16//Bir olmak, her şeye rağmen.

4.6K 149 16
                                    

-Evren'den-
^^Cem Adrian-Ben Seni Çok Sevdim dinleyerek yazdım, mümkünse dinleyerek okuyun^^

"Abiciğim," elimin altındaki toprağı biraz daha sıktım.

"Özür dilerim senden. Bu zamana kadar kendimde bulamamıştım sana gelme cesaretini. Çok özür dilerim, çok." gözlerimden yaşların süzülmesine izin verdim.

"Seni nasıl özledim bir bilsen..." boğazımdan yükselen hıçkırıklara engel olamıyordum, o benim en hüzünlü yanımdı. Ilgın'a olan biteni anlatırken bile o anları yaşıyormuş gibi camlar batmıştı kalbime. Sarı sayesinde Sude'ye gelme cesaretini bulmuştum kendimde, ona teşekkür etmeliydim.

"O gün... o gün olanlar için kendimi suçluyorum Sude. Benim yüzümdendi. Senin kalıp evde geçirmek istediğin tatilde ben sürüklemiştim seni şehirdışına, arkada uyumak istediğin halde ben seni yanımda ol diye öne oturtmuştum." bu anlattıklarım, beni parçalayan şeylerdi. Bu yük, çok ağırdı. Ve ben gün geçtikçe artan bu yükün altında biraz daha eziliyordum.

"Keşke diyorum Sude. Giden sen değilde ben olsaydım abiciğim, keşke. Keşke beni alsaydı yukardaki, sen yaşasaydın keşke. Sude ben seni çok seviyorum. Çok sevdim, her zaman. Annemden babamdan çok sana değer verdim ben meleğim, sarışınım." sol elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim.

"Ilgın var mesela. Biliyorsundur belki. Çok benziyor sana. O kadar benziyor ki, ona her baktığımda senle olan anılarımız geliyor gözümün önüne. Su savaşları, gittiğimiz filmler, konserler, beraber okuduğumuz kitaplar, izlediğimiz diziler, paten sürdüğümüz zamanlar. O anlardan birini bir daha yaşamak için her şeyimi verirdim diyeceğim ama; benim her şeyim sensin be Sude." eğilip toprağı öptüm. 

"Oralardan bir yerlerden beni izliyorsundur belki. Bilmiyorum. İzliyorsan kızıyorsundur bana. Hiç sevmezdin sigarayı, şimdi içiyorum diye kaşlarını çatıyorsundur oralarda. İçkiyi de sevmezdin sen. Şimdi barım var... üzgünüm meleğim. Seni üzmek istemezdim. Ama her zaman sen aklımdasın inan. Her an, her dakika, her saniye seni düşünüyorum Sude. Belki paranoyakça geliyor kulağa ama bozmadım odanı, ellemedim, hissediyorum senin varlığını Sude. Gerçekten hissediyorum. İnsan kardeşini tanımaz mı? Geliyorsun arada yanıma, biliyorum." bu çok hastalıklı bir düşünceydi belkide.Ama geliyordu, biliyordum.

Mezar taşını okşarken burukça gülümsedim.

"Söyleyeceğim Sedat efendiye değiştirsin bu taşı. Senin en sevdiğin renk koyu maviydi, aynı benimde koyu maviyi sevdiğim gibi. Bu siyah ama, senim hoşuna gitmemiştir. Değiştirip koyu mavi yaptırsın. Ne dersin?" dışarıdan geçen biri muhtemelen şuan sabahın bir körü bu deli burada ne arıyor diyordu. Hiçbir zaman umursamadığım gibi şimdide umursamadım.

"Defalarca hayal etmiştim burada söyleyeceklerimi, prova yapmıştım. Gerçekten... -gülümsedim- gerçekten şuan ne diyeceğim aklımdan uçtu gitti. Defalarca içimden geçirdiğim gibi; keşke ben ölseydim de sen yaşasaydın Sude, keşke."

Ayağa kalkıp üzerimdeki tozu silkeledim.

"Gitmek zorundayım meleğim. Tekrar geleceğim ve geldiğimde içinde olmanın sana hiç yakışmadığı o mezarın taşı koyu mavi yazılı olacak. Seni çok seviyorum, Sude, çok. Görüşürüz sarışınım, en kısa zamanda görüşeceğiz. Söz veriyorum."

-Ilgın'dan-

Yandan yapılmış salaş örgüm, alnımdan yanaklarıma doğru sarkmış perçemim, tek omzuma taktığım gri okul eteğiyle uyumlu siyah çantam, elimdeki telefonum ve kırmızı kulaklığımla beraber okul kapısından içeriye girdim. Bahçede kapının solundaki üçüncü bankta gördüğüm kırmızı gözlü, başı yere eğik Evren'e doğru yürümeye başladım. "Selam," dedim ve elimi uzattım. Uzattığım elimi sıkarken kafasını kaldırdı ve kızarmış gözlerini iyice süzmeme fırsat verdi. "Neyin var?" ellerimizi ayırdım yanına oturdum; kulaklığımı çantama, telefonumu gömleğimin cebine attıktan sonra tekrar ona döndüm. "Anlatmak istemiyor musun?"

Popüler Beşli || Düzenleniyor.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin