Bölüm 20 / Part -2

26.3K 2K 358
                                    



Geçen bölüm çok güzel bir soru aldım Pointlessz tarafından 'Beliz ve Mehmet'e en yakıştırdığın şarkıyı aşırı merak ediyorum.' demişti. Sizinde böyle merak ettiğiniz şeyler varsa lütfen sorun. Severek cevaplayacağım.

Lütfen beğenilerinizi, iyi kötü yorumlarınızı benimle paylaşmayı unutmayın. Satırarası yorumlarıyla benim yüzüme günlerce silinmeyen bir gülümseme oluştura siz tatlı okuyucularıma minnettarım. 

İyi ki varsınız. İyi ki benimle bu yolda yürüyorsunuz. Sizi çok çok seven ve bu sevgi yoğunluğunu nasıl ifade edeceğini bilemeyen yazarınız...

Keyifli okumalar

"Bak gördün mü? Hemen pişman ettin beni. Eminim kurşun bile bu kadar hızlı nüfuz etmiyordur bedene." Dediğinde ikinci yumruğu hak etti. Gerçekten benim çenemi, sivri dilimi alay konusu yapacak mısın? Ben senin her huyunu iyi kötü demeden bağrıma basarken sen, beni ben yapan şeyleri, beni kırdığını düşünmeden şakayla karışık eleştirecek misin?

Gözlerime insanların 'her aklına geleni söylersen, çeneni tutmazsan. Kimse de senin elini tutmaz, hayatına ortak olmaz. Geçer giderler hayatından.' sözleri kaçtı galiba... Yok canım ne demeye gözüm dolacakmış benim rüzgardan oldu, hava da kuru tabi. Kesin o yüzden oldu.

"Demek öyle Mehmet Asaf?! İyi git o zaman seni her daim çelik yelek giymek zorunda bırakmayan aklı kıt, lafı kısa kızlar bul!" arkamı dönüp tam yürüyordum ki belimden beni saran iki kol durdurdu beni. Önce kurtulmak için biraz çırpındım ama kokusu burnuma gelince dolu gözlerim daha da bir yaşlandı. Siz de bir söz dinleyin canım? Dolmayın demedim mi sen size! Hani benim sözüm geçiyordu bu bedende?

"Neden böyle bir şey yapıyım ki? Her ağzını açtığında beni kendine hayran bırakan, bir şekilde öyle ya da böyle girdiği her ortamda sözünü dinleten, yanında olamadığım zamanlarda bile gözümü arkada bırakmayacak kadar ayakları yere basan bir sevgilim varken, canıma mı susadım ben?" Tüm savunma mekanizmalarımı saf dışı bırakacak kadar özel sözleri öyle güzel, öylesine hükmedici bir sesle dile getirdi ki ben de dizlerimin üstüne çöküp ağlama isteği uyandırdı. Sırtımda hissettiğim bedeninin sıcağından daha fazlasını tam kalbimde hissettim.

Çikolata gözlüm dediğim adam birkaç cümleyle kalbimi bir çağlayana döndürecek kadar eritti. Ellerimi her tuttuğunda kendi bedenimin kayıp bir parçası gibi her noktasına uyumla oturan elleri belimden nazikçe tutup bedenimi kendine doğru çevirdi. Yüzüne bakamıyorum belki ama gördüğüm adam elmasının her yükselip alçalmasında mimiklerini görmüş gibi oluyorum.

"Ben seni ilk gördüğümde özgüvenli duruşuna hayran olmuştum. Sonra neşeli gülüşünü gördüm, sinirden deliye döndüğünde bile ne kadar güzel göründüğünü gördüm ama hiçbiri o değiştirmeye çalıştığımı iddia ettiğin çenenle bana haddimi bildirdiğin anda ki kadar etkilemedi beni." Dediğinde tüm duvarlarım ebediyete kadar yıkıldı. Bundan sonra bana söylediği ya da söylemediği her sözün altına imza atacak güvenim var sana adam. Güzel yüreğine başka türlü nasıl layık olunur bilmiyorum ama hayatında olduğum her günün bir diğerinden daha güzel olması için çabalayacağım.

Belimdeki elleri yüzümün iki yanını kavradığında dudakları da artık ona ait olan yerle –dudaklarımla- buluştu. Bundan sonrası ikimiz içinde bir baloncuğun içinde dönüp burmak gibiydi. Kalbimin dudaklarımda attığını hissederken kalp atışımı paylaştığım bu adam benim çırpınan kalbimin ilk aşkı, belki de son misafiri...

İstanbul MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin