Five Minutes

611 81 7
                                    

      "Beş dakika içinde telefonuma fotoğraflarını çekeceksin."

      "Bunun da bir anlamı var mı?" dedi Luke gülerek. "Hayır, yok. Bugünün anısına kalsın istedim."

     Luke kafasını sallayıp Michael'ın uzattığı telefonu aldı. Kilitsiz telefonu açarak kameraya girdi ve saçmasapan fotoğraflar çekmeye başladı.

     Michael onun bu haline güldü. Luke'un enerjisi her daim onu çekmişti.

    Şu an, geçmişte, her zaman.

    Karşısındaki hafif uzamış saçlarıyla duran beyaz tenli sarışına baktı. Siyah halkasına, şekilli yüzüne, yumuşak yanaklarında çıkmış seyrek sakallara, pembe dudaklarına, mavi gözlerine, hafif geniş alnına ve dümdüz burnuna.

     Michael bu çocuğa gerçekten düştüğünü hissediyordu.

    Michael ezbere bildiği fikirlerin tükendiğini fark etti. Son iki görevi hala hatırlıyordu fakat diğer iki görev için ne yapacağını unutmuştu.

     Luke fotoğraf çekinmeye devam ederken Michael çantasını karıştırdı fakat hatırlamasını sağlayacak hiçbir şey bulamadı. Sinirle soludu.

     Luke beş dakikası dolduğunda telefonu bırakıp Michael'a göz attı. "İyi misin?"

    "Son iki görevden öncekileri unuttum."

     Luke bu çocukça bahaneye kahkaha attı. "Pekala, oyunu güzelleştirecek bir şeyler eklememe izin var mı?"

     Michael başını salladı. "İki görevi ben sana yaptırsam?"

    Michael seslice yutkunup kirlice gülümseyen Luke'a baktı. İlk defa Luke'dan korkuyordu. "Pekala."

17 Minutes | mukeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin