Masa 23

1.7K 165 84
                                    

Sahneye çıkmama dakikalar kalası heyecanımı yenmek amacıyla Ji Soo ile konuşuyordum.

"Jennie ile konuşmanız nasıl geçti?" Bunu sorarken gülümsemeyi de unutmamıştım.

Önce koluma vurdu ardından "Sarıldık" dedi.

"Ne? Nasıl gelişti, hemen anlat"

Hızla etrafta birinin olup olmadığını kontrol ettikten sonra "Odasına gittik. Önce biraz konuştuk sonra beni odasından yollamadan önce sarıldı" dedi fısıltı halinde "Hiç bırakmayacak sandım ama içeriye çalışanlardan biri girince geri çekildi"

Güldüm "Bence yakışıyorsunuz"

Tekrar koluma vurmasıyla bu değer bağırdım. Ama bu ona engel değildi ve "Sevgilim var Chae Young" diye mızmızlandı.

Tekrar güldüm "Sevgilin olmasa yakıştığınızı kabul edeceksin yani öyle mi?"

Bu sefer koluma yediğim şey yumruktu "Seni öldürmeden önce sahneye çıksan iyi edersin"

"Aman be!" Diye söylendim "Seninle de hiç eğlenilmiyor"

"Git eğlenecek birini bul o zaman" Ji Soo'nun böyle tripli hallerini hep tatlı buluyordum.

"Merak etme bulurum" derken saçlarımı geriye atıp uçuşmasını sağladım "Ayrıca ben artık Chae Young değilim, adım artık Rosé"

Beni taklit ederek saçlarını attı "Aman, yesinler!"

"Kıskanma" deyip dil çıkardıktan sonra sahneye çıkmam gerektiğini işaret eden zil çaldı.

Sahneye çıkan basamaklarda duran gitarı sapından tuttum ve kendimi seyircilerin önüne atmadan önce Ji Soo'ya son cümlemi söyledim "İzin verirsen sahneye çıkacağım. Malum, artık ünlüyüm de!"

Ji Soo'nun güldüğünü duydum. Kendi aramızda böyle şakalaşıp eğleniyorduk. Ji Soo benim için gerçekten değerliydi.

****

İlk şarkımı bitirdiğimde cafeyi kaplayan alkış tufanı beklemediğim bir şeydi. Daha da beklenmedik bir şey varsa o da alkış sesleriyle birlikte duyulan 'bir daha' tezahüratından başkası değildi.

Manikür yaptırdığım ince ve uzun parmaklarımı mikrofonu kavramak için kullandım ardından konuşmaya başlamadan önce yutkundum "İstek parçası olan var mı? Çünkü sadece bu şarkıya çalıştım ve aklımda başka şarkı yok"

Şarkıyı söylediğim süre zarfı boyunca göz göze olduğum kıza söz hakkı verdim "Bigbang'den Girlfriend'i söyler misin? O şarkıya bayılıyorum"

Güldüm "Tabii ki söylerim, Lisa"

O da güldüğünde gitarımla birlikte şarkıyı söylemeye başladım.

Oluşan atmosfer ilk şarkıyı söylediğimden farklıydı. Bu sefer söyleyen sadece ben değildim, seyirci de eşlik ediyordu. Bazıları kameraları ile beni çekiyor, bazıları sadece alkış ile ritim tutuyor, büyük çoğunluk ise şarkıya eşlik ediyordu. Ve şarkıya eşlik edenlerin arasında halen göz temasını sürdürdüğüm Lisa'da vardı. Arka taraflarda oturuyor olmasına rağmen sesini duyuyordum. Ya da sadece bana öyle geliyordu, psikolojik olabilirdi. Fakat duyduğum ses yumuşak ve bir o kadar da sıcaktı.

****

Üçüncü şarkıdan sonra sahneden inmiştim. Bunun nedeni başka -gerçek- sanatçıların davetli olmasıydı. Sahnede bulunduğum 20 dakikalık süre hayatımın en güzel anlarından birisi olmaya hak kazanmıştı. O kadar güzeldi ki bu gece uyuyamayacağımdan emindim.

Sahneden inmiş, her zaman takıldığım yer olan mutfaktaydım. Çalışan ekibin neredeyse hepsi buradaydı ve beni tebrik ediyorlardı. Bunu kim hayal etmezdi ki?

Neden sonra Jennie'nin mutfağa gelmesiyle herkes sustu. Jennie gerçekten otoriter biriydi ve onu kıskanmamak elde değildi.

Bana bakarak güldü "Bu, bugüne kadarki en güzel performanstı" dedi.

"Teşekkürler" derken doksan derece eğildim "Ama biraz abartmıyor musunuz?"

Aramızdaki mesafe oldukça azalırken elini arkadaşça koluma koydu "Ciddiyim Chae Young" dedi "Hatta bundan sonra sana Rosé demeliyim"

İltifatlar üstüne yüzüme sıcaklık hakim oluyordu "Teşekkürler" dedim her iltifat edene yaptığım gibi.

"Odada konuştuğumuz şeyi düşündün değil mi?" Dediğinde tüm gözler üstümüze toplandı "Bundan sonra iki gece sahne alacaksın"

Başımla onayladım ve "Kabul ediyorum" dedikten sonra ekledim "Ama her zamanki işlerime de devam etmek şartıyla. Arkadaşlarımı yalnız bırakıp üstlerine daha fazla yük binmesine izin veremem"

Güldü. Bu seferki alaycıydı "Zaten bunun zıttı bir anlaşmamız yoktu" dedi "Sen burda çalışmayı bırakırsan Ji Soo'ya daha fazla yük biner ve bu isteyeceğim son şey"

Jennie mutfağa geldiğinden beri arkamda duran Ji Soo'nun kıpkırmızı olduğundan emindim. Mutfaktaki herkes gülüşüyor ve kendi arasında konuşuyordu. Ji Soo'nun bu durumdan utanmaması garip olurdu.

Jennie öksürüp "Herneyse" diyerek söze girdiğinde herkes sustu ve pür dikkat Jennie'ye odaklandı "Herkes işine devam etsin" dedikten sonra ise mutfaktan ayrıldı. Hemen ardından arkamda gizlenmiş durumdaki Ji Soo önüme geçerek konuştu "Sonunda gitti" derken gözü masadaki pastadaydı.

"Yine gözün arta kalan pastada değil mi?" Dedim. Her gün arta kalan onca şeyi yedikten sonra halen nasıl zayıf olabiliyordu aklım almıyordu doğrusu "Git biraz kilo al"

Kolum Ji Soo'nun şiddetine alışkın olduğu için artık hissetmiyordum "Sus!" Diye bağırdı ve "Jennie'de kilo almamı söyledi. Yanaklarımı falan sıkmak istiyormuş" diyerek fısıldadı.

"Bak cidden söylüyorum, çıkmayı düşünsenize" dedikten sonra mutfağı gülüşümle kaplayacakken sesini ayırt edemediğim çalışanlardan birine ait olan ses ile irkildim "Garson eksiğimiz var, birisi yardım etsin!"

Ji Soo oflayıp aynı anda garson önlüğüne uzanacakken ondan uzun olduğum için kolumu atıp onu engelledim "Sen git de pasta ye" derken önlüğü başımdan geçirmeye başlamıştım bile "Hem kilo alırsın. Kilo almasan bile belki uzarsın" dedikten sonra koşmamın sebebi Ji Soo'nun dayağından kurtulmak istememdi.

Kendimi müşterilerin olduğu yerde bulduğumda garson eksiği için seslenen iş arkadaşıma seslendim "Ben geldim"

"Tamam, şimdi masa 23'e git" bunu başını yaptığı işten kaldırmadan söylemişti.

Masa 23'e doğru ilerlerken insanlara çarpmamaya özen gösteriyordum. İnsanların 'bu Rosé değil mi' deyip fotoğrafımı çekmesi gülümsememe neden oluyordu ve bundan mutsuz değildim.

"Buyrun!" Dedim en nazik sesimle. "İsteğiniz nedir?"

"Arkadaş olabilir miyiz?"

Başımla onayladım "Zaten arkadaş değil miyiz?"

Mimikleri çok güzeldi "Öyle miyiz?"

Güldüm "Sana Lalisa değil de Lisa dememi istediğini söylediğin zaman arkadaş olduğumuzu düşünmüştüm"

Kocaman gözlerini elimde tuttuğum sipariş defterine dikti "O zaman istediğimi değiştiriyorum" dedikten sonra ard arda gelen sayı dizisi söylemeye başladı.

Şaşırdım "Bu ne şimdi, menüde böyle bir şey yok"

"Aptal mısın? Telefon numaramı veriyorum. Dışarda falan takılırız diye"

Şaşkınlıktan kalemi yere düşürdüğümde Lisa'nın gülüşü kulaklarımı doldurdu "Yarın görüşelim mi?" Diye yönelttiği soruyu "Tamam" diyerek onayladım.

🌼🌼🌼🌼

Playing W Fire | chaelisa ✔Where stories live. Discover now