7.BÖLÜM - YANACAĞIZ BİLİYORSUN DEĞİL Mİ?

30K 1.7K 40
                                    

Sabah erken saatlerde şirkete gelmişti Arya. Behram ile yapacakları lansman için son bir kaç hazırlık kalmıştı. İki gün sonra ise lansman vardı. Masasına geçti ve hazırlık dosyasını açtı.
“Gazeteciler ayarlandı. Reklam afişleri geldi. Davetiyeler dağıtıldı. Organizasyon Sevda’daydı. Beni bağlamaz. Kıyafetimde hazır. Her şey hazır gibi. Sorun yok. Süper.”
O sırada kapı çalındı. “Gir!” diye seslendi.
“Arya hanım elbiseniz geldi.”
“Şuraya asabilirsin. Teşekkürler.”
“Bir de Behram bey geldi. Beş dakika sonra yanınıza uğrayacakmış.”
“Tamam.” Kız çıktığı an aynasını çıkardı ve yüzüne baktı. Her şeyi normaldi. Biraz oyundan bir şey olmazdı. İki dakika sonra telefonunu aldı ve Cenk’in numarasını tuşladı. Lansmana tek gitmeye niyeti yoktu.
Kapı çalındığı sırada, Cenk de telefonu açtı.
Bir yandan ‘Gir’ diye seslendi diğer yandan
“Selam Arya.” Diyen Cenk’e cevap verdi.
“Selam Cenk.” Behram tüm yakışıklılığı ile odayı doldurmuştu.
“Nasılsın hayırsız?” Behram’a önündeki koltuğu gösterdi. Behram hem konuşmayı dinliyor, hem de elindeki kalemi sallıyordu.
“Aşk olsun Cenk, en son ben aradım.”
“Tamam öyle olsun.”
“Haftasonu yapılacak lansman için aradım. Davetiye geldi mi?”
“Evet. Merak etme tüm asaletimle yanında olacağım.”
Arya abartılı bir kahkaha attı. “İlahi Cenk, ondan ne şüphe.”
“Benimlesin yani.”
“Kesinlikle seninleyim. Senden yakışıklısını mı bulacağım?”
Behram elindeki kalemi sıkmaya başladı. Ve tabi dişlerini de...
“Tamam yedide alırım seni uygun mu?”
“Uygun yedide hazır olurum. O zaman görüşürüz.”
Deyip kapattı. Behram sinir püskürten bir kahkaha attı ve yerinden kalktı.
Arya “Bir sorun mu var Behram bey?” dedi.
“Sorun?” düşünür gibi yaptı. Sonra parmağını şıplattı. “Ha sorun var evet. Sorun ne biliyor musun? Sen ve şu saçma sapan kıskançlık oyunların. Sabrımı ölçüyorsan, inan sonundayım.” Deyip Arya’nın oturduğu sandalyeye iki elini birden koyup, öne doğru eğildi.
“Ne dediğinizi anlamıyorum.”
“Ateşle oynuyorsun. Benimle oynuyorsun. Yapma! Yanarsın.”
Arya adamı yakasından tutup kendine yaklaştırdı.
“Senin yaptığına karşılık veriyorum.” Sonra birden itti adamı ve ayağa kalktı.
“O adamla gelmiyorsun lansmana.”
“Sen mi karışıyorsun? Ne komik. Eşiyle elele bana geçmiş olsun ziyaretine gelen adam mı söylüyor bunu? Yoksa lansmana karısıyla gelecek adam mı? Yoksa dün geceyi karısı ile özlem gidermek yerine barda içki içerek sabahlayan adam mı?”
“Ne saçmalıyorsun?”
“Kaldığın otel bizim unuttun mu?”
Behram derin nefes aldı. Bu kıza malzeme veremezdi.
“Sadece dün eşim yorgundu. Malum uçağı erkendi. Sabah da gelir gelmez hasret giderdik. Gece yorgundu.”
Arya suratına tokadı geçirdiği an kendini duvar ile Behram arasında buldu.
“GİT YOLUNA KADIN, BENDEN SANA YAR SENDEN BANA DERMAN OLMAZ. BANA DOKUNURSAN YANARSIN!” diye fısıldadı kulağına. Arya’nın buna da cevabı hazırdı:
“YANALIM, UMURUMDA MI SANIYORSUN KÜL OLMAK, ATEŞİ SENSEN EĞER? Göze almadım mı sanıyorsun? Dudaklarımız birbirine değdiği an yandık zaten biz. Bundan sonrası alevi harmanlar sadece.”

                                              ***

“Yorucu bir gündü.”
“Evet.”
“Derslerde yorucu olmaya başladı ya.”
“Evet.”
“Sevda dalgın gibisin?”
“Evet.”
“Aaa bu Kıvanç Tatlıtuğ değil mi?”
“Evet.”
“Yuh, Sevda. O bizim Buğra.”
“Hı, efendim Gül?”
“Sevda neyin var diyorum?”
Neyi mi vardı? Başkasının sevgilisi olan bir adet sevdiği adam var. Muhtemelen de lansmana o kızla gelecekti ve Sevda acıdan ölecekti.
“Yok bir şeyim. Yorgunum. Malum eniştem hastahanedeydi hep.”
“Anladım.”
Sonra Buğra ile Kemal yanlarına geldi. “Selam kızlar?”
“Selam beyler.” Dedi Gül gülümseyerek. Kemal Sevda’nın yanına oturdu. “İyi misin Sevda? Bugün derste dalgındın hep.”
Kemal ile Sevda kısa bir dönem çıkmış, ama sonra arkadaş olarak kalmışlardı.
“İyiyim Kemal sorun yok.”
“Emin misin?”
“Evet.”
“Hah bizimkiler geldi.” Dedi Buğra. Kalabalık gelen grup yanlarına oturduklarında Sevda bambaşka bir dünyadaydı. Telefonuna gelen mesajı açtı. Karahan’dandı mesaj.
K: “Neredesin?”
O neydi ki? Cehennemin dibi yazsa olur muydu?
S: “Okulda. Kampüste.”
K: “Konum?”
S: “Sebep?”
K: “Sevda soru sorma ve at. Neredesin bilmek istiyorum.”
Sevda hiç uğraşmak istemiyordu. Sanki sevgilisiydi de konum istiyordu. Attı konumu ve telefonunu çantasına koydu. Yirmi dakika sonra Buğra yaptığı esprilerle Sevda’yı güldürmeyi başarmıştı. Kemal ise ona telefondan hafta sonu gittiği yerlerin resmini gösteriyordu. Sinem’in sesi ile kafasını kaldırdı.
“Allah’ım sen bu adamı yaratırken biz fanilere acımadın mı? Kalp var, akıl sağlığı var demedin mi? Kara kaşını kara gözünü yiyim senin.” Herkes Sinem’in bahsettiği kişiye bakıp, farklı beğeni sesleri çıkarmaya başladı.
“Yarabbi bu erkekse bunlar ne?” diye yanındakileri gösterdi.
Buğra öfke ile “Soba borusuyuz Gül, önüne bak. Kırdırtma çeneni.”
Sevda en son dönüp baktı ve siyah tişörtü, siyah kotu, siyah deri ceketi ve simsiyah gözlüğü ile uyumlu olan bordo spor ayakkabısıyla Karahan ona doğru yürüyordu. Ayağa kalktı.
“Sevda, tanıyor musun kız sen bu fani kılıklı yaratığı?”
“Evet. Bizim Arya’nın abisi.”
“Arda mı?”
“Hayır Karahan. Uzun hikaye.”
Karahan yanına geldi. Belinden tutup yanaklarından öperken kızlar “Ah!” diye sesler çıkarıyordu.
“Selam Sevda.”
“Selam Karahan. Hayırdır bir şey mi oldu?”
“Ne alaka? Yanına gelmem için sebep mi gerekiyor? Rahatsız mı ettim?” derken yerde onlara bakan Kemal’e baktı.
“Yok da beklemiyordum. Merak ettim.”
“Dersin bittiyse gidelim mi?”
O sırada ona bakan kızlara gülümsedi. Kızların kalbi duracaktı. Sevda ters ters önce kızlara sonra Karahan’a baktı. “Olur hadi gidelim.”
“Görüşürüz millet.”
“Görüşürüz tatlım.”
Karahan toparlanan kızı bekledi ve elini tutarak yürümeye başladı. Sevda arkadaşlarının önünde sesini çıkarmadı. Sonuçta hepsinin Karahan’a nasıl baktığını gördü. Onların eline malzeme veremezdi. Motorun önüne geldiklerinde hızla elini çekti. “Ne yaptığını sanıyorsun?”
“Seni almaya geldim.”
Sevda ağır ağır konuşmaya başladı; “Benim” eliyle kendini gösterdi “Seninle” derken işaret parmağını onun göğsüne bastırdı “Hiç bir yere geldiğim yok. Hem bana benden uzak dur diyorsun. Hem beni almaya geliyorsun. Ne istiyorsun benden?”
Karahan ellerini göğsünde bağlamış, kıza bakıyordu. Gözlüğünü taktı. “Abinlerle buluşacağız. Sadece bu taraflardaydım ve abin rica edince seni almaya geldim. Hepsi bu. O kadar büyütme.” Dedi sırıtarak.
Kız duydukları ile utancından renkten renge girdi. Ne yani onun için gelmemiş miydi? ‘Rezil oldum.’ Diye geçirdi içinden. Kaskı taktı ve motorun arkasına bindi.
Mekana geldiklerinde Karahan pis pis sırıtıyordu.
“Şu sırıtma işlemini keser misin?”
“Neden etkileniyor musun?”
“Saçmalama.” Adam belinden tutup, kendine çekti kızı. Kulağına eğildi.
“Emin misin etkilenmediğine?” konuşurken dudakları kulağına değiyordu.
“Evet.” Sesi fazla boğuk çıkmıştı ve bu Karahan için yeterliydi.
Kızı birden bıraktı ve sırıtması genişledi.
“Ses tonun tam tersini söylüyordu.”
Sevda sinirle ayağını yere vurdu. “Lanet olsun.” Diye inledi.
Adam kahkaha atarak içeri girdi. Sevda da sert adımlarla adamı takip etti.
Arya, Burak ve Arda pencere kenarında oturmuş onları bekliyordu.
“Geldiler.” Dedi Arya onlara bakarak. Karahan keyifli, Sevda ise sinirliydi.
“Yine mi kız kardeşimi sinirlendirdin?” dedi Burak neşeli bir sesle.
“Yok, sadece sanırım fazla hızlıydım.” Kızın gözlerine baktı. Onlara anlatmak istediği ile ima ettiği şey bambaşkaydı.
“Ah evet Sevda hızdan hoşlanmaz. İyi yine seninle motora biniyor. Bir ara benim de motorum vardı. Hiç binmedi.”
“Denize düşen klişesi işte.” Dedi Karahan gülümseyerek.
İçeceklerini söyleyip, hoş sohbet eşliğinde oturdular. Konuları daha çok yarın ki lansmandı. Arya yarını düşündükçe sırıtıyordu. Yarın o Behram’ı pişman edecekti. O ‘Uzak dur!” lafını ona yedirecekti.

KARA SEVDA - TUTKU SERİSİ I-FİNALWhere stories live. Discover now