Gerçekten Özel Miydi Bölüm?

1.7K 181 83
                                    

Selaaaaaaam aşlskdaşlskda

Beni özlediniz mi?

Hatırlamıyosanız kendimi hatırlatayım, ben şu özel bölüm sözü verip aylardır yazmamış badpoi aşlskdklsdksaş

Şimdi geldim bir şeyler yazdım 

Umarım beğenirsiniz 

Bi de uyarayım acucuk smut falan olabilir ama M koymak istemedim siz kendiniz şey edin işte şalskdkdaşdk

İyi okumalar <3


------


"Jongin şu çocuğu biraz da sen alır mısın? Belim koptu burada."

"Gel buraya prensesim benim." Jongin ondan beklenmeyen bir tatlılıkla kucağımdan bebeği alıp havada hoplatırken gözlerimi devirdim. Gösteriş meraklası budala herif.

"Biraz da şu arkadaki masaların orada hoplat çocuğu. Oradaki kızların kalbi henüz erimemiş. Hadi git!" Onu itekleyerek tezgahın oradan uzaklaştırmaya çalıştım. Gördükçe sinirlerimi bozuyordu. Bebeği ben kucakladığımda kol ağrısından ölüyordum, Jongin kucakladığında ise kafeye gelen kadın müşteriler bebeği sevme amacıyla Jongin'e yanaşıyordu.

"Çok tatlısın aşkım ama hoplatmak istediğim tek çoc-"

"Sus!" Panik içinde Jongin'in ağzını kapadım. "Çocuğun yanında konuşmalarına dikkat edecek misin artık?"

"Benim kızım konuşmalarımızı dinlemiyor. Değil mi kızım?" Dudaklarını büzerek kızın küçük tombik elleriyle oynadı. Tamam, özünde gerçekten tatlı bir görüntüydü ama ben yine de sinirleniyordum.

"Bu çocuk senden. Öyle değil mi? İtiraf artık."

"Baek saçmalamayı bırakır mısın? Çocuğa da bulaştıracaksın."

"Ama bu çocuk sana benziyor. Şuna baksana esmer bu da. Annesi bembeyaz bir şey."

"Yongsun'un kocası da esmer."

"Evet. Zaten gitti sana benzer biriyle evlendi. Şuna bak. Kocası o kadar sana benziyor ki çocuğu bile sana benzemiş. Hala unutamadı bu kız bak ben sana diyeyim." Kıskançlıktan ne saçmaladığımı bilmiyordum çünkü. Yongsun ülkeye döneli üç ay olmuştu ve Jongin onu karşılayan bebekle birlikte çılgına dönmüştü.

"Baek kendine gelir misin? Adamın bana benzediği falan yok. Ben daha yakışıklıyım. Bebek de esmer değil ayrıca sen çok beyazsın. Herkesi esmer görüyorsun."

"Yakışıklıymış." Öfkeyle ona bakıp kahve çekmeye kaldığım yerden devam ettim.

"Ben de gidip Kyungsoo'nun başına dikilerek artık kahve içmemesi baskı yapayım. Belki kalkar gider. Bugün kafe resmen ona çalıştı."

"Kızı bırak da öyle git." İtiraz edecek gibi olsa sert bakışlarımın ardından kucağındaki bebeği mama sandalyesine bıraktı. Bebeğin masum bakışlarını görünce kendimi kötü hissettim. "Ne? Bakma bana öyle." Masaya eğilip kızı tehdit ederken bana bakıp kıkırdamasıyla ne yapacağımı şaşırdım. Oldukça tatlı olması sinir bozucuydu. Onu sevmek istemiyordum ama beni sevmesi ve gördüğü yerde kollarını uzatıp üzerime atlaması yüzünden sevgi beslemeye başlamıştım bile. "Hayır, seni kucağıma almayacağım işlerim var."

Bakışlarımı ondan ayırıp yarın için malzemeleri ve aletleri hazır ettim. Kafe yarım saate kadar kapanacaktı. Bir gün daha sona ermişti. Günlerim eskisine göre daha olağan ve daha huzur verici geçiyordu. Mezun olmuştum ve çoğu mezun gibi düzgünce bir iş bulamamış, kafede çalışmaya devam etmiştim. Bir de bir yayın evi için çocuk kitaplarına resimler çiziyordum. Aslında böyle çalışmaktan memnumdum. İşlerimiz gayet iyi gidiyordu ve Jongin'e kalsak çoktan ikinci bir kafeyi açacaktık. Ama ben, her zaman adım atmaya korkan kişi olarak, bunu reddediyordum.

The DaltonsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin