EREN

Sabah kalktığımda dün olanların bir yandan gerçek, bir yandan rüya olmasını istiyordum. Uzun zaman sonra abimi görmek bana o kadar iyi gelmişti ki...

Yataktan kalktığım sırada Taehyung'un yatağında abimi görmemle kaşlarım havaya kalktı. Anlaşılan rüya değilmiş. Ses yapmamaya çalışarak odadan dışarı çıktım ve merdivenlerden aşağı indim. Herkes masaya oturmuş kahvaltılarını yapıyorlardı. Beni gördüklerinde çubukları masaya bırakıp beni beklemeye başladılar. Derin bir nefes alarak masaya ilerledim ve yerime oturdum. Herkes sus pus olmuş bir şekilde bana bakıyordu. İlk konuşan aNamjoon oldu.

-Eren, gidecek misin?

Tam ağzımı açmıştım ki merdivenlerin başından gelen ses susmamı sağladı.

-evet gidecek.

Tüm bakışlar abime döndüğünde abim masanın başına geldi ve bana baktı.

-yemekten sonra üzerini giyin. Gidiyoruz.

-ama abi-

-kızım aması maması yok bu işin.

Derin bir nefes alarak başımı salladığımda abim masada boş bir sandalyeye oturdu ve ellerini birbirine sürterek çocuklara baktı.

-ee, servisi kim yapıyor?

Suga tam bir şey söylemek için ağzını açmıştı ki hızla ayağa kalktım.

-şey, ben yaparım.

Hızla mutfağa gittim ve abim için bir tabak hazırlayıp salona tekrar girdim. Masada ölüm sessizliği vardı ve herkes abime, abim de onlara gözlerini kısmış bakıyordu. Masada tek yemek yiyen Sugaydı ve diğerlerini takmıyor gibi görünüyordu.

Suga ve umursamazlığı.

Tabağı abimin önüne bıraktım ve kendi yerime oturdum. Abim de Suga gibi aynı sakinlikle yemeğini yemeye başladığında diğerleri ikisinin bu haline şaşkınlıkla bakıyorlardı. Burada benim grupta kalmam veya gitmemle ilgili önemli bir durum var fakat onlar yalnızca yemek yiyorlar.

MÜ KEM MEL.

Abim elindeki çubukları masaya bıraktı ve ellerini önünde birleştirdi. Bunun üzerine herkes ona bakmaya başladı.

-Eren kahvaltı yapmadığına göre aç değilsin. Hazırlan gidiyoruz.

Sessizce ayağa kalktığımda herkes üzgünce bana bakıyorlardı. Onlara son kez bakıp arkamı dönmüştüm ki kapı çaldı. Jhope kalkarak kapıyı açmaya gittiğinde abime döndüm.

-abi alacak bir kıyafetim yok. Bu şekilde gidelim.

Abim başını sallayarak ayağa kalktığı sırada menajer unni koşarak içeriye girdi. Ardından endişeyle yanıma geldi.

-Eren bir şeyin yok değil mi? İyi misin? Dün akşamdan beri şirkette sana bunu yapanı bulmaya çalışıyorum fakat kameraların odak noktasının dışında kalmışlar.

-bir dakika bir dakika. Neyden bahsediyorsunuz?

-dünü hatırlamıyor musun? Biri sizi havadan çeken kameralardan biriyle oynamış ve sen tam altından geçerken kamera üzerine düşmüş. O sırada biri seni kurtardı.

Herkes abime döndüğünde ben hala olanların şokunu adım. Dün abim o yüzden mi üzerime atlamıştı? Menajer unni başını masaya çevirdiğinde abimi görmesiyle gözleri kocaman oldu.

-sen osun. Eren'i kurtaran kişisin. Sana ne kadar teşekkür etsem azdır. Onun başına bir şey gelseydi grup için çok kötü olurdu.

Dedi ve durdu.

Belkide İlk Aşk İlk Delilik Where stories live. Discover now