Bölüm 34: Mezar Kazıcıları ve Ölü Kız

5.1K 382 327
                                    

İç çektim. En azından yarın Aiden'ın evine gitmesini garantilemiştim.

"Yaşasaydın seni de öldürürdüm,"diye mırıldandım, bir elimde tepsiyle dans eden kalabalığın arasında ilerlemeye çalışırken.

Güldü. "Cazibeme kapılırdın sen. Aynı yaşta gibi görünüyoruz. Yani benden yüz küsür yıl daha yaşlısın ama olsun."

"Dünya'da tek canlı sen kalsan kafanı koparmayı tercih ederdim. Gerçekten çekilmez birisin."

"Estás linda como siempre. Aceptaría vivir y morir a tu lado."

İlerlemeyi bırakıp ona döndüm. "Her zamanki gibi çok güzelsin. Senin yanında yaşamayı ve ölmeyi kabul ederdim mi?" Kaşları şaşkınlıkla havaya kalkarken gözlerimi devirdim. "Sí, algo inteligente, puedo hablar español."

(Evet zeki şey, İspanyolca konuşabiliyorum.)

Şaşkınlık yerini kocaman bir sırıtışa bırakırken, "Yok olmayı kabul etmen daha makbul olur.Teşekkürler," diye ekledim.

Otuz numaradaki hangimi daha sarışın olabileceğiz yarışına girmiş gibi görünen manken olduklarını düşündüğüm sarhoş kızlara içkilerini bırakıp arkamı döndüğümde, hayalet yine oradaydı. "Seninle uğraşmak oldukça eğlenceli vampircik."

Ona orta parmağımı kaldırdığımda tekrar sırıttı.

**********

"Jen?"

Telefonuma daldığımı farkederek doğruldum. Dyson gülümseyerek bana bakıyordu. "Dalmışım, özür dilerim."

"İyi misin?"

Hafifçe gülümseyerek kafamı salladım. "Tabii ki."

"Yarın kahve içmek ister misin, mesaiden önce?"

Yarın hayaleti kızdan ayırmam lazım.

"Yarın halletmem gereken işler var ama konuşalım, olur mu?"

Hayalkırıklığı yüzünden okunuyordu fakat gülümseyerek kafasını salladı. "İyi geceler o zaman."

Ben de aynı şekilde gülümsedim. "Sana da Dyson."

Mesaimin bitmesiyle personel odasına gidip ceketimi ve çantamı aldıktan sonra Ravi'ye nerede olduğunu öğrenmek için bir mesaj attım. Tam o anda bardan içeri girdiğini gördüğümde telefonu cebime geri tıktım. Dakikliğini sevdiğim ev arkadaşmın üzerinde normalde hiç giymediği kahverengi deri ceketi ve siyah kot pantolonu vardı. Elindeki eldivenlerle seri katil imajı çizen Ravi bana doğru yürümeye başladı. "Tam da sana neredesin diye mesaj atıyordum. Dakiksin. Aferin doktor."

Sırıttı. "Her gün mezar kazmıyorum. Heyecanlandım."

Yüksek seste hızlıca söylediği cümleyi kimsenin duyup duymadığına baktım fakat neyse ki koridor o sıra boştu.

"Sessiz ol Frankenstein. Birileri duyarsa Crane burada beliriverir."

"Sanki istemezsin,"diye mırıldandığında kaşlarımı çattım. "Ne?"diye devam etti sözüne. "Kaos seversin ya, ondan dedim." Ben yüzüne yayılan sırıtışa gözlerimi devirirken, "Sen ne sandın?"diye sordu.

"Benimle uğraşma Doktor Jekyll.*"

"O zaman sen de Bay Hyde mı oluyorsun?"

Aldığım nefesi geri bıraktıktan sonra "Ravi..."diye mırıldandım. "Zaten uğraşacağım bir yığın şey var. Komikliklere şakalara enerjim yok."

"O burada mı?"diye sordu heyecanla. Hayaletleri göremese de heyecanlanabiliyordu.

Kafamı iki yana salladım. "Kız gidince ondan da kurtuldum. Nihayet! Tüm gece saçma sapan sorularıyla başımı şişirdi."

İŞARETLENMİŞWhere stories live. Discover now