Bölüm 46: Aşırı doz mutluluk

3.9K 357 129
                                    

Kahveleri alıp tekrar yanına gidene kadar Crane beni iki kez aramış, üç tane de nerede kaldın diye mesaj atmıştı.

Masasına vardığımda hararetli bir telefon konuşması yapıyordu. Ben meşe agacından koyu renkli masanın önündeki deri kaplı sandalyeye oturduğumda telefon konuşmasını bitirmişti. Beyaz masa telefonunu yerine bırakırken "Nihayet,"dedi yüksek seste. "Neredesin sen? Arıyorum açmıyorsun?"

Kahvesini ona doğru uzattım. "Starbucks'a gittim. Deterjanlı su gibi buranın kahveleri. Güzel bir şeyler içelim istedim. Hem yirmi dakika sürdü abartma."

Gerçekte ise Bob'un Baharat Dükkanı'na gidip onunla biraz muhabbet etmiş ve gereken malzemeleri almıştım. Mutluluk öyle kolay yaratılmıyor tamam mı.

Sonra Ravi'nin meraklı bakışlarının altında malzemeleri Bob'un söylediği sırayla büyük boy kahveye eklemiştim. Veela saçı tozunu biraz abartmış olabilirim ama biraz fazla enerjik olmak onu öldürmez değil mi? Hem ben de biraz eğlenirim.

"Sırada Luke Kelly var. Kurban ile geçen hafta kavga ettiği görülmüş. Adam yaralamaktan sabıkası var. Sabahtan beri arıyorduk abisinin evinde bulduk."

"Tamam,"dedim kahvemden bir yudum aldıktan sonra "Gidebiliriz."

Mutluluk karışımlı kahvesini kafasına diktikten sonra bardağı da alarak ayağa kalktı.

Kana kana içmesini beklemiyordum. Çarpılmasın bir de. "Boğulacaksın, yavaş iç."

Yanımdan geçerken omzuma dokundu. "Gidelim."

Umarım yan etkileri çok olmaz. Bir de onunla uğraşmak zorunda kalmamayım.

"Gözsüz Adam'dan yeni ipucu çıktı mı? Yirmi tane sorguya girdim demiştin?"

Kahveden bir yudum aldıktan sonra sanki omzuna böcek konmuş gibi silkelendi. Karışım etkilerini göstermeye başlıyor, hakkımızda hayırlısı.

"Robert Brightlake davasında yeni pek bir şey yok,"dedi. Göz bebekleri bir güneş tutulması misali yeşil alanı örtmeye başlamıştı. "Hepsinin sağlam tanıkları var. Kimse de görmemiş. Mekan için arama iznini bekliyoruz."

"Adam sıvı kokain almış. Bunu kendi isteğiyle mi, zorla mı enjekte edildiğini öğrenebildiniz mi?"

Crane kafasını salladı. Fazla hızlı bir şekilde hem de. "Kahve şimdiden iyi geldi. Oldukça enerjik hissediyorum."

Sırıttım. "Kahve mutluluktur." Yani senin durumunda mutluluk için bir katalizör.

"Her neyse, soruna geri dönelim. Ne sormuştun? Zihnim büyük bir düşünce bulutuyla kaplı, kusura bakma."

"Robert Brightlake, ilk kurban diyorum. Sıvı kokaini kendi isteğiyle mi almış, zorla mı enjekte edilmiş? Boynunda morluk vardı."

"Değerlere bakılırsa ölümüne yakın alındığını tespit ettik. Katil onu uyuşturmak için enjekte etmiş olmalı." Bardağı tekrar dudaklarına götürdüğünde elinden çekip aldım.

"Bu kadar kafein yeter dedektif. Fazlası zarar." O geri almak için elini uzattığında geriye doğru iki adım attım ve arkamda, saat dört yönünde kalan çöp kutusuna basket attım. Tam isabetti.

"Tadı da bir değişikti sanki. Latte değil miydi?"

Gözleri üzerimdeyken dudağımı büktüm. "Hindistan cevizi sütü vardı. Değişiklik olsun dedim. Beğendin mi?"

Vücudundan geçen elektriği hissedebiliyordum. Gerektiğinden fazla serotonin salgılamaya başlayan beyni kalp atışlarının hızlanmasına neden oluyordu.

İŞARETLENMİŞWhere stories live. Discover now