27.Bölüm ~Olaylar~

18.6K 592 54
                                    

Kollarımı göğsümde birleştirmiş, keyifle yerde yatan Cenk’i ve üzerine çıkıp onu öldüresiye döven Kerem’i izliyordum. Onu ilk defa bu kadar sinirli gördüm sanırım. Hızını alamıyordu.

“Tadına. Bakma. İstiyor. musun. Hala? Diye kükredi Kerem. Her sözcükte bir tane yumruk geçiriyordu. Artık o da yorulmuştu ama bu piç herifin bana bunları söylemesine tabi ki göz yummayacaktı. 

“Bırak lanet olası istemiyorum.” Diye inledi Cenk. Her yer kan olmuştu ve sanırım burnu kırıldı. “Pezevenke bak sen sevdiğim kadına fahişe diyor senin ben var ya gelmişini geçmişini sikerim orospu!”

İçeriye Açelya girdi telaşla ve Kerem’le Cenk’i ayırmaya çalıştı. Daha doğrusu Kerem’in kolunu tutup çekmeye. Hışımla oturduğum koltuktan doğrulup Açelya’nın kolundan tuttum ve kenara ittim. O an karnıma giren ağrıyla iki büklüm olurken dudaklarımdan bir inleme kaçtı.

Ani hareket etmemem gerektiğini bende biliyordum ama Açelya’nın Kerem’e dokunması yeterince sinirlerimi bozuyordu. Kerem Cenk’e son kez yumruk atıp yanıma gelerek direk beni kucağına aldı. Kollarımı boynuna dolayıp Kerem’e sokuldum iyice.

“Orospu çocuğu. Şimdi defolun odamdan.” Diye tısladı. Ardından bakışlarını Açelya’ya çevirip. “Ve sen bir daha sakın bana dokunma.” Açelya yüzünü buruşturup yerde kanlar içinde yatan Cenk’i kolundan tutup kaldırdı ve kapıya doğru yavaş adımlarla yürüdüler.

“Sana demedim mi ani hareket yapmayacaksın diye? İlla eve mi kapatayım seni kendine zarar verme diye?!” diye bağırdı. Boynuna biraz daha sarılıp karnımda ki ağrının geçmesini diledim. Elim istemsizce karnıma gitti.

“Bağırma, iyi değilim.” Kerem homurdanıp koltuğa oturdu. “Derin nefes al ve sakinleş.” Eli saçlarıma gitti yavaşça okşamaya başladı. “Sakin ol bebeğim.” Biraz daha Kerem’e sokuldum. Bebeğime bir şey olacak diye çok korkuyordum ve bundan sonra ne kadar az dışarı çıksam benim için o kadar iyi olacak.

 

Neredeyse yarım saat öylece durduk. Kerem’in nefes alışları düzenliydi. Uyuyordu sanırım. Kafamı yavaşça kaldırdım, uyuyordu. Bir elime yavaşça yanağına koydum.  Gözlerini aniden açıp bana baktı. “Sevgilim.” Gülümseyip yanağına bir öpücük kondurdum. “Eve gidelim mi?”

“Ağrın geçti değil mi?” aslında bunun cevabını biliyordu eğer kötü olsaydım uyumaz bana bakardı ama önemli b ir şey oktu demek ki. Kafamı sallayıp kucağından indim, Kerem birkaç eşyasını toparlayana kadar onu bekledim. Daha sonra ise kısa bir yolculuğun ardından eve gittik.

-- 

Kapıdan içeri girerken “Akşam o yemeğe gidecek miyiz?” diye sordum. Elindekileri masaya bırakıp “Tabi ki de gitmeyeceğiz. O orospu çocuğunu bir daha görmek daha istemiyorum. Zaten senin yüzünden bir şey yapamadım.” Diye söylenmeye başladı. Yine sinirleri gerilmişti. Karnıma ağrı girmeseydi sanırım o Cenk denen herifi öldürecekti.

Kendini koltuğa atıp televizyonu açtı bende bir şey demeyerek yukarı çıkıp üzerimi değiştirdim. Aşağıya indiğim de Kerem hala televizyon izliyordu. Mutfağa girip birkaç meyveyi tabağa koydum ve yanına bir tane bıçak aldım. İçeri girip Kerem’in yanına kuruldum. Elimde ki meyve tabağına Kerem’in kucağına bırakarak koltukta iyice yayıldım.

“Hatun bunu da nu ben soyacağım.” Diye soran Kerem’e şaşkınca baktım.

“Hatun mu? Iıyy. Kıro musun sen ya?” Tepkim karşısında kahkaha atarak “Demek hoşuna gitmedi ıım.” Dedi. Hatun ne ya? O ne öyle? 

Yeşil Peri (Peri Serisi 1) ASKIDAWhere stories live. Discover now