13. BÖLÜM

1.9K 182 57
                                    

Herkese merhaba, kısa ama kesinlikle yazmak istediğim bu bölümü keyifle okumanızı diliyorum!

*

Cebimde titreşen telefonumu elime aldığımda evden ayrılalı daha bir saat olmadığını fark ettim. Annemin aramasını yanıtlayarak telefonu kulağıma götürdüm. "Efendim, anne?"

"Oğlum, eve ne zaman gelebilirsin? İşin çok mu sürer?" Arkada hafif bir gürültü duyulsa da annemin sesi gürültüyü anlamamı engelleyecek kadar baskındı.

"Hayırdır, anne?" Arkadaki gürültüler önümdeki güzel parçaları görmeme engel olacak kadar tedirgin etmişti beni. Düğünümden bir gün önce evde bir sorun olması fikri oldukça huzursuz edici bir hızla bütün vücuduma yayılmayı başardığında kendimi tutamayıp asıl soruyu sordum. "Bir sorun yok değil mi?"

"Yok oğlum, yok. Bir sorun yok ama eve erken gelmen lazım. Hem Tekin ile Bahadır geldiler bile." Duraksama, annemin düşünce sisteminin hızla çalıştığını ve bir karar verme aşamasında olduğunu belli etti, bu yüzden susmayı ve annemin kararını vermesini bekledim. "Elem'e kına gecesi yapacağız, şu an Elem her şeyden habersiz Beren'in getirdiği kıyafeti giymekle meşgul. Acele etsen iyi olur."

Kapanan telefonla düşünce sistemimde alarm veren tedirginlik, yerini naif bir mutluluğa bıraktı. Benim iyi niyetli annem Elem'in bugün söylediği sözlerden sonra ona kına gecesi hazırlamıştı. Her zaman oldukça zarif bir kadın olan annemin müstakbel karıma böylesi değer vermesi aile ortamımdaki saadetin yanı sıra bana tarif edemeyeceğim bir mutluluk hissini göğüs kafesime yaydı.

"Bunu paketler misiniz, lütfen." Parmağımın altında zarifliğini tenime işlemek ister gibi parıldayan parçaya baktım. Harika bir seçimdi bana göre. Harika biri için, harika bir seçim.

"Tabi, Boran Bey," Gösterdiğim parçayı dikkatle alıp özel bir kutuya koyduğunda kafama sert bir şey vurulmuş gibi kendime geldim. Bizim evliliğimizi simgeleyen alyansın yokluğu annemin dikkatini nasıl çekmedi? Üstelik Elem'e bir tektaş bile almayı unutacak kadar kendimi kaptırdığım bu evlilik oyununda en önemli parçaları unutmam ve bu parçaların biri tarafından hatırlatılmaması cabası.

"Bir de iki alyans ile bir tane tektaşa ihtiyacım var," Kuyumcu gözlerinde derin ve gerçekçi bir gülümsemeyle bana döndü, ardından oyalanmadan önüme içinde seçemeyeceğim kadar çok yüzük bulunan birkaç kutu getirdi.

"Boran Bey, hiçbir şey duyulmadı ama hazırlık da ne için?" Kuyumcunun merakı içimde huzursuzluğa sebebiyet verse de bu tarz bir şey sorması ihtimali vardı. Sonuçta alyans alan bir adama sorulması gayet normaldi bu soruların.

"Şimdilik hayırlı bir iş diyelim," Hayırlı bir iş, öyle hayırlı bir iş ki evleniyorum, diye bağırmamak için kendimi zor tuttum. Elimden gelse bu haberi dağa taşa kazır, kuşlara ezber ettiririm. Ben, Boran Göğekazılı, kadınlardan uzak durmayı seçip evlendiğime bu kadar seviniyorum. Benim için de, sürekli bir açık yakalamaya çalışan magazinciler için de oldukça radikal bir karar olsa da bu kararı duyurmak için içimde bir taraf bütün gücüyle çaba sarf etti.

"Sevindim sizin adınıza," Kutudan beğendim bir çift alyansa bakarken Elem'in parmaklarının oldukça ince olduğunu hatırladım. Küçük bir alyansı alıp iki parmağımın arasına sıkıştırıp Elem'in parmağının oluşturduğu boşluğu cismen doldurabiliyor mu diye denedim, kısmen olumlu sonuç aldığımda bu yüzüğün Elem'in parmağına olacağına avucumun içine aldım. Kendi ölçümü bildiğim için onu bulmam çok daha kolay oldu. Avucuma aldığımda iki halkanın aslında oldukları kadar basit ve hafif olmadıklarını fark ettim. Tenime dokunuşları bile benliğimde oldukça güçlü bir etki oluşturmuştu. Avucumdaki yüzükleri uzatıp paketlemesini istediğimi belirten bir hareketin ardından tektaş almaktan vazgeçtim. Elem, onu gördüğünde çıldırıp üstüme atlardı. Buraya gelmeden önce aldığım hediyeler Elem için daha kıymetli olacaktır.

Mavi Vurgun | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin