8.BÖLÜM - SEVDA YANGIN YERİ

29.7K 1.7K 52
                                    

Sevda aynada kendine son kez baktı. Hava soğuk ve yağışlıydı. Üzerine montunu aldı ve çıktı. Arabaya bindi ve Karahan’ın yolladığı adrese doğru yola çıktı. Çok fazla heyecanlıydı. Acaba arasa mıydı önce? Ya uyanmamışsa? Evi fazla uzak değildi. On dakika sonra sitenin içindeydi. Arabayı otoparka park etti ve indi. Ağır adımlarla apartmana girdi. Asansör sanki ona inat fazla hızlı ilerliyordu. Kapının önüne geldiğinde, derin nefes aldı ve zile bastı. Bekledi... Bekledi... Ne yani evde değil miydi? Tam geri dönecekken kapı açıldı ve görüp göreceği en son manzara ile karşılaştı.
Boxerlı bir adet Karahan...
“Şey ben keşke arasaydım. Ama sen sabah gel deyince, ben aramadım. Neyse sen uyu, ben daha son-“
Karahan sırıtıyordu. Kızın sözünü kesti ve elinden tutup içeri çekti.
“Uykumu böldünüz küçük hanım. Özrünüzü bekliyorum.” Ellerini göğsünde birleştirdi.
Bu hareketi yapmak zorunda mıydı? Sevda bir faniydi ve kalbi vardı ayrıca.
“Şey bak ben burada otururum, sen uyu. Ben televizyona falan bakarım.”
“Evet güzel fikir.” Dedi Karahan oturma odasına bakarken.
Ne yani gerçekten gidip uyuyacak mı?
“Ama benim daha iyi fikrim var.” Kızın montunu çıkardı. Çantasını elinden aldı ve eğilip çizmesini çıkardı.
“Ne yapıyorsun?”
“Hadi gel benimle.” Elinden tutup içeri sürükledi.
“Nereye?”
“Yatağa. Uykuya devam edeceğim. Sen de yanımda uyuyacaksın.”
“Ne? Daha neler. Hayatta olmaz.”
Karahan durdu ve arkaya baktı. “Neden?”
“Ne demek neden? Sence neden?”
“Sadece yanımda uyuyacaksın Sevda.”
“Şey, ama-“
“Aması yok. Hadi gel.”
Sevda kem küm ede ede odaya girerken Karahan içindeki tufanla yerle bir olan yüreğine gözlerini kapamak istiyordu. Korktuğu başına geliyordu. Bu sadece basit bir arzu değildi. Ama şimdi bunu ne düşünmeye ne de kabul etmeye gücü vardı. Şuan sadece onun huzuruna ihtiyacı vardı.
Sevda odaya girdiğinde şaşırmadan edememişti.
“Burası senin odan mı?”
Karahan’ın elini bırakıp, odayı incelemeye başladı. Duvarlarda annesi ve kendisinin onlarca fotoğrafı vardı. Tek tek baktı. Bebeklik, ilk adımları, ilkokul, ortaokul, lise, üniversite... Her anının tarihleri ve anlamları yazılmıştı fotoğrafa.
“Annem... Birgün ona ‘neden tarihleri ve anlamlarını yazdığını sorduğumda’, bana ‘sevdiğin kız merak eder diye.’ Demişti.”
Sevda adamın söylediği şeyle arkasını hızla döndü.
Karahan bile söylediği sözün şaşkınlığı içindeydi.
“Odan çok güzelmiş.”
Karahan ensesini kaşıyordu. Ne zaman sıkıntılı olsa ensesini kaşırdı.
“Teşekkür ederim.”
“Yani abim ve Arda’nın odasından çok farklı. Onların ki daha sert. Siyah falan. İç karartıcı. Ama seninki tam bir çocuk ruhu gibi döşenmiş.”
Karahan hangi bir söylediği söze cevap vereceğini şaşırdı.
“Hayatım yeterince iç karartıcı. Odamda ferahlamayı seviyorum.” Derken kıza yaklaştı ve çenesini tutup, sertçe yukarı kaldırdı. “Ve sen küçük hanım, Arda’nın odasını nereden biliyorsun?”
Sevda gözlerini pörtletti ve aynı anda devirdi. “Karahan saçmalama o benim kuzenim.”
“Ne olmuş kuzeninse? Beni ilgilendirmez. Bir daha benim odamdan başka kimsenin odasına girmeyeceksin. Şimdi soruma cevap ver! Odasında ne arıyorsun?”
Sevda adamın elini çenesinden sertçe itti.
“Sen beni neyle suçladığının farkında mısın Karahan? Bu ne iğrenç bir suçlama. İçin rahatlayacaksa söyleyim. Ama şunu unutma, Arda ile ilgili sana ilk ve son kez açıklama yapacağım. Çünkü onun Burak’tan farkı yok benim için.” Karahan cevabını bekliyormuş gibi başını öne eğdi. Söylediklerinden hiç etkilenmişe benzemiyordu. “Arda’nın odasında oyun konsolu var. Biz de yani dördümüz, oyun oynamak için o odada toplanıyorduk. Oldu mu?”
Karahan gülümsedi ve başını salladı. Sonra elini tuttu ve yatağa götürdü. Sevda titremeye başlayınca, Karahan ellerini avuçlarının arasına aldı.
“Sadece uyuyacağız.” Sonra dudaklarına öpücük bıraktı. “Bugünlük...” diye cümlesini bitirdi.
“Peki.” Dedi kız.
“Üstündekiler rahat olmaz. Dur bir saniye.” Deyip dolaba gitti ve siyah bir tişört çıkarıp, kıza uzattı. “Bunu giy.”
“Ben rahatım. Sıkıntı yok.”
“Sevda, hadi.”
Sevda adamın ona uzattığı tişörtü aldı ve banyoya doğru yürüdü. Karahan belinden tuttu ve “Yanımda giyin Sevda. Bugün için söz verdim.”
“Karahan yapma Allah aşkına. Yeterince utanıyorum. Bunu da giyinmek istemiyorum.”
Adam onu duymamış gibi arkasını döndürdü ve fermuarı indirdi. Sevda saç telinden ayak tırnağına kadar alev almıştı. Karahan’ın da istediği buydu.
“Şu elbiselerini, özellikle o gece giydiğin o saçma bozuk elbiselerinin hepsini yok edeceğim.”
“Nasıl?” dedi kıkırdayarak.
“Yavaş yavaş sevgilim. Yavaş yavaş...”
Sevda birden arkasını döndü. Sadece sutyen ve alt iç çamaşırı vardı üstünde. “Sevgilim mi dedin sen?”
“Evet.” Kızı süzüyordu. Ne yapmaya çalışıyordu? Derin nefesler aldı. “Sevda söz verdim ama dayanıklıyım demedim. Hadi şu tişörtü giyip, derhal yatağa gir.”
Sevda’nın rengi değişirken hemen tişörtü giydi. Karahan da yatağa girmişti.
Ürkek adımlarla yatağa yanaştı ve en uca uzandı. Adam sessiz bir kahkaha atarken, belinden tuttu ve kızı kendine çekti. Sarılıp, uykuya daldı.
Evet annesinden sonra ilk kez bir kıza sarılıyordu. Sanki fotoğraflar hepsi canlanmış ve annesi ona gülümsüyordu. Halbuki o fotoğrafların hepsinde annesi zaten hep gülümsüyordu. Ama Karahan o gün başka bir şey hissetti. Annesinin huzurlu olduğunu...

KARA SEVDA - TUTKU SERİSİ I-FİNALWhere stories live. Discover now