Six Minutes

673 93 41
                                    

Luke, beş buçuğu gösteren saatine baktı. "Hava bir saat içinde aydınlanacak."

Michael güldü. "Vaktimiz var."

Luke başını iki yana sallayıp soru sormaması gerektiğini kendine tembihledi. Çünkü biliyordu ki eğer kendi çıkarına değilse Michael cevap vermeyecekti. "Son görevi merak ediyorum."

Michael burukça ve gözlerindeki kırgınlıkla gülümsedi. "Umarım hayallerin suya düşmez. Sana süper kahraman güçleri falan veremeyeceğim."

Luke güldü. "Peki bunun sonunda bir ödül var mı?"

"Ödülü kendin belirliyorsun. Eğer mutlu olursan kazanırsın, üzülürsen kaybedersin."

Luke anlamsızca kaşlarını çattı fakat üstünde durmadı. Michael'ın ani ruh değişiklikleri onu tedirgin etmeye başlamıştı.

Michael derin bir nefes aldı ve kafasında dönüp duran boxerlı Luke'u, sarhoş Luke'u, sarıldığı Luke'u, sinirli Luke'u, utanmış Luke'u ve diğer tüm sikik Lukeları kenara fırlattı.

Çantasından bir kitap ve üzerinde numaralar yazılı bir kağıt çıkarıp Luke'a uzattı. "Altı dakika içinde bu sayıların ne ifade ettiğini bulup şifreyi çözeceksin."

Luke alayla gülümsedi. "Bunu lisedeyken de yapmıştım, bir kız dolabıma bunlardan koyup duruyordu. Hiçbirini çözmedim fakat nasıl çözüldüğünü biliyorum."

Michael burukça gülümseyip başını öne eğdi. "Bir kız değil, erkekti." demek istiyordu. "Hey Luke, lisedeki sapığın benim." demek istiyordu.

Ancak demedi ve susmaya devam etti.

Luke boş bir kağıt ve kalem istediğinde Michael ona verdi ve Luke latince olan kitap sayfalarındaki numaralı kelimeleri birleştirip yazmaya koyuldu.

Yaparken aşırı yoğunlaşmış, kaşları belirsizce çatılıp gevşiyordu. Halkasını dişliyor, kalemi kemiriyor, parmaklarıyla kitapta ritim tutuyordu.

Michael derince bir iç çekip alık alık Luke'u izlemeye devam etti.

Altı dakika içinde Luke, tüm kağıda bir şeyler yazıp küçük bir köşede toparladı ve seslice telaffuz etmeye çalıştı. "Contraria contraiis curantur. Tarde sed tute. Cetera quis nescit? Amantes sunt amentes."

Michael, Luke'un garip aksanına gülmeden edemedi. Bu halde bile çekici gözüküyordu.

Luke cümleleri gözleriyle tekrar tarayıp sordu. "Bunların anlamı nedir?"

"Lisede soruları çözseydin bilecektin." diye düşündü Michael. Fakat yine bir şey demedi. Anlamını söylemeye başladı.

"Zıtlar zıtlara iyi gelir. Yavaş ama emin adımlarla. Gerisini kim bilmez?"

Luke güldü. Sözleri hoş bulmuştu. Michael'ın bu oyunla bu kadar uğraşmasını ve herhangi bir insanla oynamasını takdir etti.

Keşke Luke herhangi bir insan olmadığını, tesadüf olmadığını bilseydi.

Luke zihnindeki düşüncelere kıkırdadı. "Şairane bir ruhun varmış. Sanki cümleler şu anki durumumuzu betimliyor."

Kağıdı katlayıp eşofman cebine koydu ve kitapla kalemi geri verirken sordu. "Dört cümle vardı, fakat sen üç tane söyledin. Dördüncüsü neydi?"

Michael dudaklarını masumca yukarı kıvırdı. "Üzgünüm, onu unuttum."

Luke başını sallamakla yetindi.

Michael son cümlenin 'Aşıklar çılgındır.' demek olduğunu Luke'a söyleyemezdi.

Söyleyebilmek için zorla topladığı cesaretini, lisede kitaplarını ve küçük notlarını çöpe atan Luke Hemmings yüzünden çoktan kaybetmişti.

17 Minutes | mukeحيث تعيش القصص. اكتشف الآن