11. BÖLÜM - MEZDEKE

26.5K 1.6K 52
                                    


“Ne demek sevgiliyiz?”
“Burak ben liseli ergen değilim. O dönemleri geçtim. Sevda’yla öyle kaçak görüşmek bana göre değil. O sana söylemeye çekiniyor. O yüzden sürekli erteliyor.”
Burak denize doğru yürüdü. Yüzünü sıvazladı. Sonra Karahan’a döndü.
“Başka biri olsa bunu söyleyen yumruk yerdi biliyorsun değil mi?”
Karahan sırıttı, başını aşağı yukarı salladı. “Biliyorum. Ama Allah’tan beni seviyorsun.”
Burak kahkaha attı. “Yok aşığım. Tövbe ya.” Sonra yanına geldi. “Sana güveniyorum. Gelip benimle konuşman çok yiğitçe oldu. Teşekkür ederim. Kardeşime bu kadar değer verdiğin için.”
Karahan Burak’ın omzuna vurdu. “Rica ederim. O ve Arya hepimizin değerlileri. Ben ona gerçekten değer veriyorum.”
“Şüphem yok.” Sonra aklına sabah ki davranışları geldi. “Şimdi anlaşıldı sabah ki hanımefendinin karın ağrısı.” Kahkaha atıyordu.
“Ne karın ağrısı?”
“Sabah senin benimle konuşacağını söyleyince kımıl kımıl kıvrandı. Yok buraya gelsin, yok ne konuşacakmış... diye saçmaladı. Anlamadım tabi.”
Karahan sırıttı. “Çok korkuyor senin tepkinden.”
“Sen olmasaydın, evet korkmalıydı.”
İkisi de gülüştü. Motora binip, eve gittiler.
“Şey Sevda’yı iki dakika görüp, öyle hastahaneye gitsem?”
“Tamam, dur çağırayım.”
Burak eve geçerken, Sevda sağa sola yürüyerek tırnaklarını yiyordu. Kapının açıldığını fark edince hemen yanına koştu.
“Nasılsın abi?”
Burak sinirle baktı kıza.
“Ben iyiyim de kapıdaki pek iyi değil.”
Sevda abisinin bakışlarından bir adım geriye gitti.
“Ka-kapıdaki kim?”
“Sevgilin...” dedi üstüne basa basa. Yüz ifadesini hala değiştirmemişti.
“Sev-sevgilim?” dehşetle yüzüne bakıyordu.
“Evet. Sürpriz oldu bana da. Senin de mi haberin yoktu.”
“Yoktu valla abi. Sevgilim miymiş?”
“Evet öyleymiş.”
“Abi bak vallahi aslında tam olarak öyle değiliz. Yani sevgiliyiz de yani şey değiliz-“
“Tamam tamam kes.”
“Hem iyi değil dedin nesi var? Ne yaptın ona?”
Burak dayanamayıp, güldü. “İlk sorman gerekeni sona bıraktın. Ne bencilsin be. Seni özlemiş. Durumu hiç iyi değil. Tam aptala döndürmüşsün adamı.”
Sevda abisinin değişimine uzaylı gibi baktı. “Hadisene kızım. Adam işe gidecek.”
“Hı, ta-tamam. Gideyim o zaman.”
“Aynen.”
Sevda hızla kapıya gitti. Burak giydiklerine baktı. “Ayıcıklı pijamanı çıkarsaydın bari.”
Kız duymamıştı bile onu. Kapıyı açıp, hırkasına sarılarak çıktı.
Karahan kızı görünce gülümsedi. “Günaydın.”
Sevda da gülümsedi “Günaydın.”
“Üşüyeceksin, gel buraya. Neden üstüne kalın bir şey almadın?” kaşlarını çatmıştı.
“Bekletmek istemedim.”
“Hım, özledim demiyorsun da-“
“Karahan!” diye öfkeyle bağırdı.
“İyi tamam özleme.”
“Bu sabah yaptığın için önce sinirlendim ama galiba sorun yok.”
“Yok, gerçi bir iki yumruk yedim. Öpsen de geçse mi acaba?”
“Yalancı, hiç bir şeyin yok.”
Karahan kızı sarıp, kendine yakınlaştırdı. “Kim demiş bir şeyim yok. Sen varsın ya?”
“Hadi işe, doktor bey. Hastaların ölmesin.”
“Uğur için öpücük ver bari.” Kız yanağını öptü. “Bu ne be? İlk okul sıra arkadaşım gibi.”
“Sıra arkadaşın demek. Git o öpsün o zaman.” Sinirle itti onu ve içeri girdi.
“Görüşürüz prenses.” Diye bağırdı.
Sevda gülümseyerek girdi içeri.

                                                          ***

Kapı çalınca Burak ve Arda aynı anda kalktılar ayağa.
Arda adama sarıldı. “Sonunda geldin ortak. Eşin nasıl oldu?”
“Şu an için aynı. Ama doktorlar yürüyebileceğini söylüyor. Ona bağlıymış. Sıkıntı yok.” Dedi gülerek.
“Geçmiş olsun.” Burak omzuna vurup, sarıldı adama.
Arda ise hemen konuyu değiştirdi. “Şu ortaklığı kutlayamadık biz bize ya. Bunun için Burak harika bir organizasyon yaptı.”
“Ne organizasyonu?” dedi Behram Burak’a bakarak.
“Sürpriz. Akşam görürsünüz. Karahan da gelecek.”
“Umarım sevgililerimizden olmayız.” Dedi Arda gülerek.
“Bilmezlerse olmazsınız.” Ağzına bir tane üzüm attı.
“Uuu tehlikeli sular bunlar Burak.”
“Merak etmeyin ya, öyle bir şey değil. Azıcık eğleneceğiz.”
“Peki.” Dedi Arda.
Bu konuşmaları kapıdan duyan Arya’dan habersizlerdi. Behram’ın geldiğini duyan Arya, şirkete koşturmuştu.
Kapıda duyduklarından sonra içeri girmedi. Çıktı ve Sevda’yı aradı.
“Efendim Arya?”
“Kırmızı alarm. Hemen sana atacağım konuma gel.” Deyip, telefonu kapattı. Öykü’yü aradı ve ona da aynısını söyledi.
Yaklaşık yarım saat sonra üçü de toplanmışlardı.
“Seni dinliyoruz Arya, umarım önemlidir gerçekten. Derslerimi ektim.”
“Erkeklerimiz elden gidiyor.”
“Erkeklerimiz?” dedi Öykü anlamamış gibi.
“Evet güzelim. Hani abilerim varya, 2 taş. Onlardan bahsediyorum yengeciklerim.”
“Ne olmuş, ben bir şey anlamadım.”
“Behram gelmiş. Akşam kutlama yapacaklarmış. Aha bunun gerizekalı abisi organizasyon yapmış.” Dedi Sevda’yı göstererek.
“Sensin gerizekalı.”
Onu duymamış gibi sözlerine vura vura konuştu. “Arda dedi ki ‘sevgililerimizden olmayalım’ senin abin ne dedi ‘haberleri olmazlarsa olmazsınız.’ Dedi.”
Sevda kaşlarını çattı. “Karahan? O da mı gelecek. Sonuçta o doktor. İşle ilgisi yok.”
“Kızım iş miş bahane. Bunlar bildiğin alem yapacaklar. Kızları atacaklar ortama. Boynuz takacaklar diyorum.” Diye bağırdı.
“Tamam be, on çeşitte anlatma boynuzlanacağımızı.” Dedi Öykü öfkeyle.
“Lan başlarım böyle aşkın ıstırabına.” Sevda sinirle telefonu çıkardı. “Bakalım Karahan gidecek mi?”
“Sen belli etme, benim harika bir planım var.”
“Tamam.” Telefonu kulağına koydu. Dördüncü çalışta açtı. “Efendim hayatım?”
‘Hayatına sıçayım.’ Dedi içinden. “Nasılsın Aşkım?” baş parmağını kızlara uzattı.
“İyiyim, sen nasılsın?”
“Özlem dolu.”
Kızlar “Uuw” diye dudak oynattılar.
“Ya, öyle mi? Aynı ben desene.”
“Aynen, diyorum ki... Acaba... Bu akşam... Baş başa bir şeyler mi yapsak?” sesini kısarak konuştu.
Karahan yutkundu. ‘Senin organizasyonunu sikeyim Burak!’ diye homurdandı. “Yarına ne dersin?”
“Neden?”
“Şey bu akşam, Behram gelmiş ya, bizimkiler yemeğe çıkalım dediler de, bende kabul ettim.”
Sevda gözlerini kıstı ve hoparlörü açtı. “Ya ne yemeği?”
“Yemek işte hayatım.”
“Nerede?” dedi üzgün yaparak sesini.
“Yeni açılan bir mekan varmış, Arap konseptli.”
“Tamam hayatım. Yarın görüşürüz.”
“Görüşürüz.”
Kapattı. “Arap konseptine tüküreyim senin abi.” Dedi Sevda sinirle.
“Burayı bulmamız lazım kızlar.” Dedi Arya.
Öykü Arya’ya baktı. “Sana ne oluyor onu anlamadım. İyi görümce mi olur kızım? Senin şu an içten içe sevinmen lazım.”
“Sizden banane be, benim ki de elden gidiyor.”
“Seninki?”
“Behram.” Dedi utanarak.
“Nasıl yani? O evli değil mi?”
“Şimdilik evet.”
Sonra olanları anlatıp, hep birlikte ayaklandılar. Mekanı internetten araştırdılar ve rezervasyon için aradılar.
“İyi günler, ben akşam için üç kişilik yer ayırtacaktım.” Dedi Arya şirin bir sesle.
“Üzgünüm hanımefendi bu akşam 4 iş adamı mekanı kapattı.”
“Kapattılar mı?” dedi Arya dehşetle.
“Evet efendim. Özel bir kutlama varmış. Kimsenin olmasını istemediler.”
“Ama duyduğumuza göre dansöz falan çıkıyormuş, bu akşam program olmaz o zaman değil mi?” dedi titrek bir sesle.
“Özel bir grup getirttiler.”
Arya başını tuttu. “An-anlıyorum teşekkür ederim.”
Telefonu yatağa fırlattı.
Sevda korkarak “Ne oldu?” diye sordu.
“Beyefendiler mekanı kapatmış, bir de özel bir grup dansöz çağırmışlar.” Diye cırladı.
“Ne?” dedi Öykü.
“İnanmıyorum, yedim seni Karahan. O dansözlerin yerine seni oynatmazsam bana da Sevda demesinler.”
“Yürüyün kızlar.”
“Nereye pardon Arya.”
“Onlara nasıl kıvırtılır göstermeye.”

KARA SEVDA - TUTKU SERİSİ I-FİNALWhere stories live. Discover now