Çok acıyor lan şurası!

5K 223 27
                                    

Yaptığı duyurular boyunca kalemle oynamıştım. Kısa kumral saçlarını geriye atarak bizi incelemeye başladı. Kalem etiğinin darlığı,içindeki beyaz gömlek ve üstündeki ince siyah hırka disiplin kurulu üyesi olduğunu çok belli ediyordu. Sıkıntıyla nefes verdim. Gözlerimi ovuşturdum. Yerimde doğrulup saate baktığımda iki üç dakika sonra zilin çalacağını gördüm.

Ateş'e baktığımda telefonuyla ilgileniyor,hocayı takmıyordu. Zeynep boş boş bakıyordu tahtaya. Zilin bilindik melodisi kulaklarımı doldururken yerimden kalktım. Çantamdan cüzdanımı alarak sınıftan çıktım. Koridorda ilginç ilginç dedikodular yayılıken kalabalığın arasından çıktım.

Kantine giderken kafamı kaldırdığımda siyah gözlerle buluştuğumda kaşlarımı çattım. Allah'tan bu okulda değildi. Manyak! Elindeki sigarayı bir kere daha çekip gözlerini kıstı. Giydiği yırtık kot pantolon,üzerine giydiği gri t-shirt vücuduna yapışmıştı. Ateş bunun burda olduğunu biliyor muydu? O gün 'mekana gel' demişti. Demek ki Emre'yi tanıyordu. İkiside tehlikeliydi ama Ateş daha da korkunçtu. Ve buna rağmen kendimi ona salıyordum. Kafamı iki yana sallayıp telefonumu çıkardım. Sekiz dakika sonra zil çalacaktı. Ve benim,bu gün hocanın istediği bir kitabı kütüphaneden bulmam gerekliydi. Daha önemli bir şey vardı? Emre bu sefer neden gelmişti ve ne istiyordu?

Kaşlarımı çatarak arkamı döndüm. Gözlerinin sırtımda kaldığından emindim. Onu umursamak elde değildi. Kolay şeyler yaşamamıştım ama buna rağmen hâla iyiydim. Ellerim tine titremeye başlamıştı. Diyalog kurmak zorundaydım. Emre'nin neden geldiğini öğrenmem lazımdı. Merdivenlerden çıkarken Semih ve ordusunu görüp el salladım. Aralarından fazlası gülerek karşılık verdi. Onlardan uzaklaşıp sınıfa girdim. Ateş yoktu. Miraç oturuyordu sırada sadece. Miraç kesin bilirdi. Boğazımı temizliyerek Miraç'ın yanına gittim. Kaşları anında havalanarak sırıttı. "Yine ne oldu?"

Derin bir nefes aldım. Gözlerimi kırpıştırıp, "Ateş nerede?"

"Sen ne zamandan beri Ateş'i merak ediyorsun?"

Sinirlendiğimi belli edercesine kaşlarımı çattım. Sarı ve kumral karışık saçlarını geriye atıp telefonunu eline aldı. Umursamaz bir tavırla "Dışarda," dediğinde kafamı salalyarak sınıftan çıktım. Koridordan hızlıca geçip merdivenlerden indim. Bahçeye indiğimde etrafa bakındım. Benim Ateş'i bulmam gerekliydi. Emre arabaya yaslanmış sigara içiyordu. Karizmatik durduğunu falan zannediyordu ama çok yanılıyordu. Arkamı döndüğümde Ateş ile göz göze gelmem beni şaşırtmıştı. Anlamsızlık barındıran gözlerinde koyulaşmış bir ton,benim anlayamayacağım şekilde kahveleşiyordu. Gözlerimi kırpıştırdım. Adımlar atarak yanına yöneldim. Oturduğu yerde dikleşerek tek kaşı havalandı.

"Emre neden burada?"

Kaşları çatık bir halde,sert kelimeleriyle verdi cevabı. "Sana ne!"

"Uyuz musun? O beni nerdeyse öldürüyordu!"
Sırıtmaya başladığında sinir kat sayım gittikçe artıyordu.

"Sana benden başkası zarar veremez."dediğinde derin bir nefes aldım. "Verdi ama!"

"Cezasını çekti. Rahat ol. Şimdi işimiz var. Sınıfa!"

*******

Ders kitaplarını yataktan çalışma masasının üzerine yığdım. Yaklaşık üç yıldır bir hobim okmuştu,yatakta ders çalışmak. Saçlarımı dağınık topuz yapmıştım. Altımda bir şort,üzerimde pembe bir yarım atlet vardı. Böyle dolaşmayayım diye birde beyaz içi görünen bir tişört. Bir elimde elma,bir elimde kalem ders çalışıyordum. Canım sıkılıyordu. Dünkü yaptığımız resim çok Güzelsu. Resmini bile çekememiştim ama olsun.

Ateş'le bir sürü anımız vardı. İki haftada bir serseriyle bu kadar şey yaşayacağımı bilmiyordum. Sakinleştirmesinden,sinirlenmesinler kadar tanıyordum onu. Dengesizdi! Annesi yoktu ama benimle alakalı ne durum vardı? Öğrenmem gerekiyordu. Ateş ile ilgili şeyleri öğrenebileydim,annesinin enimle ne alakası olduğunu öğrenirdim. Benle alakası vardı. Ateş bir serseriydi ve ciddi bir kavgaya şahit olmuştum. Serseriydi ama akıllıydı. Bana güvenmeyeceğini biliyordum. Beni kendine bağlayan bir duman vardı. O gün söylemişti bana. Telefonumu elime aldığımda bilinmeyen bir numaradan mesaj vardı.

Bilinmeyen Numara:
Nasılsın,yeni? Maç üç gün sonra. Geleceksin değil mi?

Mesajı on kez okuduktan sonra Can'da geldiğini anladım. Benim numaramı nerden bulmuştu? Bu çocuk eğlenceliydi ve egoluydu. Biraz saf aynı zamanda. Yeni diye hitap etmesini seviyordum. Gülümseyip mesaj yazmaya başladım. Bu arada Can'ı kaydetmiştim.

Can:
Tabii geleceğim.

Mesajı gönderdikten sonra yatağıma uzandım.

••••

"Nasılsın Nazlı?"diye soran Semih'e çevirdim bakışlarımı.

Okul daha yeni başlamıştı ve zil çalmıştı. Bende okula girdiğimde Semih ile karşılaşmıştım. Zeynep bankta oturuyordu. Zeynep'e bakmaktan vazgeçip,Semih'e döndüm.

"İyiyim.."dedim ve gülümsedim.

"O gün ikinci yarı başlayacaktı ve Boğaz'ına ne olduğunu söylemedin!"

Ateş'in yaptığı,benim saygısızlığım üzerine açılan bir yara. Daha geçmemişti ve Semih ondan bahsediyordu. Gözlerimi yumup derin bir nefes aldım. Kimse bilmemeliydi. Ve Semih'e söyleyecek halim yoktu. "Dedim ya,yanlışlıkla oldu diye. Acımıyor zaten." Deyip vurulma gülümsedim. "Eminim öyledir. Zarar görmeni istemem. Hadi sende sınıfa git. Ders başlayacak,"diye öneri sunduğumda kafamla onaylayıp yanından ayrıldım.

Bankın önünden geçerken Zeynep'e baktım. Bana bakıyordu. Derin bir nefes alıp yürümeye devam ettim.

"Nazlı!"dediğinde nefesimi dışarı vererek ona döndüm. Bu sefer tersleyecek halim yoktu. Ki zaten her şey üst üste gelmişti.

"Konuşabilir miyim?''diye sorduğunda kafamı salladım. Banka tekrar oturup oturmamı işaret etti. Kafamı sallayarak oturdum yanına. Ellerini öde birleştirip derin bir nefes aldı. "Diyecek bir şey bulamıyorum. Özür dilerim!"dediğinde ona döndüm.

"Çok acıyor lan şurası. Canım çok yandı Zeynep! Ben size hiç bir şey yapmadım ki,artık korkmaktan bıktım. Bilmiyor. O gerizekalı Ateş de bilmiyor. Sen de bilmiyorsun."

Neden ısrarla birileri canımı yakıp sonra da özür diliyordu? Ama o tek arkadaşımdı benim. Bu okulu ilk onunla tanımıştım ya ben.

"Özür dilerim. Çok özür dilerim." Dediğinde başını kaldırıp ona baktım. Benden bir yanıt bekliyor gibiydi. Burukça gülümsedikten sonra ona yaklaşıp kollarımı bedenine doladım. "Affettin mi yani?"

"Affettim tabii. İyi ki varsın."

Üzülsem de onun üzülmemesini gerekiyordu.

SERSERİ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin