Eleven Minutes

738 89 27
                                    

Michael çantasından bir kağıt ve bir kalem çıkardı. "On bir dakika boyunca bir şarkı yazacaksın."

Luke kağıdı ve kalemi aldı. İtiraz etmek istemiyordu. "Sadece on bir dakikada sanatsal bir şey bekleme."

Michael kafasını salladı ve kağıdı karalarken Luke'u izlemeye koyuldu.

Luke dudaklarını içe kıvırmış, ara sıra kaşlarını çatıp dilini yana çıkararak kalemi kağıt üzerinde gezdiriyordu. Michael ne yazdığını, yazarken ne düşündüğünü ve nasıl hissettiğini merak etti.

Acaba o da Michael gibi yazarken ağlar mıydı?

On bir dakikanın yedi dakikası dolduğunda Michael uyarı yaptı. " Dört dakikan var."

"Siktir! Beynimi zorluyorum ama çıkmıyor!"

Luke'un bağırması üzerine Michael kıkırdadı ve bir bira açtı. Bira boğazını yakarak akıp midesinde iğrenç bir tat bıraksa da içti, çünkü bu iğrenç tadı bile seviyordu.

Michael Luke'u keşfe devam etti. Başta dizginlediği duygularına şimdi hakim olamıyor ve Luke'a çaktıracak diye ödü patlıyordu. Luke'un sağanak yağmurda hep bu parka geldiğini biliyordu ve bir aydır bu hazır planı uygulamak için hava durumunu kontrol ediyordu.

Michael sayısız şeyler yapmıştı, çoğu Luke içindi.

Luke sadece bugünlük tanıştığı bir insan değildi.

İç çekti ve gözlerini hafif aydınlanan göğe çevirdi. Saat şimdi dördü gösteriyordu, demek ki biraz oyalanmışlardı.

Birkaç dakika daha geçtiğinde Luke kağıdı Michael'a uzattı. Michael kağıda göz atıp konuştu. "Hepsi bu kadar mı?"

"On bir dakikam vardı, benden Romeo ve Juliet senaryosu mu bekliyorsun?"

Michael göz devirdi ve şarkıyı okumaya başladı.

"Within a minute I was all packed up
I've got a ticket to another world
I don't wanna go
I don't wanna go
Some words are hard to speak
When your thoughts are all I see
"Don't ever leave," she said to me"

(Bir dakika içinde tamamen doluydum.
Başka bir dünya için bilet aldım
Gitmek istemiyorum
Gitmek istemiyorum
Bazı kelimeri söylemesi çok zor
Düşüncelerin anladığım her şey olduğunda
O dedi ki "Hiç terketme" )

Dağınık el yazısını okurken 'Bir dakika içinde tamamen doluydum.' cümlesi gözüne takıldı. -Bir kızdan bahsetmesi de gözüne takılmıştı ama umursamadı.-

"Bir dakikaya gönderme mi yaptın?" Michael sırıttı.

"Açıkçası, bu oyunu seviyorum ve sonunu merak ediyorum, birleştirince aklıma bu geldi."

Michael kırgınca gülümsedi.

"Güzel olmuş."

"Hep aynı yalanı söylüyorsun, Michael."

Luke güldü ve Michael'ın yudumladığı birayı kafasına dikti. "Hey, görevi bitirdin. Kendine neden ceza veriyorsun?"

"Biliyorum." dedi Luke. Michael'a bakarken dudağını ısırıp önüne döndü. "Bu kendime verdiğim sözü tutamadığım içindi."

17 Minutes | mukeWhere stories live. Discover now