Bölüm 6

35K 2.2K 385
                                    

Yoğunluğumdan dolayı bölümü kontrol edemeden yükledim. Hatalar için üzgünüm. En kısa zamanda düzenleyeceğim. Anlayışınız için şimdiden teşekkürler🙏🏻


"Beliz hadi kuzum uyan. Bak baban dokuzda şirkette olsun dedi. Saat sekiz buçuk hala yataktasın Vallahi bu sefer çok kızacak" Şu an sizleri İzmirdeki yatağımdan, yorganımı çekiştiren Serpil'le selamlıyorum. Dün akşam saatlerinde İzmir sınırlarına girmiş bulunduk. Bugünse ameleliğimin ilk günü. Sabah insanı olmadığımı söylemiştim. Bir gün önce yaptığım yolculuk babamı ırgalamadığı için bugün işe gitmem gerekiyor ama gidebileceğimi sanmıyorum.

Evde ilk karşılama anı çok iyiydi annemin yaptığı yaprak sarma falan her şey harika gidiyordu ta ki babamın 'Yarın iş başı yapıyorsun bitanem.' Sözlerine kadar. Yataktan gerçek manada sürünerek kalktım. Giyinme odamda hala dizilmeyi bekleyen valizimim içinden kahverengi deri bir etek üzerine de kırçıllı koyu krem bir kazak alarak üzerime geçirdim.

İzmir'i seviyorum çünkü kış diye bir mevsimi yok İstanbul'la kıyaslandığında. Bazı zamanlar İstanbul'un kasım ayı İzmir'in kışından daha sert geçiyor size öyle diyeyim. O yüzden burada olduğum süre boyunca yağmur yoksa kalın kabanları üzerime geçirmemeye çalışıyorum.

Bugün de hava güzel olduğu için omuzlarıma tatil verip o ağır şeylerden kurtardım. Sabah uyanmakta zorlanacağımı bildiğim için gece uyumadan saçlarımı şekillendirmiştim.

Çok hafif bir makyaj yaparak elimde çantam ve giymeyi planladığım beyaz spor ayakkabılarımla merdivenleri koşarak indim. Babamın söylediği saatte iş yerinde olma şansım yok ama en azından daha fazla gecikmemek için acele ettim. Mutfakta Serpil'le kahve içen annemi öptüm.

"Günaydın, Meloş. Geç kaldım arabanı alabilir miyim?" Ben o arabayı her türlü alacağım anneciğim. Sadece izin ver ve beni çalmak zorunda bırakma.

"Al hadi geç kaldın zaten sıpa. Anahtar kapının yanındaki kasede." Serpil'i de öpüp koşturmacama devam ettim kapıdan çıkmadan anahtarı alıp sıçrayarak ayakkabılarımı giymeye çalışarak arabaya gittim. Serpil'i size tanıtmayı unuttum.

Serpil 22 yıldır bizle. Benim dadım olarak girdiği bu evde ben büyüyünce annemin can yoldaşı olarak kaldı. Birlikte büyüdük sayılır. Bize o zamanlar temizlik için gelen ablanın yeğeniymiş Serpil, bana ikinci anne olarak geldiğinde 20 yaşındaymış.

Çocuklarından beni ayırmaz bende çocuklarını kardeş gibi görürüm zaten.Küçükken ona Serpil derdim sonra da hiç Serpil abla demedim arkadaşım gibi görüyorum onu.

Zaten insanlara genel olarak toplumdaki kalıplarla seslenmeyi sevmem abime bile çoğu zaman abi demem her ne kadar büyük abime adıyla seslendiğimde beni yaşıma bakmadan dövüyor olsa da -evet dövüyor, abilerinizle, ablalarınızla sizin de dövüştüğünüzü biliyorum inkar etmeyin lütfen - .

Anne baba ayrı tabii onlar başımızın tacı. Yalnızsak anneme Meloş derim ama yanımızda yabancı bir sinek varsa hemen anneciğime döneriz.

Şu an trafikte işe yetişmek için makas atarak ilerlediğimi babam görse yaşıma başıma bakmaz makul bir yerlerimi tokatlar. Şirkete geldiğimde kapımı açan güvenlik görevlisi Erdal abiyi ve bakışını görünce babamın çoktan geldiğini anladım.

Babam hala her sabah 7 de evden çıkar ve sanayideki tamirhaneleri kendi açar. Hiç gocunmaz her sabah o darabaları* kendi kaldırır, nerelerden geldiğini unutmamak için. Daha sonra elemanlarla çay içer, hallerini, hatırlarını sorar. İlk siftahı elden teslim alır ve öyle ofise gelir. Sabah eli o yağa bulaşmazsa günün bereketi kaçarmış.

İstanbul MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin