18 • enigmatic past

1.1K 121 301
                                    

Öğle yemeğime işkence etmeye bir son vermek için çabaladığım sırada masama sertçe bırakılan tepsi ile irkildim. Bakışlarımı muhtemelen buz gibi olmuş makarnamdan ayırıp karşımda oturan kıza çevirdiğimde yüzünün tanıdık geldiğini fark ettim. Üzerinde ona tam oturan bir Les Loups ceketi, suratında ise fazlasıyla kibirli bir ifade vardı. "Merhaba, Jennifer." dedi sinir bozucu bir tonlamayla. İstemsizce kaşlarımı kaldırıp yüzüne dik dik baktım. Benden ne istediğini bilmiyordum, ama hoşlanacağım bir konuşma geçmeyeceği de ortadaydı. "Uzun zamandır seninle tanışmak istiyordum. Ben Kourtney."

"Adımı zaten biliyorsun." dedim sonunda pes edip çatalımı tepsiye bırakırken. Bu kızın pes edeceği yoktu. "Evet, elbette. Seninle ilgili çoğu şeyi biliyorum."

"Eh, o zaman tanışmak için zahmet etmene gerek yoktu; çünkü benim seni pek de merak ettiğim söylenemez, Kourtney." Yüzü bir an için bozulur gibi oldu, ancak hemen ardından tüm hücrelerimi ayaklandıran ve öfkemi kontrol etmemi zorlaştıran bir kahkaha attı. Onu nereden tanıdığımı hatırlamıştım. Jack'in beni almaya geldiği gün Calum ile flörtleşen kızdı.

"Beni yakaladın." dedi önümde duran elmayı alıp ısırmadan önce. "Buraya tanışmaya gelmedim. Seni uyarmaya geldim."

Gözlerimi devirdim ve dirseklerimi masaya yaslayıp yüzüne olabildiği kadar yaklaştım. "Problem şu ki, hayatım, en son beni uyarmaya gelen arkadaşın için bu iş hiç de iyi sonuçlanmamıştı." Dilimi dudaklarımın üzerinde gezdirip öfkeli yüzüne karşı sırıttım. "Kaç kere söylemem gerekeceğini bilmiyorum, ama ne ağabeyimden ne de onun evcil hayvanlarından korktuğum falan yok."

Hırsla ayağa fırladığı esnada okula girdiğim andan beri bana dik dik bakan çete üyelerinin oturduğu masada bir hareketlenme oldu. Calum'un oturduğu yerden kalkıp buraya doğru geldiğini fark ettim. "Bu okulda o ceketi giyemezsin." dedi titreyen parmağıyla dün Jack'in bende bıraktığı ceketini işaret ederken. "Ah," dedim gözlerimi devirmeden önce. "Böyle bir kural olduğunu bilmiyordum. Söylesene, Luke'un da haberi var mı bundan?"

Bir an için çığlık atacağını düşündüm. O böyle öfkeli ve ben böylesine rahatken git gide daha çok sinirlendiğini görmemek için aptal olmak gerekiyordu. Çoktan saçlarının dibine kadar kızarmıştı bile, ama tekrar konuşamadan Calum gelip onu susturdu. İki parmağı kızın dudağına temas ettiği an, gözleri ona çevrilmiş ve bir anda söyleyeceği ne varsa yutmuştu. Ağlayacak gibi görünüyor olması beni neredeyse güldürüyordu. Onunla birkaç cümleden fazla konuşmamıştım bile.

"Bir kez daha disiplin kurulunun karşısına çıkarsan ne olacağını sana hatırlatmama gerek var mı, Kourtney?" dedi yalnızca bir kez duyduğum ılımlı ses tonuyla. Kourtney gözlerini devirip onun elini ittirirken tekrar öfkelenmiş gibi görünüyordu. "Birimizin gelip onu uyarması gerekiyordu, Calum. Sanırım bunun için fazla korkak olmayan tek kişi de benim aranızda."

"Bak, Kourtney." dedi Calum sonunda dişlerinin arasından. "Jennifer, KJ'in kardeşi. Eminim bu konuda onun söyleyecek bir şeyi yoksa, bizim de yoktur." Dönüp bana baktığında biraz alaycı, biraz minnet dolu olan gülümsememi karşılıksız bıraktı. "Üstelik o haklı. Nasıl Luke rahatlıkla Coyotes ceketi ile gezebiliyorsa ortalıkta, Jennifer da bunu yapabilir. Erkek arkadaşını tercih ettiği için onu suçlayamayız."

Bir anda öfke vücudumu ele geçirdi. Calum'a o kadar sert baktım ki karşımda kim olursa olsun yerine sineceğine emindim, ama o yalnızca bana aynı şekilde karşılık verdi. En başında bana Jack'e gitmekten başka bir seçenek bırakmayan onlardı, ama şimdi bunu yaptığım için ben suçlu oluyordum. Üstelik Calum tüm bunların sebebini biliyor, anlıyordu. Benim anlamadığım şey ise, Ben'i o gece yalnız bırakan kişi Kingsley olmasına rağmen neden herkesin Jack'ten nefret ediyor olduğuydu.

the wayWhere stories live. Discover now