30

720 18 2
                                    

Multimedia'da Ukay Keskin var.

Gözlerimi açtığımda başımda; vücudumu kasmak isticeğim türden bir ağrı vardı, komidinin üzerinde ki saate baktım 9:30'u gösteriyordu, kaç saat uyudum ki?

Yataktan yavaşça kalkıp odamdaki tuvalete doğru yürümeye başladım, elimi ve yüzümü yıkayınca ağrım biraz daha hafiflemişti, dolabımın karşısına geçip siyah lastikli bir eşofman ve mavi v yaka dar bir
t-shirt aldım.

Odadan çıktığımda salonun ve mutfağın ışıkları hafif merdivenleri de aydınlatıyordu, dikkatlice aşağa indiğimde Esma yanıma gelmişti.

"Aslin hanım birşey istermisiniz? Yemek hazırlayalım."

"Yok birşey yemiceğim, sadece su ve parol getirirmisin?"

Kafasını onaylar anlamda sallayıp mutfağa doğru gitmeye başladığında bende bütün bedenimi holde salona doğru çevirdim, bir kaç gözün üstümde olduğunu fark ettiğim zaman etrafı taradım Ukay, Uraz, Uzay ve Berk'in bana baktığını idrak ettim.

Adımlarımı Ukay abimin yanına yönlendirirken aynı zamanda aklımdaki soruyuda dilime dökyordum.

"Ulaş nerde?"

Ukay abim üzerindeki gerginlikle bana bakmaya başladı, merakla ne diyiceğini beklerken elmacık kemikleri hafif yukarı karktı ve yüzünde kararsız varla yok arası bir gülümseme oluştu.

"Ihm. Birtanem Ulaş, Arslan'ların yanına gitti."

Hafifçe kaşlarım çatılırken vücudumun yutkunma isteğini büyük bir emekle gerçekleştirdim.

"Neden?"

Hadi ama o kadar hazırlanmıştım uzun bir cümle kurmam gerekiyordu, sinirimi ve şaşkınlığımı ortaya koyucak uzun bir cümle.

"Bilmiyorum... bir şey demedi; seni bıraktıktan kısa bir süre sonra gidiceği yeri telafuz edip evden ayrıldı, sanırım gideli 6 saat olmuştur emin değilm."

Abimi dinlerken getirilen ilacıda içmiştim, koltukta hafif öne kayıp oturduğumda başka bir konuya geçmiştim, ama bu konuyu kapatmayıp sadece bir kaç dakikalığına reklam arası vererek.

"Biz biraz konuşalım mı?"

Abim beni onaylayıp ayağa kalktığında onu takip ederek bende kalktım, bahçeye çıkan büyük sürgülü kapıyı açınca yüzüme Eylül aynın getirdiği yumuşak rüzgar kapladı, Eylül demişken hâlâ nerde olduğunu bilmiyorum? Bunuda abime sorsam iyi olur.

Havuzun karşısındaki şezoglardan birine uzanınca bende yanındakine uzandım.

"Bak, seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun, fakat bunlar bazı huylarımı değiştirmeme etki etmiyor, o gün sana Ulaş'a sinirlendiğim için bağırdım bir nevi sana patladım... beni tanıyorsun sinirlenince onu atmadan duramıyorum, bende böyleyim, çok boktan bir yapım var. Özür dilerim, sana kızıp, canını yaktığım için."

Bir süre abimin söylediklerini sessizce dinlerken bakışlarım, içinde mavi ışıklandırmalar olan 1.80 derinliğindeki havuzdaydı, renginin birazını gök yüzünün lacivertliğinden alırken, bir azınıda havuzun belirli yerlerindeki yerleştirilmiş mavi spotlardan alıyordu.

Abimi gerçekten tanıyorum, sinirlenince neler yaptığınıda biliyorum. Sorun değil alıştım yani bende fazla abarttım durumu izah edebilirdim, ama bende bu huyumu pek gideremiyorum durduk yere kavga arıyorum.

Bakışlarımı abime çevirdiğimde gök yüzüne baktığını gördüm biraz yüzünü süzdüğümde babama benzediğini fark ettim, babam gibi çok olmasada sert mizahlıydı. İstemeden oluşan yüzümdeki tebessümü silmeden ağzıma kelimeleri sıraladım.

BAĞIMLIWhere stories live. Discover now