One Minute /end

890 114 186
                                    

      "İki dakika doldu, Luke."

       Luke ismini duyunca aniden sağına döndü ve dibinde nefes alış-verişlerini hissettiği Michael'ı gördü. Aralarında bir santimden daha azı vardı.

      Luke gülümsedi. "Son göreve geçelim o zaman."

     Luke konuşurken nefesi Michael'ın yüzüne çarptı, Michael bağırsaklarının kalbine ve midesine dolanıp sıktığı gibi saçmasapan şeyler hissediyordu. "Michael, son görev ne?"

     Güneş yavaş yavaş gökyüzünü açık maviye boyarken -ki Luke'un gözleri varken bu mavi sönük kalırdı- Michael titrek sesiyle konuştu.

     "Bir dakika boyunca beni öpmen gerek."

     Luke ağzını şaşkınlıkla açtı ve gözlerini Michael'ın yeşillerine sabitledi. Michael ondan kendisini öpmesini mi istemişti?

     Luke bunu reddedip bir şişe bira içebilirdi. Hem bedava biraya sahip olurdu, hem başı o sevdiği mide yanığıyla birlikte dönerdi, hem de hayatını bir çocuğu öperek tekrar sikmemiş olurdu.

      Oyunu lehine çevirebilirdi.

      Ancak yapmadı. Hayatını sikmeyi tercih etti.

    Pembe dudaklarını Michael'ın çatlak, koyu renkli dudaklarına bastırırken oyun artık umurunda değildi. Sadece Michael'ı arzuluyordu.

     Michael öpüşünü derinleştirdi ve elini Luke'un ensesine koydu. Luke elini Michael'ın saçlarına daldırdı ve çekelemeden, sadece okşadı. Michael'ın ağzından derin bir inleme kaçtığında, Luke da aynı anda seslerini karıştırmıştı.

     Öpücük derinleşiyordu.

     Michael dudaklarında Luke'un yumuşak dokusunu ve demir, soğuk halkayı hissediyordu. Doruklara çıktığı duyguları ve karmakarışık hormonları ile sarışın çocuğa daha çok yaklaştı. Hayalini kurduğu her şey bir dakikaya sıkışmış, ardı arkası kesilmeden gerçekleşiyordu. İliklerine kadar titriyor, tutkuyu tadıyordu.

     Luke Michael'ın açıkta kalan köprücük kemiklerine dokunduğunda; omuzlarında söndürülmüş sigaraları, yediği milyonlarca dayağı ve uğradığı cinsel tacizleri her yerinde hissetti.

     İyi hissetmesi gerekiyordu, hissediyordu da. Zihninde canlanan anılara engel olabilseydi ömrü boyunca iyi hissedebilecekti belki de.

     Fakat yapamadı. Michael'ı öpmenin verdiği müthiş hazzın farkına varamadan önce her yerinde hissettiği acı dolu hatıralar onu ele geçirdi.

     Titrekçe gözünden bir damla yaş düştü ve Michael'ı geri itti. "Bunu yapamam."

    Michael şişmiş dudakları ve dağılmış saçlarıyla Luke'a baktı. Yeşil gözleri doluvermişti. "Neden, Luke?"

     "Seni öpemem." dedi Luke. "Öpersem..." omzunu açıp gösterdi. "...onlar geri gelir."

     Michael'ın yeşil gözleri koyulaştı. "Hala korkuyorsun!"

     Sinirle ayağı kalktı ve Luke da onunla birlikte doğruldu. "Sana aşığım Luke! Her anında, her acında oradaydım. Köşedeydim, seni izliyordum. Sense beni fark etmedin bile!"

     Luke dudaklarını dişleyip Michael'ı dinlemeye devam etti. Michael ellerini sinirle saçlarına daldırdı. "Lisede sana kitaplar ve notlar bırakan 'kız' kimdi sanıyorsun? Saçlarım sarıyken, maviyken, yeniden kırmızıyken, yeşilken, lilayken, siyahken, beyazken hep vardım senin etrafında. Fakat sen o siktiğim güzel gözlerini bir kere benim renkli saçlarıma, suratıma, hislerime çevirmedin!"

17 Minutes | mukeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin