2. Bölüm

11.5K 1.2K 1.2K
                                    


Senelerdir teni tenime değdiğinde bile heyecana kapılıp yüzümü bir gülümseme alırdı, şimdiyse yaşadığım bu durum bende yavaş yavaş baş ağrısı ve kalp ritmi bozukluğuna sebep olmuştu.

Dudaklarım dudaklarını sıyırıp geçtiği andan beri ne yüzüne bakabiliyordum ne yanında durabiliyordum. O an kendimi geri çektiğim gibi kuşağını bağlayıp odadan çıkmıştım. Heyecandan midem çalkalanıyordu. Onun ise ne düşündüğünü bilmek bile istemiyordum. Benim heyecandan çalkalanan midem gibi onun da tiksintiden mi çalkalanıyordu? Bu düşünceler gözlerimi doldurup önümü görmemi zorlaştırmıştı.

Onun yanında duramazdım eğer onun yanında durmaya devam edersem yüzüne bakmak biraz daha zorlaşacaktı, konuşurken sesim titrerse ben daha fazla karşısında rezil olmayı kaldıramazdım. Bende soluğu saray yemekhanesinde almıştım, böylece Jungkook'un dediği gibi başkalarıyla konuşurdum ve kafamı yaşadığımız olaydan uzaklaştırabilirdim.

"Kolay gelsin." İçeriye girip yemeklerle uğraşanlara selam verirken beni görüp onlarda selam vermişti. Çok uzun zaman sonra beni görmek ise çoğunun gözlerini büyültmesine sebep olmuştu.

"Jimin?" Kralın çayını hazırlayan saray hanımı beni görünce şaşkınlığını üzerinden atamadı. "Uzun zaman sonra yüzünü görmüş olduk. Neden uğramıyorsun buralara?"

"Veliaht prensi rahat ettirmeye çalışıyorum." Ondan bahsedince bile içim huzursuz olmaya başlamıştı yaşadığımız olaydan dolayı ama zoraki bir tebessümü dudaklarımın arasına sıkıştırabilmiştim. Her şey yolundaymış gibi göstermek zorundaydım.

"Arada bir buralara uğra. Yüzüne hasret kaldık hep aynı şeyler olmaz." dedi başkası. Bunu diyen kişiye dönüp baktığımda Chin Hwa hyung ile karşılaştım. İlk geldiğim zamanlarda tanışmıştık. Benden büyüktü ama sıcakkanlı davranmıştı, ben ise tek minnettar olduğum kişiden başka gözlerim bir şeyi görmediği için sadece gözlerimin tanıdığı, isimlerini bildiğim insanlardan birisi olarak kalmıştı aynı diğer insanlara olduğu gibi.

"Tabii hyung uğrarım." Onu onaylayarak yapacak bir şeyim kalmadığını ve belki bahçeyi dolaşabilme düşüncesiyle geriye adımlayarak onları rahat bırakmayı istemiştim. "Ben gideyim. Size tekrardan kolay gelsin."

"Tekrardan uğra buralara."

"Sana da değişiklik olur."

Gelen seslerle birlikte gülümseyip oradan ayrılmıştım. Ama arkadan gelen adım seslerini duyduğumda olduğum yerde duraksayıp arkama bakmıştım Chin Hwa hyung hızlı adımlarla baka geliyordu. "Hyung, ne oldu?"

Tam karşımda durup nefes nefese kaldığı için biraz soluklandı. Neden beni tek yakalamaya çalışmıştı ki? Gözlerimi açıp dikkatle ne söyleyeceğini merakla bekledim. O ise biraz çekingence gülümseyerek eliyle saçını düzeltti.

"Aslında ben, bu şenliği birlikte geçirelim mi demek istiyordum."

Önemli bir şey olduğunu sanıp boşuna telaşlanmıştım bende. Rahatça nefes verip başımı onay verircesine salladım. "Olur hyung."

"Jimin!"

Jungkook'un bağırışı kulaklarıma dolarken korkudan yerimde hoplamıştım, aynı zamanda sarayın içinde yankı yapmış ve bütün bakışlar bize çevrilmişti. Bana hayatımda ilk defa bağırıyordu. Evet işte bitmişti, buraya kadardı. Benden nefret ediyordu, beni kovacaktı, beni yanında istemiyordu. Korktuğum başıma gelmeye başladığı için dolan gözlerime engel olamadım ve sıklıkla nefes aldım.

Kingdom Hearts |Jikook|Место, где живут истории. Откройте их для себя