Lalisa Oppa

982 81 94
                                    

Dans hareketlerinin hiçbirini yapamayan Mino'ya bağırıyordu dans hocamız. Bu kaçıncı bağırışıydı saymayı gerçekten bırakmıştım -evet, ilk başta sayıyordum- çünkü matematiğim artık buna yetmiyordu. 

''Şunu bile yapamıyor musun?'' diye azarladı hocamız Min Ji, Mino'yu.

''Ama zor!'' diye bağıran Mino'ya destek olan Jin Woo ''Ne bağırıyorsun be!'' diyerek atarlandı.

''Bakın, siz ikiniz ne içip geldiniz bilmiyorum ama daha fazla dayanamayacağım'' derken iç çekti Min Ji ''Buralarda oturan bir arkadaşım var ve harika dans ediyor. Yardım etmesi için onu çağıracağım'' 

Jin Woo ''Ben süt içtim'' dediğinde tüm dans odasındakiler ona döndü. Bu, cevaplanması gereken bir soru değildi ayrıca öyle olsa bile üstünden saniyeler hatta neredeyse dakikalar geçmişti bile.

''Kakaolu muydu bari?'' diyerek soru sordum Jin Woo'ya. 

''Hayır'' dedi yine cevaplaması gerekmeyen bir soruyu cevaplayarak ''Ben muzlu seviyorum'' 

Hemen yanımdaki Lisa gülmekten oturmuştu, yere yumruklar atıyordu ve bunu yaparken anime karakterlerine benziyordu. Mino gülmemek için kendini zor tutuyor ve bunu kızaran yüzü sayesinde belli ediyor, en yakın arkadaşım Ji Soo eski sevgilisi olması nedeniyle Jin Woo'ya anlamsız bakışlar yolluyordu. Ji Soo'nun hemen arkasındaki Jennie dikkat dağıtmak amacıyla Ji Soo'ya saçma hikayeler anlatıyor, çapraz taraftaki bir diğer en yakın arkadaşım olan Yoon ise Hoon ile beraber televizyon izliyormuş edasında odadaki herkeste göz gezdiriyordu. Hatta şu an dedikodu yaptıklarına yemin edebilirdim.

''Yeni dans hocamız umarım iyi biridir'' dedi Lisa yerden kalkıp kolunu omzuma atarken.

Cümlesini devam ettirdim ''Ve yakışıklı''

Beni taklit ederek devam etti ''Ve kaslı'' 

Düşündüm ''Ve komik''

''Yeter'' derken omzumdaki elini ona dönmem için kullandı ''Bende komiğim, neyine yetmiyor?''

''Yakışıklı mısın?'' 

Biraz güldü düşünmeden önce ''Kız olduğum için hayır ama erkek olsaydım aşırı yakışıklı olurdum'' 

''O zaman susta hayal kurayım'' deyip gözlerimi kapattım, ardından sohbetimize devam ettim ''Düşünsene yeni dans hocamız içeriye giriyor, açılan kapıyla saçları uçuşuyor, kaslı olduğundan dolayı kapatmaya tenezzül etmediği gömleği arkaya savruluyor ve erkeksi sesiyle 'merhaba' diyor'' 

Kafama yediğim tokat gözlerimi açmama neden oldu. Tokatın sahibi sinirli gözlerle bakan Lisa'dan başkası değildi ''Bana oppa dersen saydıklarının aynısını yapabilirim''

Gülmemek için tek elimi ağzıma götürdüm ve onun görmeyeceği şekilde kapattım dudaklarımı. Şimdiden hayal ettiğim Lisa'nın görüntüsü kahkaha atarken ölmem için yeterli bir sebepti. 

''Tamam'' dedim ve elimi çocuğunu azarlayan bir anne gibi belime attım ''Oppalığını göster bakalım Lalisa Manoban''

''İzle'' demeden önce çoktan kapıya yönelmişti bile.

Lisa kapıya doğru giderken dedikoduya bayılan arkadaşım Yoon'a bağırdım ''Pişt! Yoon beyinsizi!'' 

''Ne?'' derken bana döndü gülerken. Neye güldüğünü bilmiyordum açıkçası fakat güldüğü şey her neyse bayağı komik olmalıydı çünkü ağlamak üzereydi.

''Gel!'' diyerek yanımı işaret ettiğimde sorgulamadan gelmesi bana değer veriyor olduğunun kanıtıydı. Dedikodu yaptığı ve hunharca güldüğü arkadaşı Hoon'un yanından ayrılıp üstüne üstlük soru bile sormadan yanıma gelmesinin başka açıklaması olamazdı.

Playing W Fire | chaelisa ✔Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz