17. Bölüm

2.5K 111 44
                                    

Pazar demek Eyfet; Eyfet demek bu hafta Orion demek :)

Okumanız, beğenmeniz, güzel yorumlarınızla yanımd aolmanız ve #EyFetOrion tagine yazmayı unutmamanız dileği ile. 

Sizi seviyorum.

.......................................................................

"Yemin ediyorum başka bir şey bilmiyorum." Dedi adam, her an ağlayacak ya da oturduğu sandalyeden kalkıp kendilerine saldıracakmış gibi duruyordu. Garip bir ikilemdi. Ateş, derin bir nefes alıp Fethi'ye döndü.Metal masanın yan tarafında odadaki iki sandalyelerden birinde oturmuş ayaklarını da masaya uzatmıştı. İlgisiz ve sakin bir görüntü çiziyordu. Bunun vücut diliyle verilen "patron benim" mesajı olduğu karşılarındaki terörist tarafından da iyice anlaşılmış olacak ki hiç konuşmadığı halde adam, Fethi'den daha çok çekiniyor gibi duruyordu.

"Sen inandın mı dayıoğlu?" diye sordu sesinde açık bir alay varken.

Masanın üzerindeki ayaklarından güç alıp sandalyesini biraz daha geriye itti. Metal sandalyenin ön ayakları havalanmış sırtı gri duvara değiyordu.Alışılagelmiş sorgu odalarından biraz daha küçük ve basık bir odaydı. Seyfi'ye göz ucuyla bakıp hafifçe cıkladı. Adamın bir şeyler sakladığını adı gibi biliyordu.

"İnan ben de hiç inanmadım. O yüzden beni hiç uğraştırma Seyfi, anlat."

"Neyini anlamıyorsunuz?" diye yükseltti adam gerginlik dolu sesini. "Bildiğim her şeyi anlattım."

"İlla uğraştıracağım diyorsun." Dedi Fethi bıkkınlık dolu bir sesle, yeni yılın ilk gününde olmak istediği yer burası değildi.Hele de Eylem'i kendi yatağında uyurken bırakıp, sabahın kör vaktinde bu adamla uğraşmaya gelmek keyfini epey bir kaçırmıştı.

"Uğraştırmıyorum ." dedi Seyfi karşısındaki iki adam kendisini dinlememek konusunda ısrarcı davranan iki aptalmış muamelesi yaparak.

"Baştan anlat." Diye emretti Fethi, adamın ses tonu sinirlerini iyice gererken.

"Daha kaç kez anlatacağım?" diye sordu adam bıkkınlıkla. Keyifsiz bir gülüş belirdi Fethi'nin dudaklarında.

"Ben ikna oluncaya kadar." Dedi sesi sert ve bariz bir üstünlük tınısıyla kaplıydı. Ateş, silah arkadaşına bakarken onun aksine dudakları keyifli bir gülümseme ile kaplandı. Fethi'nin istihbaratta bu kadar faydalı olabileceğine kırk yıl düşünse inanmazdı.

"Beni Çolak'ın yanına Büyük Bey yolladı." Dedi adam sıkıntıyla oflayıp baştan anlatmaya başladı. "Önüne geçtiğiniz şu büyük patlama işi için ama Çolak bilirsiniz, Allah'ın delisi! Hem karnım doysun hem de pastam dursun istedi. İş birliği yaptığı birkaç kişi vardı."

"Bu birkaç kişinin ismi yok muydu?" diye sordu Ateş kaşları çatılırken. İşbirliği yapılan adamlar yeni duydukları bir şeydi ve yeni bir şeyler duymuş olmak onu heyecanlandırmaktan ziyade öfkelenmesine sebep oluyordu. Tam tamına üç saattir bu herifle uğraşıyorlardı.

"Biri Çetin." Dedi adam kaşları çatılırken.

"Çakal mı?" diye sordu Fethi hayretle oysa şimdiye kadar adamın Çolak ile bir bağlantısı olduğundan haberdar bile değillerdi.

Seyfi başını hafifçe sallayarak onayladı. "Diğeri Sebo zaten."

Ateş, Fethi'nin sinirle çatılan kaşlarına bakarken konuşması gereken kişinin kendisi olduğunu anladı.

"Görevi neydi?" diye sordu ismini zikretmekten kaçınarak. Aslında Sebo ile işleri çoktan bitmişti ama çapraz sorgudan kimseye zarar gelmezdi.

ORIONWhere stories live. Discover now