Bölüm 22 / Part-2

28.6K 1.9K 408
                                    



Hayatınızda her şeyin yolunda gitmediğini düşündüğünüz bir zamanda çıktıysak karşınıza sizi gülümsetmekten büyük onur duyacağımızı bilin. Ben ve hikayedeki karakterlerim sizler için buradayız, sizi gülürebilmek, belki şanslıysak satır yorumlarında sohbet edebilmekten büyük keyif aldığımızı bilin.

Kalbinizden geçeni önünüzde bulduğunuz, mutlu bir gün olsun.  Sizi çok seviyorum. Keyifli okumalar💋

"Çikolata gözlüm, ben güzel gülüyorsam bu senin gibi güzel bir adama baktığım için. Kimse senin yanındaki halimi göremez çünkü kimse sen değil ama ben buyum. Beni istiyorsan dedektif olmaya alışman gerekiyor. Benim için de hayat pek kolay değil. Duygularımı pek sık belli edemiyorum ama seni seviyorum ve sana dair sevdiğim hiçbir şeyi başkası görsün istemiyorum." Güldüm.

Bu gülüş bir kabulleniş gülüşüdür bilgilerinize. "Ve biliyor musun? Ben senin her şeyini seviyorum. Bu da demek oluyor ki senin yolda yürümen bile bana zarar." Yanağımdaki gözyaşımdan öpen bir adamı nasıl sevmem, nasıl kıskanmam? Sahiden böyle bir şeyin olması imkansız. Mehmet bu hayata sevilmek için gelmiş. Bense sanki onu sevmek için yaratılmışım. Gülüşünden bakışına her şeyine hayran olmamın başka türlü açıklaması olamaz.

"Çocukken dedektif olmak istediğimi biliyor muydun?" gözlerimdeki yaş parıltılarıyla gülümseye bildiğim kadar çok güldüm. Hangi sevgi sözcüğü bundan daha anlamlı olabilir ki? Avuç içlerimde sakalları varken baş parmağımla yüzünü okşadım. İçimdeki tüm duyguların gözümden okunabileceği kadar net bakışlarımı yüzünde gezdirdim. İnanamıyor gibi başımı iki yana sallayıp içimden geçenleri, bana bunları hissettiren adamında bilmesi gerekir diye düşünüp dile geldim.

"Sen çok güzel bir adamsın. Bense çok şanslı bir kadınım." Gözlerine dudaklarımı bastırıp yerime geçmek için hareketlendim.

Yol boyu sanki hiç kavga etmemişiz gibi elimi tutan adam olmasa bu ana hayal diyebilirdim ama elimde onun elleri varken rüya görüyor olmam. Zaten ben hiç bu kadar güzel rüyalar görmem.

"Yarın, evine gideceğim. Bana kartı verir misin?" Güzel yüzünü seyrederken konuşmak pek kolay olmadı. İrademden dolayı bir tebrik alabilir miyim?

"Neden?" yüzündeki şaşkın gülümsemeyle dönüp bana baktı.

"Ev senin ama hiçbir şeyden haberin yok dimi?" kaşlarım çatık ama kızgın değilim bu adama nasıl kızgın olunur ki? Mahçup bir gülümsemesiyle başını olumsuz anlamında iki yana salladığına bakmayın her Türk erkeği gibi Mehmet'te evle ilgili her şeyi ertelemekte ve uğraşmamakta dünya markası.

"Evin yarın sana teslim edilecek sevgilim çünkü Çarşamba günü çekimin ve röportajın var. Asistanın şahsi eşyalarını bugün kaldığın evden aldırttı ve sende sabah gidip listesi verilen zımbırtıları seçeceksin." Her söylediğime daha çok şaşırdı. Son söylediğime de küçük çocuklar gibi mızmızlandı. Bu adam nasıl başarılı bir iş adamı oldu gerçekten anlamıyorum?

"Sen seçsen olmaz mı lütfen?" Hiç öyle masum masum bakma bu sefer olmaz. Her zaman senin yerine birileri işlerini halledemez. Sorumluluklarından kaçmak hiç olgunca bir davranış değil! Hoş hangi erkek olgun ki?

"Hayır koca bebek, yemezler. Sen listedeki mağazalara gidip seçimleri yapacaksın ben de evdeki düzene bakacağım." Bugün söylediklerini unutmadım. Sonunu tatlıya bağlamış olabiliriz ama bu bana söylediklerinin acısını senden çıkarmayacağım anlamına gelmez. Senin için çok güzel bir sürprizim var yarın.

İstanbul MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin