V

1.8K 195 156
                                    

Karşımda onu görmenin verdiği şaşkınlıkla öylece ona bakarken yutkundu. Aklından geçirdiği hızlıca kaçma fikrine karşılık anlayamayacağı bir hızda kapıları kapattım. Yutkunup geri-geri adımlarken yavaşça sudan çıkmak üzere ilerlemeye başladım. Sudan çıktığımda korkulu bakışları üzerimde geziniyordu. Ancak öyle sinirlenmiştim ki onun kafasını gövdesinden ayırsam haklıydım. Şu hayatta en nefret ettiğim şeyi yapmıştı. Bana yaptığı saygısızlığın bedelini ödemek zorundaydı. Yavaşça ona ilerlerken sinir adeta damarlarımda akan kan gibiydi.

''Sana en son odandan çıkmaman gerektiğini söylemiştim ve sende beni dinlemedin değil mi?''

Korkuyla bana bakmayı sürdürürken ışık hızında karşısında dikildiğimde korkuyla geri çekildi. Hızla uzun parmaklarımı boğazına sardım ve onu arkasında bulunan kolona fırlattım. Acıyla inleyip yere yığıldığında vücudumdan akan sularla beraber üzerine doğru adımlıyordum. Geri-geri sürünmeye başladığında gözlerinin içine odaklandım ve onu durdurdum. Ayaklarım altındayken sessizce mırıldandım.

''Ayağa kalk. ''

Güçlükle ayağa kalktığında aynı şekilde tekrar boğazından kavrayıp belini kıracak derecede onu arkasında bulunan duvara yasladım ve yüzümü yüzüne yaklaştırdım. Büyük bir öfkeyle parmaklarımı sıkılaştırdığımda kullandığım güç onu şok etmişti. Karşımda kızarmaya başladığında tırnaklarımı derisine geçirerek dişlerim arasından konuşmaya başladım.

''Eğer bir kez daha benim sözümden çıkarsan sana yemin ediyorum o başını gövdenden ayırırım. Ve bunu yapmadan önce acıdan kıvranman için beynini parçalara ayırırım, beni anladın değil mi?''

''A-Anladım Kraliçem. ''

Son kez gözlerinin içine bakıp onu serbest bıraktığımda öksürük krizine girmişti bile. Sinirle bir nefes aldığım sırada havuzun suyu aniden hareketlenmeye başladı. Telaşla ona döndüm ve sessizce konuştum.

''Çabuk çık buradan, çabuk!''

Kapıyı tek el hareketiyle açarken o hala öksürdüğü için oflayarak onu kolundan tuttum ve kaldırdım. Kolunu omzuma atıp koşar adımlarla kapıya ilerlerken havuzdan çıkacak olan Ammut onu görmesin diye acele ediyordum. Eğer Ammut onu görürse yıllardır engel olduğum şeyi yaparak onun kalbini yer ve güçlenirdi. Hızlıca odadan çıktığımızda onu duvara yasladım ve ellerimi yanaklarına yerleştirip bana bakmasını sağladım.

''Bana bak ben şimdi oraya tekrar gireceğim ve sen hızlıca burayı terk edeceksin anlaştık mı? Eğer dediğimi yapmazsan senin o değersiz kalbini Ammut'a yem etmekten kaçınmam.''

Başını salladığında ona son kez baktım ve hızla odaya girdim. Havuzun ortasında sırtı bana dönük duran kişi beni şaşırtmamıştı. En son savaştığımız sırada sırtına yediği hançer darbem tıpkı bir simge gibi adeta parlıyordu. Hızla bana döndüğünde başımı dikleştirip gözlerinin içine korkusuzca bakmaya başladım.

''Yıllar seni oldukça güzelleştirmiş Anubis.''

Alayla gülerek onu süzdüm. Yıllar ise onun çirkinliğine sadece çirkinlik katmıştı. Bunu korkusuzca ona söyledim.

''Yıllarda senin o iğrenç yüzünü daha çok çirkinleştirmiş Ammut.''

Sinirle bana bakmayı sürdürdüğünde yavaş adımlarla havuza ilerledim.

''İnsanların kalbiyle benim sayemde beslenemediğin için çıldırıyorsun değil mi Ammut. Damarlarında akan kan intikama bürünmüş bir durumda bunu biliyorum.''

Sinirle tıslayıp konuştu.

''Nedense yakın bir zamanda senin bir zaafını öğrenecek gibi hissediyorum Anubis.''

Amenta | zmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin