Bölüm 20: Yırtıcı

950 120 69
                                    

İyi okumalar ❤

Jungkook

Yoongi ile sakin bir gece geçirmiştik. Bu gece, geçirdiğim bir kaç sikik günü arkamda bırakmama yardımcı olmuştu. Yoongi rahatlamam için elinden geleni yapmıştı. Yanımdaki yataktan düzenli nefes seslerini duyuyordum. O da çok yorulmuştu. Bacaklarının arasından süzülüp yere düşen pikeyi kaldırıp omuzlarının hizasına kadar örttüm. Gözlerinin önüne dökülen gri kahküllerini geriye attıp dudaklarımı, küçük yaralı dudağına kısa bir süre bastırdım. Dövdüğüm için yüzü morluklarla bezenmişti, gelince pansuman yapacaktım. Taehyung'u bulmak için etrafı öğrenmem gerekiyordu. Bu yüzden Yoongi uyanmadan aşağı inip botlarımı ve montumu giydim. Şöminenin önüne oturup ağabeyimin haritasını açtım. Bir kilometreden daha yakın bir mesafeye bir kürk avcısının eski, terk edilmiş kulübesini işaretlemişti. 'İdare edecek bir çatı, rüzgara karşı iyi koruma' yazıyordu. Hoseok, kürk avcının kulünesinin yanına yeşil bir nokta koymuştu. Haritada bunun gibi iki yeşil nokta daha vardı. Biri Jimin ve Yoongi'yle ilk kez karşılaştığımız kulübeyi işaret ediyordu. Üçüncü nokta ise yine bir sığınağı işaret eder gibiydi. Bu son noktanın yanına Hoseok sadece 'Camlar kırık' notunu düşmüştü. Kulüne büyük olasılıkla terk edilmişti ama bulunduğumuz dağ eviyle Rosalin'in arasında kalıyordu. Tae ve Jimin'i ararken, Yoongi'yle orada dinlenebileceğimizi umut ettim. Kürk avcısı kulübesinde işe yarar bir şeyler bulabilme ihtimalini ve çok yakın olduğumu göz önünde bulundurarak gitmeye karar verdim. Birkaç dakika da Yoongi yokluğumu fark etmezdi.

Haritadan faydalanarak ağaçların arasında yolumu buldum. Montuma takılan dallar bana uzanan kemikli parmakları anımsatıyordu. Ürpertiyle bu fikri kafamdan atmaya çalışırken, Yoongi'yi yanıma almadığıma pişman olmuştum bile. Sonunda ağaçlar seyreldi ve karşımda yüz yıllıktan daha eski görünen, çıplak odundan, camsız, döküntü bir kulübe belirdi. Kapısı o kadar dar ve alçaktı ki geçmek için epey eğilmek zorunda kalacaktım. Küçük kapı kulübeyi inşa eden dağ adamlarının yanlış hesaplamalarının bir ürünü değildi. İlk kürk avcıları bölgeye vardıklarında Odeasan'da boz ayısı hayli fazlaydı. Hala buradaydılar ama sayıca azalmışlardı. Avcılar kunduz kürlerini ve canlarını korumak için kulübelerinin kapılarını ayıların geçemeyeceği boyutta yapmışlardı. Bu bilgiyi geçen bahar tatilinde Namjoon hyungla birlikte çıktıkları dağ yürüyüşünde bir fırtınayı atlatmak için benzer bir avcı kulübesine sığınan ağabeyime borçluydum. Yaklaşınca, dikkatimi çalılıklarının üstünde duran bir bir sarı bant parçası çekti.

Bir polis bandı.

Bu ipucu benim için bir anlam ifade etmeliymiş gibi bir ürperti hissettim.

Kulübenin kapısı aniden gıcırdadı.

Bir anda korku bilinç altımı savurduğunda geriye adımlar atarak uzaklaşmaya başladım. Ensemde hissettiğim ılık bir varlıkiyetle nefeslerim düzensizleşerek hızlanmaya başladı. Gözlerimi kapıdan bir an ayırmadım, çünkü arkamı dönemiyordum. Gözlerimin önüne işlenen anılarla beynimin çarkları harakete geçti.

Geçen sonbahar haberleri ve manşetleri.

Bu kulübeyi tanıyordum. Geçen ekim ayında, bu kulübede Amano Yukiteru adında [ y/n yuukkkii ! ] benim yaşlarımda bir erkeğin cesedi bulunmuştu. Ölümü Byun Baekhyun'unki kadar çarpıcı bir haber olmamıştı çünkü Yukiteru varlıklı bir aileden gelmiyordu. Öldüğü gece partiden tek başına ayrılmış, erkek arkadaşı da arkasından gitmişti. Çocuk onu arabayla Odeasan'a götürüp burada boğmuş ve cesedini kürk avcılarının kulübesine atmıştı. Dağcılar ondan arta kalanlara rastlamasa, erkek arkadaşı paçayı sıyıracaktı.

BITTER WEIN 🌙 VMIN & YOONKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin