we're getting deep

7K 908 733
                                    

Sonunda yeni bölüm evet,üzgünüm çok geciktim skdldldk
Bir yerde italik fontla yazılmış kısım var,orası kısa bir flashback sahnesi.Kafanız belki karışır diye şimdiden belirteyim dedim.Yorumlarınızı esirgemeyin lütfen,böylece kendi eksiklerimi ve sizin fikirlerinizi görebilirim.İyi okumalar💕
-

"Sürekli oluyor mu?"

Jungkook elindeki su şişesini bana uzatıp yanıma oturmak için hazırlanırken sordu. Yüzünde tek bir mimik bile oynamıyordu.

"Normalde sadece küçük baş dönmelerim olurdu ama bu üst üste gelen olayları artık kaldıramamaya başladım sanırım."

Suyumdan bir yudum aldıktan sonra şişeyi kapatarak uzandığım yerin yanındaki komidine koydum.

"Dikkat etmelisin." dedi.

Kapüşonunu kafasına geçirip başını duvara yasladı ve baygın bakışlarının ardında göz göze gelmemizi sağladı.

"Hemen panik oluyorsun ve heyecanına yenik düşüyorsun. Bu durumun seni her an gafil avlayabileceğinin farkındasın, değil mi?"

Başımın altındaki toz yumağı haline gelen yastığı dikleştirerek yerimde biraz doğruldum. Dediği şeyde haklıydı ama açıkçası bu beni daha fazla panik yapmaktan ileriye de götürmemişti. Bazen ne dediğinin farkında olmadan konuşuyordu. Ne düşünüyorsa o an onu söylemekten çekinmiyordu.

"Ben de 'hadi aniden heyecanlanıp zombilerin arasında yem olayım' diye düşündüğümden panik atak geçirmiyorum zaten. Bunu kontrol edebilsem zaten şu anki durumumda olmazdım."

"Geçmişinden hafif hafif sıyrılmakla başlayabilirsin."

Gözlerimin açılması salise bile almadığında, kaşlarını kaldırıp umursamazca omuz silkti.

"Şimdi yaşadığın anları düşünüp bugün de hayatta kaldığın için kendini tebrik etmekle başla. Kolay olmayacak ama üstesinden geleceğim diye düşün. Hem geçmişin hem de şimdinin yükünü beraber taşımak için fazla yorulmuşsun Taehyung."

Yutkunarak ve şaşkın gözlerimi üzerinde dolaştırırken sadece 'anlayamadığımı' düşünüyordum. Öylesine söylüyor olabilirdi ama bir şeyler biliyormuş gibi bir hali de vardı. Korkakça gözlerimizi buluşturduğumda derin bir iç çekip yanağını avuç içine yasladı. Ve o an için en çok korktuğum şeyi söyledi bana.

"Biliyorum, Taehyung."

Bayılalı on dakika falan olmuştu ama şu anın şokuyla tekrar bayılabilirmişim gibi hissediyordum. Ki birden kendini gösteren baş ağrılarım bu düşüncemi pekiştiriyordu.

"Sen." diye mırıldanabildim sadece.

Kaçmaya çalıştığım ama bana uzak olmayan geçmişim öylesine boktan bir zamanda yüzüme vurulmuştu ki afallamıştım. Şu birkaç gündür önceden yaşadıklarımı hatırlayamayacak kadar doluydum ancak bir taraflarda hep yükünü taşıdığımı, şimdi tekrar önüme geldiğinde anlıyordum. Zaten bana kaybettiren yegane özelliğim buydu.

"Sen, nereden biliyorsun?"

"Gazete diye bir şey var. Bir ara sen de okumalısın."

Kıkırdayarak söylediğinde derin bir iç çekerek ne kadar aptal olduğum üzerine yemin etmek ister gibi alnıma vurdum. Makaleler anında kafamda teker teker, dalgacı bir ıslık eşliğinde dönmeye başladığında öfkeyle alnıma daha da sert vurdum. Bitmiştim.

the walking dead •taekook•Where stories live. Discover now