the way

2.9K 151 37
                                    

"Yol hakkında bilmen gereken çok şey yok." dedi sigarasından bir duman daha çekmeden önce. Ardından yarısına bile ulaşmadığı izmariti yere atıp botunun ucuyla ezdi ve kalçasını yasladığı Forty Eight'ten ayırıp üzerindeki ceketi düzeltti. "İki şeye hakim olmalısın."

İşaret parmağını motosikletin üzerinde dikkatle gezdirirken "İlki," dedi kendinden emin bir ses tonuyla. "Aracındır. Kullandığın aracı tanıman, onunla bir bağ kurman gerekiyor. Motosiklet veya araba. Ne kullandığından çok, onun dilinden anlaman önemli."

"Yani, bir arabayla da size katılmak mümkün." dedim, ancak sesim daha çok soru sorar gibiydi. Kafam karışmıştı. Güldü. Biraz alaycıydı, ama içten olduğunu söyleyebilirdim. "Hayır, güzelim." dedi. "Bir araba sürücüsü bize katılamaz," Ardından ekledi. "Ama her motor sürücüsü de bize katılamaz."

Midemin neredeyse düğümlendiğini hissettim. Bir an için algılarım dış dünyaya kapanmış, sadece kendi içimde kopan fırtınaya yönelmişti. Bana hissettirdiklerini tarif etmek zordan öteydi.

Tıpkı motosiklete ilk bindiğinizde, yüzünüze vuran rüzgarın tattırdığı özgürlük hissiyatı gibiydi. Muazzam, lakin zehirli.

"İkincisi nedir?" diye sordum, bana hitap ettiği sözcüğü görmezden gelerek. Gülümsedi. Tebessümü büyüleyiciydi, bir insanı öldürüp sonrasında can verebilecek kadar güzeldi hem. "Birlikte yola çıktığın insanlar." dedi. "Onları tanımalı, onlara inanmalısın."

"Yola yalnız da çıkabilirim." dedim kaşlarım çatılırken. Başıyla beni onayladı. "Elbette çıkabilirsin, ancak yanında birileri olduğunda yolun sonu çok daha güvenilirdir."

"Anlamıyorum-" diye söze başladım, ancak cümlemi tamamlamama izin vermedi. "Yol boyunca seninle olan insanlar, yolun sonunda seni bekleyenlerden daha önemlidir."

"Bu doğru değil." dedim, neredeyse hırçın bir tavırla. "Yola çıkmanın amacı bir yere ulaşmaktır."

Onu ilk gördüğüm an yüzünde olan o alaycı, ukala gülümseme yeniden dudaklarına yerleşti ve bana arkasını dönüp hemen orada bulunan motoruna bindi. Çalıştırmadan önce bir an için gözlerinde farklı bir şey gördüğümü zannettim, ama bir sanrı olduğunu düşünebileceğim kadar kısa süreliydi.

"Eğer yalnızca sonunda ulaşacağın yer için yola çıkmak istiyorsan, seni yanlış değerlendirmişim demektir."

Arkasında egzozunun çıkardığı ses dışında bir şey bırakmadan giderken, iki şey anladım.

İlki: Gördüğüm bir sanrı değil, saf hayal kırıklığıydı.

İkincisi: Bir motorcunun yola çıkmaktaki yegane amacı, yolda olmaktı.

hi i'm back🌝🌚

the wayWhere stories live. Discover now