44. Bölüm ~Ölüm~

6.6K 336 81
                                    




Ölüm..

Sadece dört harf ama acısı bu dünyada ki hiçbir şey ile kıyaslanamaz, karşılaştırılamazdı. Sevdiğiniz bir insanı kaybetmek, hem de ömür boyu. Bir daha onu görememek, sarılamamak, konuşamamak.

Bundan daha büyük acı mı vardı hayatta?

Sen o insandan istediğin kadar nefret et, sevme, ona acı çektirmek iste, bunların hepsi boşaydı, o insan öldüğü zaman ne kadar nefret edersen et o nefret anında buhar olup havaya karışıyordu.

Belki de onun arkasından en çok üzülenlerden biri de siz oluyordunuz? Niye mi? Çünkü, siz o kişiyi sevmiyordunuz, ona acı çektirmek istiyordunuz, belki onu kırmıştınız ama bunu telafi edecek zamanınız yoktu artık.

Ölüm çok boktan bir olaydı.

Ben ölümden korkardım, çok korkardım. Sevdiğim bir insanı kaybetmek o kadar berbat bir olaydı ki. Ben annemi hiç görmemiştim, annem doğumda ölmüştü. Ve ben kendimi hep suçlu hissederdim, annemin ölümüne sebep olduğum için. Ben yıllarca bununla yaşamıştım, kendimi suçlamıştım, sırf bu yüzden bebeğim olsun istemiyordum ama şimdi benim minik kızım kollarımda mışıl mışıl uyuyordu.

Gözümden düşen bir damla yaş bebeğimin yüzüne doğru aktı gitti. Elimi kaldırıp yanağını hafifçe sildim.

Doğumdan sonra ki gün hastaneden çıkmıştık. Kerem'in bütün ısrarlarına rağmen hastanede kalmak istememiştim. Garip bir şey olduğu belliydi. Herkes susuyordu, ziyarete gelenler tebrik edip birkaç dakika durup gidiyorlardı.

Kerem fazla yanıma uğramamıştı, Tuna hiç gelmemişti yanıma, Tuana ve Can desen arada gelip gitmişlerdi, babam bile gelmemişti yanıma. Bir kere uğramıştı gözü yaşlı bir şekilde, ne olduğunu sorduğum da geçiştirip gitmişti.

Bir tek annem yanımda duruyordu o da bir şey söylemiyordu. Bende daha fazla üstelemedim. Ertesi gün eve gelmiştik. Artık bende en sonunda dayanamamış, neler olduğunu sormuştum.

Ama keşke sormasaydım.

Duyduklarım beni derinden etkilemişti, böyle bir şeyi beklemiyordum. Üzülmüştüm hem de çok üzülmüştüm, haberi aldıktan sonra kendime gelememiştim.

Şimdi ise salonda hep beraber oturuyorduk. Karşımda Tuna ve Buse oturuyordu. Buse'nin eli karnındaydı ve sessizce iç çekiyordu. Tuna kafasını ellerinin arasına almış sessizce ağlıyordu.

Onların yanındaki koltukta Tuana ve Can oturuyordu. Tuana elleri karnında sessizce dururken Can onu sakinleştirmek için saçlarını okşuyordu. Annem ve babam onların yanında sessizce oturuyordu.

Annem sakindi ama babam her an ağlayacak gibi duruyordu. Belki de bu olay en çok babamı üzmüştü. Eski günleri hatırlamıştı bu olaylarla. Yıllar önce toprağa gömdüğü karısını hatırlamıştı. Gerçi hiç unutmamıştı ki. Sadece kabuk bağlayan yarası kanamıştı.

Ahmet bey tekli koltukta otururken, Sevim hanım mutfakta bir şeyler yapıyordu.

Kerem yanıma gelip bebeğimizi yavaşça kucağına aldı. Ellerim bir an boş kalırken sadece Kerem'e baktım. Gülümseyemiyordum bile, bütün fonksiyonlarım tatile çıkmış gibiydi.

"Pamir, ağlıyor bir baksan iyi olur." Dedi sessizce. Ama herkes duymuştu, Tuna bakışlarını birkaç saniye benim üzerimde gezdirip kafasını tekrar öne eğdi. Ben ise sadece kafamı sallamakla yetindim.

Peri'nin odasına girdiğimde Pamir içini çeke çeke ağlıyordu. Onu böyle görmek beni öyle derin etkilemişti ki, Pamir'i kucağıma alıp odada ki koltuğa geçerken sadece ağlıyordum.

Yeşil Peri (Peri Serisi 1) ASKIDAWhere stories live. Discover now