6. Bölüm

2.3K 110 17
                                    


Herkese merhabalar benim biricik delifişeklerim. Napıyorsunuz, ben de fragman izlendi durumlar fena :)

Şimdi bölüme geçmeden önce ufak bir duyurum efendim. Yarın yani cumartesi günü delifişek fandomu bir tt çalışması düzenliyor, katılmanız önem ile rica olunur. İkinci olarakta ben Ethem'den önce seni seviyoru dedirttim Fethi'ye kayıtlara düşülsün aksi kalbimi kırar bilinsin skjlrkjfkjf.

Bölüme gelecek olursak keyifle okumanız, beğenmeniz ve yorumlarınızla yanımda olmanız dileği ile. 

......................................................................

Anahtarı yuvasına sokup bir kez çevirdi Eylem. Otellerin çoğunda olduğu gibi özensiz kullanılmaktan hasar gören anahtar biraz zorluk çıkardı, kadından sadece birkaç saniye çalan ufak bir sorundu ama Eylem'in içinde bu birkaç saniyeyi bile tahammülsüz kılan bir tenhalık vardı. Anahtarı çevirirken uyguladığı hafif baskı kapını açılmasını sağlarken adım attı odaya. Beraberinde odaya sokacağı bir valizi bile yoktu. Marsilya'dan İstanbul'a sadece sağ omzunda asılı olan orta büyüklükte bir çanta ile gelmişti. Şu an duş almaya kalksa üzerine giyebileceği yedek kıyafetleri bile yoktu oysa kendisiyle beraber bu şehre dünyaları da getirmiş hissediyordu Eylem.

Haftalardır misafir ettiği baş ağrısı için ilaç almayı bırakalı günler oluyordu. Bir işe yaramadıklarını,nihayet görevini sonlandırıp birkaç günlüğüne ailesini görmeye gittiğinde aşırı doz ilaçtan neredeyse zehirleneceğinde anlamıştı. Ailesinin gözlerindeki o derin korkuyu ve aynadaki yansımasından rahatsızlık duymasına sebep olan çaresizliğini hatırlıyordu ve bir gece önce yaşananları... Gözlerini sıkıca kapatıp içindeki tenhalığı koca bir çığlıkla yırtıp atan o geceyi düşünmemeye çalıştı. Daha önce de yıkılışları olmuştu kadının ancak altında kaldığı enkazın sesini boğduğu başka bir tane daha hatırlamıyordu. Üzerinden günler geçmesine rağmen kimse yardıma gelmiyor daha da kötüsü Eylem ölemiyordu. Ufak bir boşluktan içeri sızan toz ve keder yüklü oksijeni susuzluktan asitle yıkanmış gibi sızlayan ciğerlerine doldurup acısını uzatıyordu sadece.

Bir damla göz yaşının sımsıkı yumduğu gözlerinden aktığını hissettiği. Birkaç kesik nefes aldı ancak bu gözyaşını kurutmak yerine daha da şiddetlendirdi. Beş dakika sonra dudaklarından dökülen hıçkırıklar nefesini keserken o gece cesaret edemediği şeyi yapıyor ve sarsılarak ağlıyordu. Oysa o gece bir damla yaş bile akmamıştı gözlerinden, tıpkı bugün olduğu gibi felaket bir yağmur yağıyordu ve kadın giyinme odasında giysilerini topluyordu. En sevdiği çiçekli kırmızı elbisesi, üzeri yer yer nar lekesi ile kaplı olduğu halde atmaya kıyamadığı tişörtü, her yaz başı giymek için koca bir hevesle aldığı ancak yarısını bile giymediği şortları ve asla valizine sığmayacak hayal kırıklığı... Derince oflarken yapmak istediği şeyin aslında bir şişe şarap açıp tek başına bitirmek olduğunu biliyordu ancak bu gece yapması gereken şey aldatılmış eş rolünü oynayıp evi terk etmek olduğundan sakince valizini topluyordu.

Üzerinde kadının pürüzsüz tenini tamamı ile ortaya çıkaran derin sırt dekolteli siyah bir elbise vardı. Saçları maharetli eller tarafından örgü bir topuzla toplanmış ve boynuna gece başında eşi tarafından hediye edilmiş şık bir kolye takılmıştı. Kocası tarafından aldatılan kadın rolünü canlandırmak için bütünüyle harika bir kostüm vardı yani üzerinde. Öyle de olmuştu, Aron'un malikanesinin bahçesinde son yılların en büyük organizasyonlarından biri devam ederken ufak(!) bir talihsizlik sonucu yakalanmıştı Colan davetlilere. Eylem Aron'un yanında misafirleri ile ilgilenirken; kesinlikle bu oyunun parçası olduğunu bilmeyen, kumral ve Eylem'den birkaç yaş büyükmüş gibi duran güzel bir kadınla hem de dudak dudağa. Herkes şok içinde fısıldaşırken düşmek üzereymiş gibi Aron'un koluna yapışmıştı Eylem. "Yalvarırım beni buradan götür." Demişti hemen sonra fısıltıyla. Yol boyunca akmak için bekleyen gözyaşları ve zarif bir hüzünle oturmuştu Aron'un hemen yanında. Dışarıdan bakan bir gözün samimiyetini sorgulamayacağını biliyordu zira aldatılmış rolünü oynamak her ne kadar gurur kırıcı olsa da uğradığın ihanetin sevdiğin adamda geliyor olması düşüncesini bir kez aklından geçince oldukça kolay oluyordu. O yüzden evlerinin tam önünde durduklarında titreyen bir ses ve aynı oranda perişan kelimelerle konuşmak h,ç zor olmamıştı Eylem için. Önce sol yüzük parmağını süsleyen yüzüğü çıkarmış ardından da yüzüğü Aron'un avucuna bırakırken konuşmuştu.

ORIONWhere stories live. Discover now