Bölüm 13: Çakı

1.2K 120 85
                                    

Jungkook

Uyku ve uyanıklık arasındaki ince çizgide kararsızlıkla gidip geliyordum. Yoongi yatağa geçmemi emretmiş, kendisi de koltuğa uzanmıştı. Gözlerimi hafifçe aralayıp onu kontrol ettim. Şömineye yakın oturuyordu. Şöminenin sıcaklığı yüzünün yarısına gölge düşürürken biraz kızarmasına neden olmuştu. Başı yana düşmüş, oturur halde uyuyordu. Kemikli eli belindeki silahı sıkıca sarmalamış diğer elide bacağına düşmüştü. Tüm endamı boylu boyunca önümde sergileniyordu. Canı yanıyor gibi görünüyordu. Onu yatağa taşısam kızar mıydı ?

Hilal ayın ışığı cama vurmuş oradan da silaha uzanıp dehşetle boy göstermesine sebep olmuştu. Parlayan metal gözümü korkutup bu fikirden beni döndürmüş, gerçeği de yüzüme vurmuştu.

O seni rehin tutuyor..

O silahla can alıyor...

Karşındaki katil.

Sonra Taehyung'un odada bir katille tek başına olduğu gerçeği, yüzüme fırlatılmıştı. Uykusuz bir gece daha...

45 dakika sonra

"Senin olmama izin vermiyorlar... Sana uzanamıyorum. Uzaktasın, uzaklaşıyorsun. "

Uykunun hafifliği vücuduma uzanıp sarmalarken duyduğum uykulu ve narin sesle, bilincimdeki sis birer birer dağıldı. Bu Yoongi miydi ?

"Özür dilerim şu an.."

"Burada olduğun için."

Yakınımda olması çığlıkla tüm vücudumda yankı yapıyor, yanıp tutuşmama neden oluyordu. Sıcak nefesi tüm yüzümü okşadı, kokusu sarhoş etti. Sarhoş oldum.

Kısa bir an tadının varlığı, dudaklarımda kendini bulduğunda sıçrayarak doğruldum. Yoongi hızla eliyle burnunu tuttup kafasını geriye attı ve acıyla inledi.

"Ne yapıyorsun götten bacak ?!"

"Öyle uyanılır mı piç herif !" dedi boğuk ve acılı sesinin arasından. "Ah..Burnumu siktin !"

Dış kapının gürültüyle vurulmasıyla tekrar sıçrayarak kafamı hızla oraya çevirdim. Yoongi de ürkmüştü. Kapı bir daha, daha sert vuruldu.

"İçeride kimse var mı ?!" Bir erkekti.

Soğuk yüzü aniden gerildi, gözleri donuklukla harmanlaşıp yoğunlaştı. Hızla kolumdan tutup beni önüne attı. Silahını çekip enseme dayadı.

"Odaya ilerle."

Oturma odasına girdiğimizde, Jimin Taehyung'un ağzını kapatmıştı ve onu sıkıca tutuyordu. Rahat durmayıp onu uğraştırmış olmalıydı.

Jimin silahının namlusunu, ön kapının penceresinin, tül perdesinin altından görünen gölgeli silüete çevirmişti.

"Kulübede kimse var mı !"

Bu koru bekçisiydi ! İşte kurtuluş biletimiz, geç kalsada gelmişti. Boğazım yırtılırcasına yaşadığımızın haberini haykırmak istiyordum. Sözcükler içimde patlıyor, umut ruhuma sığmıyordu.

Buradayız lanet olası buradayız.

"Aç" diye emretti Yoongi. "İyi olduğunu söyle. Fırtınanın dinmesini beklediğini. Onu buradan gönder. Tek yanlış hamlende ikiniz de ölürsünüz Jungkook."

Ona son kez baktım. Soğukluğunda boğulmuştu. Artık ne yapacağını kestiremiyordum. Söylediği sözler birer birer hafızama işlendi. Dediği gibiydi... Birbirimize uzanamıyorduk. Ona uzaktım, uzaklaşıyordum. Uzaklaştırıyordu, buna kendisi sebep olmuştu. Oturduğu buzdan taht, bir prensin daha düşüncelerini ve duygularını kelepçelemişti. En azından onu biraz çözmüş olmam beni burukça gülümsetmişti.

BITTER WEIN 🌙 VMIN & YOONKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin