6.BÖLÜM - İMKANSIZ AŞKLAR

28.5K 1.8K 28
                                    


Arya sabahtan beri babasının hastahanede olmasının sıkıntısı yaşarken, karşıdan gelenleri gördüğü an, daha da beter olmuştu. Elleri birbirine kenetlenmişti ve kahretsin ki kadın çok ama çok güzeldi. Öyle bir hayal etmişti ki onun karısını, kadını görünce hayal kırıklığı yaşadı. Ne kara çarşafı vardı üstünde, ne de öyle abuk cırtlak renkler. Eşarbını çok modern bir şekilde bağlamıştı. O kadar şık ve zarif giyinmişti ki, insanı kendine hayran bırakıyordu. Toprak renkleri ile bezenmiş, gözlerinin kahvesini ortaya çıkaracak harika bir makyaj yapmıştı. Bu Arap kadınları işi biliyordu. Tamam makyajla da alakası yoktu. Kız fazla güzeldi. Hem görünüşe göre çok da küçüktü. Neyse bu iyiydi. Saftır kesin. Karşıdan gelen Sevda nereye baktığını görünce hemen yanına koştu. Resmen dakikalardır gözünü ayıramıyordu. Behram’ın arada ona baktığını görüyordu. Bilerek yapmıştı.
“Arya hadi bahçeye çıkalım güzelim.”
“Bilerek gözüme sokuyor Sevi ya. Baksana.”
“Tamam Arya, biliyorduk geleceğini sürpriz olmadı ya. Dün konuştuk. Hem şimdi olmasa hafta sonu lansmanda karşılaşacaktınız. Ayrıca kabullenmelisin de bebeğim.”
“Sevda, dün seninle eşinin geleceğini konuştuk. Onu görünce son nefesimi alıyormuşum gibi acı çekeceğimi değil. Sevda ben ne zaman bu Arap bozuntusuna bu kadar bağlandım?”
Sevda şaşkınlıkla bakıyordu kuzenine. Ne demeliydi?
“Arya, ne bağlanması. Bugün kötü bir gündü. Hadi kalkalım.”
“Buraya geliyor. Abini öldüreceğim Sevda. Söylemiş miydim?”
“Kızlar, misafirimiz Havva. Behram’ın eşi. Biraz ilgilenebilir misiniz? İngilizcesi iyidir.”
“Aman ne hoş. Oxford’dan mı almış diplomasını?”
“Arya! Lütfen nazik olun.”
“Peki. Emrin olur. Zaten biz babamı buraya milletle ilgilenelim diye yatırdık.” Sonra kadına döndü “Ehle u sahla!” dedi Arya alayla. Sevda ağzını kapattı. Burak ise başını sağa sola salladı.
Kız da gülümsedi. ‘Salak sempatiklik ya da kibarlık yaptığımı sandı her halde. Geri zekalı. Ama buradan gittiğin zaman Behram da seni bırakmazsa bana da Arya demesinler güzel cadı.’ Diye içinden geçirdi.
Kız ingilizce konuşmaya başlayınca, onlar da cevap verdiler.
“Merhaba, ben Havva. Baban için geçmiş olsun.”
“Bildik onu biz. Ben de Arya. Bu da kuzenim Sevda. Teşekkür ederim ayrıca. Biz Behram’ın ortak olduğu şirketin hissedarlarıyız. Ben reklam ve halkla ilişkilerle ilgileniyorum.”
“Ya, ne güzel.”
“Sen ne çalışıyorsun? Meslek ne yani?”
“Yok Behram beni çalıştırmıyor. Bizde bayalar pek çalışmaz.”
“Ay o nasıl şey ya? Hayatta böyle bir şeyi kabul etmezdim.”
“Bizde mecbur.”
“Anladım tatlım. Neyse ben bir lavaboya gideyim.”
“Gelmemi ister misin?” diye sordu kuzenine Sevda.
“Hayır iyiyim.”
“Peki, gecikme.”
Arya hızlı adımlarla Behram’ın gözünün içine bakarak lavaboya doğru döndü. Koridorun sonuna geldiğinde hiç beklemediği bir ses duydu. “Arya!”
Başını kaldırdığından karşısında eski sevgilisini gördü.
“Tankut!”
“Çok uzun zaman oldu.” Deyip kıza sarıldı. O da sarıldı. Onunla sevgili olması çok büyük bir hataydı, çünkü Tankut olup olabilecek Sevda’dan sonra ki en iyi dosttu.
“Evet, özlemişim.”
“Ben de özledim. Özellikle seninle pizza yemeği.”
Arya o günleri düşününce önce yüzünü buruşturdu. Sonra gülümsedi. “Bende ama mantarsız.”
“Ah, Arya nereden bilebilirdim alerjin olduğunu.”
“Neyse affedilmiştin.”
“Hayırdır kötü bir şey yoktur umarım.”
“Babam... Kalp krizi geçirdi de. Ama şimdi iyi. Odasında dinleniyor.”
“Çok büyük geçmiş olsun.”
“Sen?”
“Ablamı biliyorsun, evlenmişti. Doğum yaptı. Onu ziyarete geldim.” Elindeki çiçekleri göstererek. Hep düşünceliydi.
“Ah gözünüz aydın.”
“Teşekkürler. Neyse ben seni tutmayım.” Elindeki buketten bir gonca gülü çıkarıp, ona uzattı.
“Ah Tankut. Hiç değişmemişsin.”
“Görüşelim olur mu? Belki bu sefer doğru yerden başlarız.”
“Tamam ararım, görüşürüz.”
Adam daha gözden kaybolmadan, elindeki gonca kapıldı.
“Ne oluyor be?” diye arkasına döndüğünde Behram’ı gördü.
“Bu adam kim?”
“Sanane kimse kim?”
“Bakıyorum da adamın ilgisi hoşuna gitti. Kim bu Arya?”
“Eski sevgilimdi ve evet ilgisi hoşuma gitti.”
“Arya!” bakışlarında öyle bir şey vardı ki, sanki demin kolunda karısını getiren o değil.
“NE VAR!” diye bağırdı. “Sen bana hesap soramazsın! Hangi sıfatla hangi hakla?”
“Deminden beri bana nasıl öfke ile baktığını gördüm. Sakın inkar etme.”
“Etmiyorum. Evet baktım. Kıskandım. İnkar etmiyorum. Ama sana da en yakın zamanda bu duyguyu yaşatacağım.” Derken elindeki gülü kaptı ve lavaboya geçti.

KARA SEVDA - TUTKU SERİSİ I-FİNALWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu