Bölüm 16: Baskın

Start from the beginning
                                    

Sonunda korucu kulübesi karanlığın içinde belirdi. Tam ön verandaya adım atmak üzereyken, Jimin beni kendine doğru çekmesiyle zaten bozuk olan dengem alt üst oldu ve yüzüm göğsüye buluştu. Beni hızla çevirip sırtımı, sinirden bir duvar gibi kaskatı olan göğsüne yasladı. Günahın en acımasız tonuyla lekelenmiş kemikli eliyle çenemi ve dudaklarımı çelik bir kapan gibi sarmalamıştı. O kadar sert kavramıştı ki bir an gözlerimin karardığını hissetmiştim. Kesik kesik nefesi boynumu kavuruyordu.

"Neredeler ?"

Tanıdık sesle parmaklarımın ucuna kadar titremiştim.

Bu.

Hoseok'tu.

Buradaydı.

Bizi bulmuştu.

"B-bır-rakmh" -bırak-

Jimin tekmelerim ve çırpınmalarımdan etkilenmeden beni kucakladı ve sessizce verandanın üst basamaklarına çıkardı. İkimiz de mutfak penceresinden içerideki iki adamı görebiliyorduk. Hoseok, silahın namlusunu polis memuruna çevirmişti, Yoongi ve Jungkook'ta içeride değildi. Oturma odasının bir lambası yandığı için Hoseok'un mutfak penceresinin diğer tarafından beni görmesi imkansızdı. Dışarısı içerisine göre daha karanlıktı. Hoseok bu tarafa baksa bile sadece kulübenin içinin cama yansıyan görüntüsünü görebilirdi.

Dirseğimle geriye doğru yüzüne vurunca boştaki eliyle iki bileğimi birden yakaladı ve dizini takatim kesilene dek bacağımın arka tarafına bastırdı.

"Rahat dur !"

Bu sefer beni sertçe kulübenin duvarına yüz üstü dayayıp beni kendisiyle kulübenin arasına hapsetti.

"Taehyung ve Jungkook nerede, dedim sana !" diye kükredi Hoseok.

"Neden bahsettiğini bilmiyorum." diye yanıtladı polis memuru.

Hoseok'un uzun ve ağır adımları yerdeki tahtaları gıcırdatırken lavaboya gitti ve kahve kupasına baktı.

"Kahve kalıntısı hala sıcak, yakın zamanda buradaymışlar. Şimdi neredeler ?"

"Nereye gittiklerini bilmiyorum."

Hoseok, yüzüklü eliyle bardağı kavrayıp biraz inceledikten sonra kolunu gerdi ve bardağı polis'in kafasına fırlattı. Polis eğilince bardak arkasındaki duvara isabet etti. Tekrar Hoseok'a döndüğünde gözleri ve ağzı aynı oranda açıldı.

"Seni kim bağlayıp, dövdü ?"

Polisin, dudakları titredi fakat aralanamadı, gözlerini yavaşça yere indirdi. 

"Yoksa onları öldürdüler mi ?"

Hoseok hızla Polis'e doğru yürürken bir an bile tereddüt etmedi. Hoseok'un sesi öfkeden titrerken namlunun ucunu memurun alnına dayadı. Polis'in gözleri hissettiği soğuklukla buğulanmaya başladı.

"H-hayır, yaşıyorlar." dedi fısıltıyla.

"Ah, bebek gibi ağlamayı kes. Ne biliyorsan anlat !"

"İki ! İki gençtiler. J-jimin ve Yoongi sanırım... A-arkadaşımı ö-öldürdüler. Aradığın kişiler kaçtı. Ormana, onları aramaya gittiler." dedi memur tedirgin ederek.

"Jimin ? Park Jimin ?!" Hoseok'un sesi öfkeyle şiddetlendi.

"Bilmiyorum, sanırım.."

Hoseok, silahın kilidini baş parmağıyla açtı. Metalin sesini duyan memur dehşetle ağzını araladı.

"B-beni vuramazsın ! Ben devlet memuruyum, c-cezası büyük. Her yerde birlikler var, seni bulurlar !"

"Endişelenme. Onlara bulunacak bir şey bırakmam."

Hoseok'un gözleri soğukla yoğunlaşıp donuklaştı.

Parmaklarının arasından çıkan kıvılcım, sağır edici patlamaya sarmalanıp bir can aldı. Memurun cansız bedeni yere savrularak düşerken değdiği yerleri kırmızıya boyadı. Jimin'in ağzıma bastıran eli daha fazla sıkılaşırken diğer eliyle de bunu görmeme engel olmak istedi fakat geç kaldı.

Boğuk çığlıklarım, parmaklarının arasına takılıp, acıyla kıvrandı.

Bilincim deliliği aşarak Hoseok'un bu yaptığını mazur görmenin bir yolunu bulmaya çalışıyordu. Hoseok öldüğünden emin olmak için memurun cansız bedenini tekmeledi. Silahını beline yerleştirip cebinden bir çakmak çıkardı. Çakmağın kapağını parmağıyla kaldırınca, minik bir ateş rüzgarla dans etti. Çakmak parmaklarının arasından kayıp ahşap yerle buluştu. Ateş hızla yeri kucaklarken perdelere yöneldi. Kanepeden gözümü alan koyu dumanlar yükselirken, alevler duvarlara tırmanmaya başladı.

Kanıtları yok ediyordu.

Hoseok hızlı adımlarla ön kapıya yürürken, Jimin beni verandanın karanlık bir köşesine çekti. Saklandığımız yerden verandanın basamaklarını inen Hoseok'un botlarının çıkardığı gürültüyü duyabiliyordum.

Gidiyordu.

Bensiz.

Bizsiz.

hoseok baba sizi böyle basaRR
bu bölümü yazarken çok eğlendim mk öscşkşhşsş, umarım sizde beğenirsiniz 🌚

BITTER WEIN 🌙 VMIN & YOONKOOKWhere stories live. Discover now