam çok mu mantıksızdı? Biz gerçekten biz olabilir miydik?

"Biz neden bir sorun olalım ki? Girmek istediğimiz yol belli, hislerimizi itiraf ettik ne gibi bir sorun olabilir?"

Gülümseyerek bana yaklaşan suratıyla iyice yanıma geldiğinde geriye adımlayıp ondan kaçtım. Eğer bir şeyler konuşulacaksa şu an burada konuşulmalıydı. Kararlılıkla başımı kaldırıp yüzüne baktım. "Beni gerçekten istiyor musun?"

Anlamsızca kaşlarını çattı.

"Elbette Jimin. Sen istiyorsun, ben istiyorum. Buna rağmen tüm bu endişen neden, söyle bana." Koyu renk gözlerinin daha önce bu bakışıyla karşılaşmamıştım, beni güzel şeylere ikna edip inandırmaya çalışan gözleri gerçekten tarif edilemez derecede güzeldi. Oraya kendimi öylece bırakıp son nefesimi orada vererek boğulmaktan çekinmezdim.

Kararlılık beni hızlıca uğurladı. "Bu durum bir şekilde açıklanmak zorunda kalacak o zaman kral bizi isteyecek mi? Halk bizi isteyecek mi?"

Kingdom Hearts |Jikook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin