SERSERİ.

Sarhoş

Yeni bölüm sonunda geldi. Size bir haberim var. 30 K olunca küçük bir jest yapacağım. Serserinin İnstagram hesabı 👉🏻Matmazelındusleri. Neyse bölüme geçelim. Sizleri seviyorum.

MrsBurgaz kitaplarında huzur veren yazarım,seni seviyorum. Takip edin.

Şarkı: Little mix-Little me.

Ben ruhumu Ateş'in ruhuyla kavuşturmuştum. Ruhlarımız usulca sarılırken yavaş yavaş ölüyorduk. Ölürken kahroluyorduk,belki kırıp döküyorduk. Ama ilk kez... İlk kez umursamadan mutlu oluyorduk. O,Sol yanındaki acıyla büyürken ben o acıyı kazıyan bir kızdım.
Bir adam vardır. Kirpiklerinden öpmeye kıyamadığınız ve aynı zamanda kalbini yerle bir ettiğiniz. Öpmeye çalışırsınız ama adam küsmüstür. Acılarından bir parça dökmüştü avuçlarıma. Ben de onu üfledim gökyüzüne. O beni buldu bense onu bağımlı oldum. Omuzlarında ki acıyı tek başına yükenip defalarca kez yaralanırken,ak çarşaflarla sarmıştım bedenini. Nefeslerimiz boğuşurken,ufak bir sevdayı kalbimiz buyur ettik. O her acısını hissettiğinde öpecektim acılarından.

Aynadaki yansımama bakıyordum. Hoş görünüyordum ancak yüzümdeki tedirginlik gözlerimden okunacak kadar belliydi. Gözlerimin rengi sarışının yaptığı göz makyajla daha da belli oluyordu. Göz kapaklarımda köyü kahve tonlarında dağıtılmış far,dudaklarımdaki hafif pembe çerçeve* ve üzerine sürülmüş parlatıcı ile göz alıyordu. Elbise vücuduma tam oturmuştu. Zeynep hâlâ örgülü topuzumun yanından çıkan şaçları tel tokalarla sabitlerken ayağımla ritim tutuyor ve aynı anda bu günü sorunsuz geçirmek için Tanrı'ya dua ediyordum. Kapının tıklanmasıyla düşüncelerimden sıyrılıp kendime bakmaktan vazgeçerek kapıya döndüm. "Nazlı'm işiniz bitti mi?"dedi duymak istediğim ses. İçimi kavuran heyecanla kocaman gülümsedim, sarışının yanından ayrılıp çabuk hareketlerle kapıyı açtım. * (Kalemle dudak çevresine sürülen ruj.)

Kahve gözler,ben kapıyı açar açmaz parıldıyarak bakmaya başlamıştı gözlerime. Göz temasımızı kesip beni süzmeye başladı. Üzerindeki beyaz gömlek,vücuduna yapışmıştı ve üç düğmesi açıktı. Lacivert çalan bir renkte olan pantolonu ile nefes kesici duruyordu. Tıraş olmuştu ve küpelerini çıkartmıştı. O an fark etmiştim topuklu ayakkabılarım ile Ateş'e aynı boyda olduğumuzu. Ben bunları düşünürken bana doğru bir adım attı. Istemsizce bende onunla birlikte geri adım attığımda gözlerimle onu takip ediyordum. Ateş,gözlerini benden almazken,
"Zeynep. Git!"diye fısıldadı. Sesindeki tiniden korkmaya başladığım için sertçe yutkundum. Bir anlık gözüm gözüm Zeynep'e kaydığında, "Kanka,alıyorum?"diye sordu elindeki ruju gösterirken. Hızlıca kafamı salladım. O bu halime gülüp Ateş'in yanından sıyrılırken ben hala ürkek bir ceylan gibi sevdiğim adamın gözlerine bakıyordum. Tekrar bir adım attığında yine geri geri gittim. Sol elini cebine atıp ani bir hareketle boşta kalan eliyle belimden tutup beni kendine çekti. Bedenine yapışmamla yoğun parfüm kokusunu tüm hücrelerimde hissettim. Çaktırmadan başımı omzuna yasladığım anda omzuma kondurduğu öpücükle bedenim ateşler içinde yanmaya başladı. Bir süre yumuşak dudaklarını omzumda bekletti. Bu davranışı beni kavururken kıpırdayamıyordum.

"Öyle güzelsin ki,ömrümün sonuna dek nefesini içe içe sarhoş olabilirim." Gözlerimi kapattım kalbim kavrulurken. Belimdeki eli gevşediğinde hala deli gibi atan kalbimi susturmaya çalışıyordum. Ama olmuyordu. Gülümsedim hafifçe. Kendimi zorluyordum ama bir sonuç çıkmıyordu.

Benden ayrıldığında gözlerimi istemsizce açtım. Gözleri sanki uçan bir kuşun kanatlarındaki kahverengi kıvılcımlardı. Elini tutmam için uzattığında genişçe gülümsedim bu defa. Elimi avucunun içine koyduğum anda sıkıca tutmuştu. Arkasını dönüp ağır adımlarla yürümeye başladı,beni peşinden sürüklerken ben hala dediği cümlenin hayalleriyle yüzüyordum tâ ki merdivenlerden inmeye başlayıncaya dek. Basamakları teker teker indikten sonra yürürken topuklarımın çıkardığı tıkırtı sesini dinledim. Ateş durduğunda başımı kaldırıp konuşmak için ağzımı açmıştım ki cebinde olan elini çıkarıp askılıkta asılı olan lacivertimtrak ceketi omuzlarıma serdi. Yine o parfüm kokusu dedim kendi kendime. Sigarayla karışık,erkeksi koku. Artık benim omuzlarımdaydı.