17. BÖLÜM

1.8K 166 63
                                    

Keyifli okumalar!

*

Gözkapaklarımı açmak için çabaladım fakat sadece birkaç kıpırtıyla sınırlı kalabildim. Bir şeyler beni engeller gibiydi. Ardından birkaç ses duydum, kime ait olduklarını bilemediğim sesler bir an adımı söylerken başka bir an farklı şeyler söylediler fakat ben ne söylendiğini dahi anlayamadan beynimin ve düşüncelerimin üzerine çöreklenen karanlığın esiri oldum ve bir anda her şey tekrar silikleşti.

***

Boran'dan,

"Uyanıyor!" Odada beni duyacak kimse olmasa da gün doğumunu müjdeleyen altın rengi parıltılar gibi neşeyle çıkan sesim odayı doldurdu. Bir süre Elem'in gür kirpiklerindeki titreşimin bir üst noktaya ulaşmasını ve gözlerini tamamen açmasını bekledim fakat beklediğim olmadı. Gözleri beklediğim gibi aralanmadı, beni okyanuslarına kavuşturacak o hareketi her zamanki asaletiyle yapmadı.

Bana bir ömürden çok daha uzun gelen birkaç saniyenin ardından duraksayan hareketleri yeniden canlandı. "Boran,"

"Güzelim," Ellerimi saçlarına incinecek bir parçasıymış gibi özenle koyup güzel yüzüne beklentiyle baktım. Kirpikleri birkaç hareketin ardından tamamen aralandı. Her zaman canlı, parlak gözleri bu sefer yorgun ve bitap düşmüş bir halde baktı gözlerime fakat farklı bir şeyler vardı engin okyanuslarının dinginliğinde. "Su, sana su içirmeliyim." Hemen komodinin üzerinde duran bardağa su doldurup Elem'in sırtını destekleyerek kaldırdım ve biraz içirdim fakat daha fazlasına ısrar edemedim.

"İyisin değil mi?" Suyunu zorlanarak yuttu ve çatallaşmış sesiyle konuştu. En büyük zararı o almışken bana iyi olup olmadığımı soracak kadar kendini önemsemiyordu.

"Ben iyiyim," Elimi tereddüt ederek kasıklarına yerleştirdim. Ardından gözlerine bakarak devam ettim. "Hepsi benim suçum."

"Ne alakası var, Boran?"

"Her şeyi hatırlıyorsun değil mi?" Soruma kafasını sallayarak cevap verdiğinde gülümseyemeyecek kadar suçlu hissettiğim için bir süre dudaklarımı sertçe birbirine bastırarak gözlerimi elimin olduğu bölgeye diktim. "Eğer ben bayılmamış olsaydım bunlar başımıza gelmezdi, baban bunları yapamazdı."

"Babamın yaptığını nereden biliyorsun?" Tereddütle kaşlarını çatarak elini kasıklarındaki yaranın üzerinde nazikçe duran elimin üzerine koydu.

"Kamera kayıtlarından," Bir an tüm o anlar gözümün önünden tekrar geçti. Birlikte yatmıştık, belki iki aşığın yatağı gibi değildi ama en azından birlikteydik. Sonra her şey bir anda yerle bir olmuştu. Ormanda bulunan kamera evin içini göstermese de dışarıda ne olup bittiğini net bir şekilde görmüştük fakat yasal bir işlem başlatmamıştık çünkü bu kararı Elem'in vermesini daha doğru buldum.

"Boran, buraya nasıl geldik?" Sorduğu soruya net bir yanıt verebilecek durumda değildim çünkü ben de gelişimizin detaylarını bilmiyordum. Üstelik o dağ evini ben herkesten saklı tutmuştum. Niyetim kendime özel alan oluşturmak, ara sıra yalnız kalmaktı fakat birileri bilmese de resmi olarak benim üzerime kayıtlı bir mülktü.

"Ben gözlerimi ambulansta açtım Elem," Bu sözlerimin üzerine gözlerimi açışım geldi bir an zihnimin en kuytu köşelerinden. "Elem, o an gözlerimi açtım. Başımda biri var ve benimle ilgileniyor. İnanılmaz bir acı duydum bedenimin her bir kısmında, etrafta seni göremedim. Sadece Tekin vardı, seni sordum ona ve bana diğer ambulansta olduğunu söyledi. O anı görmeliydin Elem, sana bir şey oldu diye o kadar korktum ki o an sadece ambulansta değil de, cenaze nakil aracında olmayı diledim. Senin hakkında bilgi vermediler bana, Tekin de üstü kapalı iyileşecek dedi. Ben ona bağırmaya başladığımı hatırlıyorum ama sonra bana sakinleştirici vermişler. Dünya bir anda sessizleşiverdi." Durdum, dikkatle beni dinleyen yüz ifadesine baktım. "Gözlerimi dünyaya kapattım ama inan, o an karşımda bir okyanus vardı. Ardından sesin etrafımda yankılandı. Etrafı simsiyah bir duman bulutu kapladı ve bende ondan sonrası yok."

Mavi Vurgun | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin