41- Baek Byunhyun'a Katlanamayanlar Kulübü

1.9K 222 137
                                    

ALLAMNASILBİRBÖLÜMOLDUĞUNADAİRHİÇBİRFİKRİMYOKAMAUMARIMBEĞENİRSİNİZİYİOKUMALAR


------


Gözlerimi açtığımda beni karşılayan beyaz tenle gülümsemiştim. Çok güzel uyuyordu. Uykuda ki her insan mutlaka biraz dağılmış ve yüzü şişmiş görülebilirdi. Baekhyun da öyleydi fakat yine de güzeldi. Siyah saçları dağılmıştı. Saçlarını inatla düz bir şekilde tutmaya çalıştığının farkındaydım. Sürekli bir eli saçlarında olurdu ve düzeltirdi ama dağınık da o kadar güzel görünüyordu ki. Pamuk şeker gibiydi, sadece siyah, koyu siyah ve parlak bir pamuk şekerdi.

Kirpikleri bir Asyalıya göre o kadar gür ve uzundu ki her bir tel oraya tek tek konulmuş gibiydi. Yanaklarındaki uyku kızarıklığı, dudaklarında ki şişkinlik... Güzel olmasının yanına o kadar şirindi ki böyle bir şeyin varlığı imkansız gibiydi. O her şeydi. Tatlı, güzel, şirin, masum, seksi... Ona ilgi beslememek, ona karşı kayıtsız kalmak şu noktadan sonra oldukça zordu.

Dirseklerine inmiş örtünün açıkta bıraktığı omuzlarına ve göğsüne baktım. Çok güzeldi. Pürüzsüzdü, benim olduğumun aksine bembeyazdı. Tek derdim güzel olması değildi. Güzel pek çok insan görmüştüm. Onun bambaşka bir güzelliği vardı. Belki de karakterinden, belki de yaşadıklarından kaynaklı... Bakışları o kadar güzeldi ki. O gözleri gördüğümde her şey güzelleşiyordu. İyi biriydi, her şeye rağmen iyi olmaya çalışan biriydi. Güçsüz olmasına rağmen güçlü biriydi. Baş döndürücüydü. Pek çok şeydi. Hayat doluydu, hayat kadar güzeldi.

Örtüyü yavaşça çekerek ipek tenini örttüm. Oda fazla sıcak sayılmazdı. Örtünün sıcaklığına kedi gibi sokulurken onu izledim. Bu bir ilkti. Biri yanımda uyuduğu için sevindiğim, uyandığımda yanımda biri olduğu için mutluluk duyduğum, uyurken birini seyrettiğim ilk seferdi. Güzeldi. Bu hissin ne olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu ama her neyse Baekhyun kadar güzeldi. Belki de o güzel olduğu için güzeldi her şey. Beni de güzelleştiriyordu.

İlk önce göz kapaklarının altındaki gözleri hareketlendi, sonra göz kapakları. Açar açmaz parlayan siyah gözlerini gözlerime dikti. Uyandığında da güzeldi.

"Günaydın."

"Günaydın." Diye cevap verip bir süre bana baktı. Ayılmaya çalışıyordu ya da benim yaptığım gibi, yanında beni bulmanın tadına varıyordu. Yüzümü inceledi. Yanakları hala kırmızı, gözleri şişti. Tatlıydı. Yüzünde belli belirsiz bir tebessüm vardı. Onun için de güzel bir öğle uykusuydu. Birkaç saat önce onu kendime ortak etmiş, ev arkadaşım ilan etmiş ve ardından kendimin yapmıştım. Sonra uyuya kalmıştık. Akşamüstü olmak üzereydi. Güneş turuncunun Baekhyun'a en yakışan tonundaydı. Üzerimize vuran güneş bizi ısıtıyordu.

"Saat kaç oldu?"

"5." Gözlerini kırpıp saçlarını karıştırdı.

"Ne kadar çok uyumuşum böyle. Kendimi çok yorgun hissediyorum." Başını yastığa gömüp güzel yüzünü benden sakladı. Beni uyanır uyanmaz güldürmeyi başaran bu kusursuz adama bakarak ben de güldüm ve dakikalardır içimde yanan isteğe engel olamayarak çıplak omzuna öpücük kondurdum. Başını yastıktan kaldırarak bana baktı. Şaşkın yüzündeki ifade beni daha da gülümsetti.

"Yapma, o kadar da yormadım seni." Yanağını okşadım. Kıkırdayarak yüzünü geri çekti.

"Bu ne şimdi? Uyurken beni izlemeler, öpücük kondurmalar..."

"Artık böyle. Sabahları bundan sonra böyle uyanacağız." Önce gülümseyerek yanağındaki elime yaslanmıştı. Sonra bakışları yeniden düşünceli bir hal almıştı. Kendini geri çekti.

The DaltonsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin