38- Baştan Çıkarıcı Date (ft. Ressam Bob)

2.3K 241 106
                                    

Merhabaaaa ben geldiiimmmm ama gerçekten gelllddiiiimmm bir yere gitmezsem yani geldim şlaskdaşlksda ki bir süre gitmeyeceğime eminim şlaskdşalsdk 

Bir de sizin fici unuttuğunuza eminim neyse arşive falan koyduysanız geri alın bölümler daha seri gelir lasşkdsşldkada

Unuttunuz diye hatırlatayım önceki bölümlerde ficin bütün dengesiz erkekleri adam olma yolundaydı (kris hariç) 

Jongin Baekten hoşlandığını kabul etmişti

Chanyeol Luhanı daha tatlı biri haline getirmeye çalışıyodu aşslklşakdlşa

Ve Yixingle Sehun kavuşmuştu *-* 

Evet artık okuyabilirsiniz şalskdşlkda

Uzun olduğu için kontrol edemedim ve biraz anlamsız ve saçma bir bölüm olmuş olabilir çok da takmayın 

İyi okumalar <3 



--------------

"Sıkılmadın mı?"

"Yoo." Sehun'un boynuma doladığı kolunu iterek koltukta ona dönmüştüm.

"Ne deme yoo? Saatlerdir boş boş oturuyoruz ve gerçekten sıkılmadın mı?" Endişeli bakışlarımı umursamadan iç yakıcı bir gülümsemeyle yeni yıkandığı için şekil almamış saçlarımı yana doğru taramıştı. Bu ilgi, bu bakışlar, bu sevgi çok tuhaftı. Ne zaman alışabilirdim bilmiyorum.

"Niye sıkılayım ki? Beni eğlendiren tek şey burada?" Sanki az önce ondan hızla ayrılmamı hatırlamıyormuş gibi kolunu yeniden boynuma dolayarak eski halimize geri dönmemizi sağladı. Bu arada saçlarıma bırakmış olduğu öpücük kalbimi hızlandırmıştı. Uzayan saçlarımın önleri alnıma dökülmüş, arada gözlerime giriyordu. Bu şekilde eskiden evde çok dolaşırdım ama bu sefer bu görüntümden rahatsız olmuştum. Bakımsız ve çirkin görünüyorlardı. Ellerim bu yüzden bininci defa saçlarıma gitmişti. O ise bu rahatsızlığımın farkında olmadan televizyon izlemeye devam ediyordu.

Üç gündür hiç dışarı çıkmadan evde vakit geçiriyorduk. Diğerleri evden çıkana kadar hep birlikte, onlar gittikten sonra ise ikili olarak televizyon karşısında akşamlıyorduk. Yemeği dışarıdan söylüyorduk ve açıkçası işin bu kısmıyla ilgili bir şikayetim yoktu. İnternetten sevdiğimiz bütün kanalların yayın akışının ekran görüntüsünü almıştık ve ne izleyeceğimize onlar karar veriyordu. Gece olduğundaysa odalara ayrılarak uyuyorduk. Bütün gecem onu özleyerek geçiyordu. Sabah kalktığımızda bana sarılması oldukça tatlı olsa da her şeyin bu kadarla sınırlı kalması beni düşüncelere boğuyordu.

Neyden bahsettiğimi biliyorsunuz. Elbette beklentim onunla oldukça ileriye gitmek değildi. Ama henüz bir defadan fazla öpüşmemiş olmamız tuhaf olmalıydı. Hızlı gitmek istemiyordum, görünen o ki o da istemiyordu. Beni düşündüren tek şey eski Sehun'du. İçeri girmeyen, sabaha kadar eve gelmeyen, alkolden vazgeçmeyen Sehun'du. Gece hayatına, diğer insanlarla takılmaya bu kadar düşkünken şu an yanımda, evde, pijamalarıyla ve dağılmış saçlarıyla oturuyor olması inanılır gibi değildi.

Sıkılıyor olmalıydı, bir şeyler yapmak, eğlenmek istiyor olmalıydı. Onun yerine benimle, hiçbir şey yapmadan oturuyordu. Bu yüzden ona sabahtan beri sıkılıp sıkılmadığını sorup duruyordum. Bir şeyler yapmak isterse onunla birlikte yapmaya hazırdım, yalnız olmak isterse bile gitmesine izin verirdim. Onu boğmak, sıkmak istemiyordum. Bana bu kadar bile kalbini açmış olması yeterliydi. Daha fazlasını isteyecek kadar bencil değildim. Uyum problemi bile yaşamasını bekliyordum açıkçası.

Bu süre boyunca gerçekten daha önce hiç olmadığımız kadar yakındık birbirimize. Uzun cümleler kuruyorduk, sonu gelmeyen sohbetlerimiz oluyordu. Ben onun sevdiği çoğu şeyi zaten çok daha önce biliyordum fakat bu sefer farklı olarak, o da artık benim sevdiğim şeyler biliyordu. Aynı şeylere birlikte gülüyor, birlikte sinirleniyorduk. Hamburgerimdeki turşuyu hiç çekinmeden çıkartarak kendi hamburgerine koyuyordu. Mayonezi çok sevdiğim için kendisi de sevmesine rağmen mayonezini bana veriyordu.

The DaltonsWhere stories live. Discover now