Final part (2/2)

1.1K 74 50
                                    

Dans videomuz yayınlanmış, insanlardan çok fazla övgü almıştık. Hatta o kadar beğenilmiştik ki dans videomuz haftalarca listelerin en üstünde kalmayı başarmıştı. Gençler arasında en çok konuşulan isim olmuştuk. 

Jennie'nin güzelliğinden bahsedenler, Lisa'nın dans yeteneği konusunda övgü yağdıranlar, Ji Soo'nun grubun yüzü olması gerektiğini söyleyenler ve Lisa ile benim daha önce çıkmış dedikodularımızı gün yüzüne tekrar çıkaranlar... Her türden insan bizi konuşuyordu. 

Ayrıca çıkış yapacağımız grubun ismi çoktan belirlenmişti. Sunduğumuz üç seçenek arasından Blackpink en çok oy alan olunca grup ismimizin Blackpink olmasında karar kılmıştık. Başkanımız Nam Tae Hyun her şeyi en iyi şekilde düşünmüş, harika müzik videoları çekmemize yardım etmişti. Makyözler, kuaförler, kameramanlar, ışık şefleri ve daha mesleğinin ismini bilmediğim birçok insan etrafımızda dönüp durmuş; her şeyin mükemmel olmasında emek sahibi olmuşlardı. 

Bizim dışımızda erkeklerin de grup ismi belirlenmişti. Seung Hoon, Mino, Jin Woo ve Seung Yoon'dan oluşan dört kişilik grubun ismi Winner olacaktı. Onların grup ismi de aynı şekilde oylama ile seçilmişti. Vokallerden olan Jin Woo ve Seung Yoon'un sesleri ile alakalı kısa video ile beraber rapçilerden olan Mino ve Seung Hoon'un rap videosu yayınlanmıştı. Onlar da en az bizim kadar konuşulmuştu doğrusu. 

Yerde oturduğumuz dans salonunda Winner ile beraberdik. İlk önce bizim müzik videomuz yayınlanacağı için oldukça heyecanlıydık. Heyecanımıza ortak olmak isteyen arkadaşlarımızı yanımıza almış, neler olacağını izlemek için sabırsızlanıyorduk. Sol baştan olmak üzere Mino, Jin Woo, Seung Hoon, Seung Yoon, ben, Lisa, Jennie ve Ji Soo şeklinde dizilmiştik; diz üstü bilgisayarın etrafındaydık. 

Videoyu görüp ''Yayınlandı!'' diye bağıran Jin Woo oldu. Yanımızda değil, odasında olan Tae Hyun yayınlamak için tıklamış olmalıydı. Zaten kanala dair yetkisi olan tek kişi o idi. 

Jennie, Jin Woo'ya cevap verdi ''Bizden daha heyecanlısın'' 

Bağırırken çıldırdığı için bırakmak zorunda kaldığı Mino'nun elini yeniden tutarken konuşmaya kaldığı yerden devam etti ''Fanınızım çünkü''

Yanaklarını sıkmak istesem bile çok uzağımda oturduğundan dolayı bunu yapamadım ''Sen fanboy mu oldun? Ne kadar tatlısın'' derken sesim olabildiğinde inceydi. Gözlerimle şahit olduğum en güzel erkek olabilirdi açıkçası. Yaptığı her hareket o kadar tatlıydı ki geçmiş yaşam diye bir şey varsa eğer, kesinlikle prenses olmalıydı.

''Sevgilime tatlı deme'' diyen Mino'ya cevap olarak ''Sevgilime bağırma!'' yanıtı çok gecikmeden Lisa'dan geldi. 

Buna karşılık olarak oturduğum yerde dikleştim, omuzlarımı gururla gerginleştirirken saçlarımı geriye atıp sırtıma dökülmelerini sağladım ''Benim için kavga etmeyin lütfen'' 

''Senin için kavga eden biri yok, beyinsiz!'' diyen kişi Yoon'dan başkası değildi. 

Yanımda oturduğundan dolayı alnına vurmam hiç zor olmadı ''Bana beyinsiz deme, senden daha zekiyim'' dedim onun beyaza yakın saçları vurmanın etkisiyle uçuşurken.

Ses çıkaracak derecede vurduğum için elini alnına götürüp ovmaya başladı ''Bak, kız olduğundan dolayı sana vurmuyorum diye iyice abarttın bana vurmayı. Bir kez daha vurursan yakın arkadaşım oluşunu ya da kız oluşunu dinlemem seni döverim'' 

''Bir dakika'' derken gözlerini bilgisayardan ayırıp Yoon'a dikti Lisa ''Sen kimin sevgilisini dövüyorsun?'' 

Yoon oldukça monoton bir tonda ''Senin'' derken omuz silkmeyi ihmal etmedi. 

Playing W Fire | chaelisa ✔Where stories live. Discover now