Bölüm 15: Ayrılık

1K 125 37
                                    

İyi okumalar ❤

Taehyung

"Tae..."

Uykulu bilincimde yankılanan fısıltı sıçrayarak uyanmama neden oldu. Bakışlarım ilk duvardaki dans eden gölgelere değdi. Bulanık görüşüm netleşmeye başlayınca yavaşça doğruldum. Bu Jungkook'tu. Sallanan koltuk biraz gıcırdadı ve en ufacık bir sesin hayati önem taşıdığını o zaman fark ettim. Jimin gürültü yüzünden biraz kıpırdandı ama kısa bir an sonra uyumaya devam etti.

"Hadi artık buradan kurtuluyoruz."

"Yoongi ?" diye sordum fısıltıyla.

"Derin uyuyor."

Jimin, kanepede sırt üstü uzanmıştı. Sol yanağı yastığa düşmüş, yaladığı belli olan nemli dolgun dudakları hafif aralıktı. Siyah kahkülleri tüm masumluğuyla gözlerinin önüne dökülmüştü. Uyku güzelliğini gözler önüne seriyordu. Benden biraz kısa bedeni soğuktan dolayı kıvrılmış daha da küçülmüştü. Bu haliyle çocuk gibi görünüyordu, sanki sonsuza kadar seyretmek için bu hale bürünmüştü.

Fakat o acımasızdı masum değil.

Göğsünün hızlıca inip kalkışını izleyerek yanından geçerken, yere düşen battaniyesinin üzerinden atladık. Polis ise uyanmıştı, bize yardım isteyen gözlerle bakıyordu.

"Söz veriyorum senin için yardım çağıracağım, sadece biraz dayan." diye fısıldadım.

Polis memuru bize burukça gülümsedi ve onaylarcasına başını salladı.

Yaşamak için savaş verilirdi, umarım o da verir ve kazanırdı. Bu dünya acımasızdı. Bunun doğru olanla alakası yoktu. Güçlüler hayatta kalırdı, zayıflar ölürlerdi. Oyunun kuralları buydu. Oyunun kurallara göre oynamazsanız ölürdünüz. Bu gece güçlü olan ben olacaktım, biz olacaktık.

Çantalara doğru ilerlerken, birinin şans eseri mutfak tezgahının üstünde bıraktığı kafa lambasını ve matarayı aceleyle aldım. Jungkookta ses çıkarmamaya özen göstererek yavaşça bir çantayı sırtına attı. Hiç hız kesmeden kapıya doğru ilerledik. Gözlerimi bir an bile kapı kolundan ayırmadan bir ayağımı diğer ayağımın önüne atarak ilerledim. Bir saniye sonra kapı kolu elimdeydi. Midem korkuyla kasıldı. Artık geri dönüşümüz yoktu. Kolu milim milim aşağı indirdim. Turunu tamamladı. Tek yapmam gereken çekmekti. Kapıyı açınca ateş, içeri soktuğum soğuk esintiyi dağıtacaktı.

"Hadi yapalım şunu."

"Hadi yapalım."

Bir anda duyduğum tek ses ince karı yüzüme vuran soğuk rüzgarın sesiydi.

Dışarıdaydım.

Dışarıdaydık !

Soğuk beni uyandırmıştı, özgürdük, kurtulmuştuk. Tüm bedenim sevinç çığlıklarımla ve kaçma isteğiyle sarsılmıştı. Hiç düşünmeden aceleyle Jungkook'un kolunu kavradım ve hızla ormana doğru daldım. Dev ve karanlık ağaçları arkamızda bırakarak koşuyorduk. Arkama baktığımda artık kulübeyi göremez oldum. Gece onu kadifemsi siyahıyla sarmalamıştı. Rüzgar, koştuğum için tenimde kırbaç etkisi yaratıyordu ama buna neredeyse minnettardım. Eğer bizi aramaya çıkarlarsa, yokuş aşağı ıslık çalan sert rüzgarda haraketlerimizin seslerin duymaları imkansızdı. Sonunda uzaklaşıp yorulduğumuzda yavaşlayıp durduk.

"Tanrım, kurtulduk gerizekalı !" Jungkook sevinçle bağırdı ve kollarını omzuma dolayıp sarılınca, karşılık verdim.

"Kurtulduk !" dedim nefes nefese. "Kurtulduk..."

BITTER WEIN 🌙 VMIN & YOONKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin