Bölüm 5: Ev arkadaşları çıkmazı ve olaylar olaylar

10.6K 780 524
                                    

Ben kapıyı açacak anahtarı kilide soktuğumda, Dyson'ın arabası haraket etti.

"Hemen tüm geceyi anlatıyorsun!"

Daha henüz kapıyı açmıştım ki, dedikodu çetesi tam karşımda hazır ola geçmişti bile.

Ravi sırıtırken, Tony hemen önümde belirdi. "Çabuk anlat çatlayacağım!"

Onların heyecanını taşıyamayacak kadar bitkin durumdaydım.

"Sen iyi misin?"

Doktor durumumu anlamıştı neyse ki. Belki bu gece beni azad ederlerdi ha? Düşüncesi bile güzeldi.

"Abazasavar vampir Mojo'su."

"Oo anlaşıldı. Sen biraz dinlen. Ama sonrasında kurtuluşun yok biliyorsun!"

Minnetle kafamı salladım. "Bir süre küvette olacağım. Beni umursamayın."

Nihayet yorucu günün bittiğini resmiyete döken küvet seansına kavuşabilmiştim.

Normal insanlar gibi tuvalette otururken düşünebilme bende mevcut olmadığı için tek yalnız kalabildiğim yer burasıydı, köpüklerin altı. Benim sığınağım gibiydi bu, bir seksen boyuyla mermerden beyaz küvet. Nefes almama gerek yoktu, parmak uçlarım bile nineler gibi büzüşmüyordu. Gerçi hiçbir zaman yaşlanmayacaktım da neyse.

Bacaklarıma doğru seyrine devam eden bir köpük bulutunun gözlerimin önünden çekilmesi üzerine, tavanın yer yer kabarmış ve dökülmüş beyaz zemini görüş alanıma girdi. Gözlerimi kapattım.

Şimdi günü tekrar gözden geçirelim...

Dyson'ın Hardwood hakkında söyledikleri ne kadar doğru? Bana yalan söylemiyordu orası kesin de. Buna inandıracak ne yapmış olabilir bu adam? Şu Kate denen kız yaşayan ölüye mi dönmüş ne? Enerjisi çekilmiş gibiydi, günden güne soluyordu da neyin nesi?

Ne yani, Aiden insan falan mı yiyor? Belki zombi falandır. Kızın beynini yemiştir, kız da intihar etmiştir beyinsizlikten. Ama zombi olursa ruh eşim olamaz ki. İnsan olması lazım bu adamın işime yarayabilmesi için.

Of, kafamda deli sorular.

Dudaklarımdan bıkkınlık dolu bir hava verdim ve oluşan baloncukları seyrettim. İyi hissettiriyordu.

Şu Tom denen göt lalesine de iyi yaptım ama. Uğraşsın dursun bakalım çakma sarışın. Gücümü kullanmak güçten düşürse de, köpük banyosu ve ardından gelecek olan bir bardak ılık kan dolu bardağın çözemeyeceği hiçbir şey yok.

Neyse, bunları şimdi düşünemeyeceğim.

Huzura erişmem gerekiyor. Sonuçta bugünün sonunda hak ettim bence. Kaşınmalarına rağmen kimseyi ısırmadım değil mi? Yani on puan Gryffindor'a gidiyooor.

Yeşil gözler zihnimde belirince ister istemez gülümsedim. Kendini beğenmiş sığırlara nazaran tatlı adamdı şu cinayet masası dedektifi. Seksiydi de. Şu insanın bir bakışta etkilendiği. Bembeyaz dişleri ve güzel bir gülümsemesi de vardı. Neydi adı...

Hah. Nick Crane.

Keşke benim ruh eşi zımbırtısı sen olsaydın be Crane. Valla daha iyi olurdu.

Gözlerimi devirdim. Gerçi böyle bir adamın ölmesine gönlüm razı gelir mi, bilemedim. Aman bende şans ne arasın. Bu da bir kurt adam, ne bileyim bir mutant falandır belki.

Kapının hışımla açılmasıyla kaşlarımı çattım. Burada bile mahremiyet yok be!

"Kusura bakma tatlım ama altıma yapamam."

İŞARETLENMİŞWhere stories live. Discover now