33

267 12 0
                                    


Kolumdaki sızı uyanmamı sağlamıştı. Yarım yamalak açabildiğim gözlerimle baktığımdaysa dün gece yaptıklarım aklımda belirmişti. Hızlıca ayağa kalkıp heryeri kesilmiş ve tahminimce uzun süre kanamış olan koluma bakmam küçükte olsa pişmanlık hissetmeme sebep olmuştu. Ama yine olsa yine yapardım. "Ah bu sızı nası geçicek cidden." kendi kendime söylene söylene kanların geçmesi için yıkamaya karar verip lavaboya yöneldim. Suyun değdiği yerlerde acı yüzünden kendimi o kadar sıkıyordumki anlatılamazdı dahi..

Kesiklerin üstünü kapatıcak sargı bezi tarzı bişey bulamadığımda daha fazla geç kalmamak adına bulabildiğim siyah kazağı üstüme geçirdim. En azından kanarsa belli olmıycaktı. Son kez saate bir bakış atıp evin kapısını kapattım.

Yolda yürürken düşünmekten başka yapabilceğim hiçbir şey olmuyordu ve bu sayede moralimi kendi kendime bozabiliyordum. Adımın seslenilmesiyle arkamı döndüm. Karşımda gördüğüm beden tüm vücudumu işlevsiz hale getirmişti. Yavaş adımlarla yanıma geldiğinde ben hala onu izlemekle meşguldüm. Bu kadar süre sonra ismimi tekrardan ondan duymuş ve bu kadar yaklaşmıştık. Birden kolumdan tutup beni sarsınca acıyla gözlerimi kapattım. Sanırım onu izlemeye fazlasıyla dalmıştım. Kolumu hafifçe geriye çektim ve gerçekten çok acımıştı. "Hey, Jungkook iyi misin?" cevap vermek istesemde veremiyordum. Heycandan o kadar gariptimki şuan gerçekten yapamıyordum. "İ-iyiyim birşey mi söyliycektin?" kendimi zar zor toparlayıp sorduğumda normal bi ses tonunda cevapladı. "Sadece okula gidiyordum. Senide görünce yanına geliyim dedim. Sonsuza kadar düşman olucak değiliz sonuçta." burukça gülümsediğimde çoktan yürümeye başlamıştı. "Yani normal arkadaş mıyız bundan sonra?" kekelemeden yöneltmeyi başarabildiğim soruya evet anlamında başını sallamıştı ve sonrasında sonuçlarını düşünemiyceği o cümleyi söylemişti." Sanırım Namjoon'un arkadaşı Hoseok'tan hoşlanıyorum. Aslında öncelerde Namjoonla olucak gibiydik ama ne yalan söyliyim Hoseokla tanıştığımda büyülendim." ve ardından o mükemmel gülüşü bahsetmişti bana. Kafamı öne eğip gözyaşlarımın akmaması için bütün gücümle kendimi tutmaya çalışıyordum. Kafamı kaldırmadan "Sevindim.." diyebilmiştim kısık bi sesle.

Okula girmiştik ve çoktan gitmişti yanımdan. Aklımı kaybedicek gibi hissetmem normalmiydi yoksa ben fazla mı abartıyordum kararsızdım. Kolumu sıraya koydum ve sertçe başımıda üstüne ama başımı geri kaldırmam bir saniye sürmemişti. Kolumun bu haline sanırım bi süre alışmam gerekiyordu. Yüzümdeki acı ifadesini Jimin farketmiş olmalıydı ki yanındaki Yoongiye bi saniye işareti yapıp bana yaklaşıyordu. Evet en yakın arkadaşımla beni dinlemediklerinden beri konuşmamıştık ve ne kadar samimi(!) bir arkadaşlığımız olduğunu farketmemi sağlamışlardı. Çoktan yanıbaşıma dikilmiş ve sinirle nana bakıyordu. "Kolunu aç." diyerek kolumu birden tutmuştu. O sırada sınıfa giren Tae'nin bakışları bana hiç yardımcı olmuyordu. "Yah! Jimin ne yaptığını sanıyorsun?? Bırak kolumu." sınıftakilerin bakışlarını hissedebiliyordum ve gerçekten umursıyacak havada değildim. Tabi Jimin'in hızla kazağın kolunu indirmesiyle bütün o düşünceleri umursamaya başlamıştım birden. Herkesin dalga geçtiğine adım kadar emindim. Gözlerimi yavaşça açtığımda sakince kolumu geri çektim ve sınıfta gözlerimi dolaştırdım. Canımdan çok sevdiğim adam Hoseokla el ele bana bakıyordu. Gözlerinde ki anlam veremediğim bakışla birlikte..

Daha açmaya dahi fırsat bulamadığım çantamı sırtıma takıp koşar adımlarla sınıftan çıkmıştım. Gerçekten ben bile kendime acır haldeyken onlarında bana acıdığına adım kadar emindim ama artık bitmişti. Madem bu kadar rahatça hayatlarına devam ediyorlardı, benimde etmemse bir sakınca göremiyordum.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Oy verip yorum yaparsanız sevinirim..

İyi okumalar..

Taekook•ΓHE MФSΓ•  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin