VIII

1.7K 201 77
                                    

''Domuz gibisin adamım bir şeyin yok.''

''Sen öyle san, ölüyordum diyorum.''

''Ama hala yaşıyorsun ben sonuca bakarım.''

''Her neyse.''

''Bana baksana sen, bu kadına büyü yaptın değil mi?''

''Ne? Tanrım Louis saçma saçma konuşma.''

''Piramitleri gezmek istediğini söyledin kadın senin kelleni alır derken hazine odasında çekim yasağı şartıyla kabul etti, kesinlikle büyü.''

''Ne büyüsü saçmalama Louis?''

''Ne büyüsü olacak bağlama büyüsü.''

Yaklaşık 10 deve geriden gelen Louis ve Zayn'in konuşmalarına sessizce kıkırdayıp yüzümün yarısını kapatan tül peçeyi düzelttim. Bakışları yanımda ki devede bıkkınca oturmuş güneşe içinden söven Siti'ye yavaşça ve şaşkınca kaydı. Ben onu edepli bir kız olarak yetiştirmiştim bu küfürler neydi şaşırıyordum.

Zayn'le o gün zindanda olan yakınlaşmamızın üzerinden neredeyse iki hafta geçmişti ve bu iki haftanın ilk üç gününde biraz dinlenip kendine gelmiş geri kalanında ise sorunsuz bir şekilde istedikleri gibi belgesel üzerinde yoğunlaşmışlardı. Bir kaç gün önce bana takım arkadaşlarıyla piramitlerden herhangi birini gezme fikriyle geldiğinde hazine odası dışında çekim yapabileceklerini ancak hazine odasında kameralarını çantalarından çıkarmalarının bile yasak olduğunu belirtmiştim. Gerçi dünyanın bütün ülkeleri toplanıp bu hazineleri çalmak için elinden geleni yapsa başarısız olurdu ancak benimki sadece tedbirdi.

Şimdi ise baya kalabalık bir ekiple piramide doğru ilerliyorduk. Bu gün geçtiğimiz zamanların aksine kölelerin omuzlarında taşımış olduğu aracı değilde deveyi tercih etmiştim. Güneş ışınlarının tenimde gezmesine ihtiyacım vardı. Ra bunu hissetmiş gibi güneşini tenimde kavuruyordu adeta. Yüzümde ki aptal tebessümle başımı güneşe doğru kaldırıp gözlerimi kapadım. Bu sanki içimde ki bütün hücreler buz tutmuş, güneş ışınları bir alev gibi onları eritiyor gibi hissettirmişti. Başımı indirip gözlerimi açtığımda tam karşımda bir kaç adım ötede duran piramide karşılık deveye bağlı olan ipi sıkıca kavrayıp kendime çektim ve durmasını sağladım. Benimle beraber nöbetçiler, hizmetliler ve belgesel ekibi üzerinde bulundukları develeri durdururken Siti hemen devesinden inip yanıma geldi ve elini bana doğru uzattı. Nöbetçilerden birisi ise ayağım deveden inerken incinmesin diye basamak koydu. Bir ayağımı basamağa değdirip diğer bacağımı kaldırdım ve onuda basamağa değdirirken Siti'nin elini tutarak basamaklardan indim.

Saçma bir tebessümle etrafı incelerken Zayn ve Louis develerinden inmiş hayranlıkla piramide bakıyorlardı. Yanıma gelen Ubaid ve belgesel ekibinden Leo önce bana selam verdi sonrasında ise Leo merakla sordu.

''Kraliçem ekip arkadaşlarımızdan Kayla kayıp diye bildirmiştik size ve siz aranması için bir kaç nöbetçi göndermiştiniz onlardan bir haber var mı?''

Son derece soğukkanlı ve hiçbir şey bilmiyor ayaklarına yatarak yanıtladım.

''Hayır henüz bir bilgi ulaşmadı bana ancak merak etmeyin en kısa zamanda nöbetçiler döneceklerdir.''

''Ah pekala, bu arada sizinle bir fotoğraf çekinmem mümkün mü acaba kraliçem?''

''Elbette''

Leo mavi gözleri ve sarı saçlarıyla tıpkı Amon'a benziyordu. Bu içimde bir yerlerin burkulmasına neden oluyor ve ona baktıkça eşimi görüyordum adeta. İç çekerek yanıma gelen Leo'nun kolunu belime sarmasına izin verdim ve bende kolumu omzuna atarak kameraya en ufak bir tebessüm dahi vermeden poz verdim. O sırada bakışlarım Zayn'e takıltığında büyük bir ciddiyetle bize bakıyor olduğunu gördüm. Yanına gelen Louis neşeyle bir şey söylediğinde ona döndü ve sahte bir şaşkınlıkla ona bakıp ardından kahkaha attı. Sinsice sırıttım ve Leo'nun omzunda ki elimi indirerek geri çekildim.

Amenta | zmWhere stories live. Discover now