32- Eve Giden Yokuşsuz Bir Yol Varmış

1.9K 280 176
                                    

Şey ben önce taşındım, sonra bayram oldu, sonra hasta oldum derken gecikti

Hala hasta olduğum için bölüm de yazamadım pek, yazdım bi şeyler ama kısa ve tuhaf oldu biraz :( anca bu kadar çıkabildi fazla da bekletmek istemediğim için bu kadarını paylaşayım dedim :( 

Üzgünüm :( 

İyi okumalar <3


--



Kendimi bitik hissediyordum. Ya da bitmiş. İkisinin arasındaki farkı bile bilmiyordum ancak ikisini de hissettiğimden oldukça emindim. Evden çıkmak istemiyordum, evden değil odamdan, odamdan değil Baekhyun'un yatağından çıkmak istemiyorum. Yemek yemek, nefes almak istemiyordum.

Hayatın bana acımasız davrandığının farkındaydım ama bunu artık taşıyabileceğimden emin değildim. Sadece Yixing'in gitmesi değildi bütün olay. Benim her zaman kaybeden, geride bırakılan kişi olmamdı sorun. Annemin beni, bizi bırakıp gitmesiydi sorun. Yıllarımı ona verdiğim sevgilimin beni terk etmesiydi. Yıllar sonra kalbimi birini açtığımda onun için çok geç kalmamdı sorun.

Duygularımdan emin olmam onu kaybetmemle gerçekleşmeseydi şu an her şey daha farklı olurdu. Onu üzmezdim, Baekhyun'la o saçma test işine girmezdim. Yixing'in dudaklarıyla sevgimin büyüklüğünü kendime ispatlardım.

Artık her şey için geçti ve Yixing pek çok çağrımı cevapsız bırakmıştı. Onu aramaktan biten telefon şarjımı bir daha takmamıştım. Geri dönmeyecekti. Ne bu eve ne de aramalarıma. Onu tamamen kaybetmiştim.

Neredeydi şimdi? Gideceği bir yer var mıydı? Ailesi bile burada değildi. Nereye gidebilirdi? Yalnız mıydı? Yixing yalnız olmayı sevmezdi ki.

Onu ve kendimi düşünerek geçirdiğim saatlerin ardından durmadan çalıyordu ve açma gibi bir düşüncem yoktu. İstediği gibi çalabilirdi, bu yataktan çıkmayacaktım.

Kısa bir sürenin ardından kapıdaki kişi sıkılıp çalmayı bırakmıştı. Baekhyun'un muhtemelen leş gibi kokan fakat bana oldukça rahatlatıcı gelen örtüsünü kafama çekerek bugünün dördüncü uykusuna hazırlandım. Artık uyumakta sıkıntı çekmiyordum. Yaşadığım şeylerden kaçabilmek için uykuya sığınıyordum çünkü. Baekhyun bile yoktu. Hep birlikte gitmişlerdi ve beni burada gecenin bu saatinde yalnız bırakmışlardı. Tıpkı sonumun bu olacağı gibi.

Zilin yeniden çalmaya başlamasıyla gerçekten ağlamak istemiştim. Bizimkilerden biri anahtarını unuttuysa ve o yüzden beni bu yataktan kaldırıyorsa kötü şeyler olacaktı. Zil ısrarla çalarken kapıda Chanyeol'ü göreceğimden emindim neredeyse. Onun çalışıydı bu. Zaten anahtarını ondan başka kimse unutmazdı.

Bana artık oldukça bol gelen eşofman altımın paçaları yerde sürüklenmeyi sürdürürken kapıyı açmıştım. Berbat bir haldeydim gelen her kimse umarım bana biraz ilgi gösterirdi. Tercihen Baekhyun'u istiyordum. Biraz saçımı severdi biraz da söverdi. Bana iyi gelmese de işkenceme katlanırdı.

"Sehun."Fakat kapıda kişi hayatımın sonuna kadar burada olmasını beklemeyeceğim kişiydi. Annemin gelmesi bile daha olasıydı. Bu kapıyı açarken içimdeki o umudunu kaybetmemiş ses Yixing bile olabilir diyordu ancak onu beklemiyordum. Onu bekleyemezdim bile. Burada olmamalıydı.

"Hayır." Kapıyı geri kapatmak istiyordum. Onun burada olduğuna inanmak istemiyordum. Yine rüyalarımın, hayır kabuslarımın birindeydim. "Gerçek değilsin sen." Başımı iki yana sallayıp kapıyı ittirmem onun içeri doğru adım atmasına neden olmuştu.

The DaltonsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin