12. BÖLÜM

1.9K 182 31
                                    

Keyifli okumalar!

*

Kahvaltı tamamen babamın kalp krizine odaklı geçse de kahvaltı sonrası babaannemin isteğiyle bol köpüklü hazırlanan Türk Kahvesi servis edildiğinde artık konunun babam olmadığını üzerimdeki ve kahvaltıda tek kelime etmeyen Elem'in üzerindeki bakışlar konunun seyri hakkında küçük ipuçlarını fark etmemi sağladı.

Daha kahveden ilk yudumumu alıp ağzımı burmasının tadını bile çıkaramadan babaannem konuya girdi. "Neden bu kadar acele ediyorsunuz, merak ediyorum doğrusu."

Elem cevap vermemi bekler gibi gözlerime baktığında ne diyeceğimi bilemedim. Keşke benim de Elem gibi topu atabileceğim biri olsa diye içimden geçirmeden edemedim. Daha fazla oyalanırsam dikkat çekeceğini bildiğim için tam dudaklarımı aralayıp konuşmaya başlayacaktım ki Elem'in incecik sesi önümü kesti. "Mihriban Hanım, beklememizi gerektiren bir sebep yok. Eskilerdeki gibi nişanlı kalıp hasret çekmek oldukça romantik olurdu fakat birbirimizi zaten sık sık görüyoruz, buna imkan yok."

"Neden kızım, hala nişan yapıp bir süre bekleyebiliriz." Babaannem gayet ılımlı bir tavırla kahve fincanını tabağına yerleştirip bakışlarını bize dikti.

"Beklememizin bir anlamı yok, normal düğünlerde gerçekleştirilen ritüelleri gerçekleştiremem. Bir ailem yok, gelip isteyemezsiniz. Arkadaşlarım yok, kına gecesi gibi şeyler yapamayız." Elem'in gerçekleri bu kadar rahat söylemesi duruma kendini ne kadar alıştırdığını gösterse de ben asla böyle bir şeye alışmasını istemem. Belki yaşadıklarını asla deneyimlemedim ama yaşayan kişiyi ne kadar sarsacağını tahmin edebiliyorum.

"Kızım," Babaannemin amcamın karısına ters ters bakmaktan ağrıdığını düşündüğüm gözleri şefkatle yumuşadı. "Niyetim seni üzmek değil. Torunumun gözlerindeki aşkı, sana bakışlarını görebiliyorum fakat siz böyle acele edince insanın aklında bir şey olmasa da merak ediyor."

"Siz de haklısınız, her şey çok hızlı gelişti." Narin parmaklarının arasındaki kahve fincanının zarif kulpuna parmağını sürterek gözlerini önüne indirdi.

"Anne gençler artık böyle," Amcamın neşeli sesi Elem'in de üzgün rolünü böldü. "Ne nişan, ne söz, hemen evleniyorlar. Yadırgamamak lazım."

Amcama yönelen şaşkınlık dolu bakışlara Elem dışında herkes eşlik etti. Çünkü amcam babaanneme haber vermeden evlenmişti, üstelik evlendiği kadını kimse tanımıyordu ve aynı zamanda o zaman babaannem amcama kendi fikirlerine ve doğru gelin algısına uygun bir gelin bile bulmuş. Aslında babaannemin böyle bir şeye kızacağını sanmıyorum ama sanırım amcamın habersiz evlenmesi zoruna gitti. Sonuçta ilk çocuğu ve kim çocuğunun kendisinden habersiz evlenmesini ister?

"Bu konuda söz sahibi olacak kadar mantığının geliştiğini düşünmüyorum, oğlum." Uyarıda bulunur gibi değil de daha çok öğüt verir gibi tatlı tatlı soktuğu laf ile babamın bakışları irileşti. Babaannemin aşırı sakin bakışları tekrar Elem'e döndüğünde amcama daha fazla yüklenmeyeceğini anladım. Amcamın yüzündeki gülümseme daha da genişledi, çünkü o kendiyle barışık bir insan ve asla aşkı için yaptıklarından pişman olduğunu görmedim. Evliliğinin ilk yıllarında ben yoktum, muhtemelen daha bir hücre bile değildim. Bu yüzden ne tür tartışmalar yaşadıklarını bilmiyorum ama aradan geçen yıllara rağmen babaannemin hazmedememesi her daim laf sokma uğraşlarının ne denli rahatsız edici olduğunu biliyorum.

"Siz istiyorsanız bize karışmak düşmez," Tekrar kahvesini aldığında konunun burada kapanmasına anlam veremedim fakat babaannem hissetmiş gibi devam etti. "Şimdi Boran'dan ne istediğini söyleyebilirsin kızım?"

Mavi Vurgun | TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now