34

442 12 0
                                    

Multi media da Ulaş Keskin var.
Günlüğümü masanın üzerine bırakıp ayağa kalktım telefonumu yatağın üzerinden alıp saate baktığımda 12'yi geçtiğini gördüm. Başka adamlar evimize geldiğinde -ki bunlar koruma- abimler de beni yukarı göndermişlerdi, istemediğim zaman ise Ulaş kesin bir dilde çıkmam gerektiğini benimle paylaşmıştı. Dediğini yaptım gerçekten ve şimdi dışarı çıkmak istiyorum, odadan.

Kapıya doğru yürüyüp korku filmi edasıyla kolu aşağı indirip kendimi dışarı attım ve devrik cümlenin amına koydum..

Merdivenlerden inip holde bedenimi çevirdiğimde abimlerin ve sevgili Ulaş'ın maç izlediğini gördüm.

"865 bin saattir odada bekliyorum ve siz maç mı izliyorsunuz? Ah pardon maç özetini!"

4U kafalarını çevirme zahmeti bulmadan maç özetini izlemeye devam ettiler. Bende, hiç aldırmadan nasıl dikkat çekerim diye düşündüm ki dikkatini üstüme çekmek istediğim kişi Ulaş olduğu için, tekli koltukta oturan Ukay abimin yanına gidip zor bir şekilde yanına oturdum kafamı göğsüne koyduğumda, saçlarıma bir öpücük bırakıp, kolunu omzuma attı.

Gözlerimi kısarak Ulaş'a baktığımda aynı karşılığı almıştım gülümseyerek abime daha fazla sarıldığımda dişlerini sıkarak televizyona döndü.
Ne kadar anlayışlı bir sevgilim var dimi? Abimden bile kıskanıyor.

"Ulaş bey."

Hepimiz gözlerimizi ayakta, kafası eğik bir şekilde duran korumaya çevirdik.

"Efendim, Sarp?"

"Efendim, istediğiniz mallar yarın yola çıkıcakmış, en geç 3 gün içerisinse elinizde olurlarmış. Haber vermemizi istemiştiniz."

Ulaş tek kaşı kalkık bir şekilde Sarp abiyi dinlerken, benim gözlerim ayağa kalkıp holden aşağı inen Uraz'da idi. Ulaş  konuşmaya başladığında bakışlarımı tekrar ona sabitledim.

"Tamam, Sarp çıkabilirsin." Dedi.

Ukay abim koltukta dikleştiğinde, bende ayağı kalkıp Ulaş'ın yanına oturdum, abimi dibleyip aynı zamanda saçlarımla oynuyordu.

"Abi malları buraya getirmen sence doğru bir karar mı olucak?"

Ulaş kaşlarını çatıp, bakışlarını başka bir yere sabitlediğinde, ona bakarak kafamı omzuna yasladım.

"Doğru mu, yanlış mı tam kestiremesem de iki türlü elimizde lehimize kullanacağımız bilgi var."

Uzay abim gülümseyip konuşmaya başladığında aklımda soru işareti belirmişti.

"Abi, senin düşmanın olmak da çok zor."

Bu mallar bizim mallarımız değil mi?

                      ******
Geç uyanmanın verdiği güzellikle güne gözlerimi açtım. Telefonumdan saate bakıp ayağa kalktığımda saatin sadece 01:15 olduğunu idrak ettim.

Boşverin.

Tuvalete girip gereken işlerimi hallettim, tekrar odama döndüğümde aklıma bu gün okula gidiceğim geldi. Ne zamandır aksaltıyorum ve cidden çok geri kaldım derslerden, arayı özel hocalarla kapatabileceğim için Ulaş'la konuşmam gerektiğini düşündüm.

Bu sene okulda kalmazsam daha da kalmam. Aldığım kot pantolon ve kazağı mı üzerime geçirip, ayağıma siyah süet botlarımı giydim, gidip makyaj masama oturup saçlarımı at kuyruğu şeklinde toparladım, sıra makyaja gelince sadece maskara ve nude bir ruj sürdüm.

Parfümümü sıkıp ayağa kalktım, dolabımdan beyaz trenç kotumu ve çantamı alıp odadan kendimi attım.
Aşağı indiğimde abimlerin -ki bunlar  Ulaş, Ukay, Uzay- oturduklarını gördüm. Gidip Ulaş'ın yanına kurulduğumda kafasını çevirip yanağıma bir öpücük bırakmıştı, gülümseyerek karşılık verince Ukay abim konuşmaya başladı.

"Aslin'e, söyleyip git abi, sonra bizi uğraştırma."

Direk bakışlarım Ulaş'ı bulurken, tek kaşım çoktan havaya kalkmıştı. "Nereye gidiceksin?" Diye soru yönelttiğimde, sakkallarını sıvazladı.

"Sevgilim, Dünya biraz rahatsızlanmış onun yanına gitmem gerek." Dedi.

"Sen mi iğleştiricekmişsin?"

"Aslin bak güzelim çocuklaşma, beni istiyor bende yanına gidicem, bu gün orda kalıp geri gelicem."

"Hayır, olmaz!"

Kaşlarını çatıp ayağa kalktığında bende kaşlarımı çatmıştım ve Ukay abimde çatmıştı. Biz kaşlarımı çattık evet.

"O, öyle yapmıyor ama ben burada kalınca. Ona bakılırsa, Dünya'da onun yanında kalmamı istiyor fakat sesini çıkartmıyor."

Hiddetle ayağa kalkıp bağrımaya başladım. "Kıyaslama yapma! Dünya demiyor olabilir ama ben diyorum, gitmiceksin ara telefondan ögren durumunu yetmiyor mu." Kesinlikle soru olmayan kurduğum cümlenin cevabını aldığımda, keşke cevap vermeseydi dedim.

"Sen buna karışamassın. En iyisi ben gidip orda bir kaç hafta kalıyım o zaman aklın başına gelir."

"Bu kadar büyük bir bahane kullandığına göre çok özlemiş olmalısın, iyi git benim kurtardığım, benim sayemde görebildiğin kızın yanına git."

Fazla ileri gitmedim hak ediyor bunu en hasas noktamın bu olduğunu biliyor. Ve bildiği hâlde şuan arkasını dönüp gidiyor.

"Sende git, nasıl annem ile babam gitti gibi sende gözümün önünde git."

Bu cümle ile onu durduğumda, biraz arkası dönük durup bana bakmaya başladı.

"Gidiceğim yer 40 dakikalık uzakta olmasına rağmen, seni bırakıp gidemezken, kurduğun hani bu seçipte kurduğun sikik cümleler beni sana bağlıyor." Dediğinde dudaklarım yukarı doğru kıvrıldı.

"Sadece gidip görücem tamam mı? Sen okuldan geldiğinde burada olucam, yanında." Dedi.

Biraz düşünüp kafamı olumlu anlamda sallayıp gidip yanına sarıldım, anında elleri belimi buldu. Elleriyle yüzümü avuçlayıp dudaklarıma öpücük bıraktı, gülümseyip kafamı göğsüne yasladım.

Biz Dünyanın en dengesiz aşığı olabiliriz..

  Merhaba uzun bir aradan sonra tekrar karşınızdayım. Umarım beğenmişsinizdir sizi seviyorum öpüldünizz😘😘😗😍😎😎😘😘😃😂😂😂

BAĞIMLIWhere stories live. Discover now