"Ne oldu?" Ateş derin nefes alıp ellerini yüzüne kapadı.

"Nehir için." Ah hadi ama kız tatile gidiyor sen canını sıkıyorsun.

"Çok istiyorsan sende peşinden git ben buralara sahip çıkarım." Ateş sağ elini yüzünden çekip sağ gözüyle bana bakış attı. Ama ben ciddiydim. Aman neyse.

Yerimden kalkıp Ateş'in telefonunu aldım. Iphone 5. Ben bunları kullanamıyorum, ekranı çok küçük benim domuz gibi parmaklara yetmiyor. Van minıt bunun şifresi var.

"Ateş şifreyi girsene." Ateş kafasını yana yatırıp bana baktı. "Niye?"

"Sen sor diye .Ehuehueheueheueheu." Ateş bana mal mal baktıktan sonra sırtını bana dönüp uyumaya başladı. Beni bu evde umursayan yok. Aman neyse biz niye mal gibi Mert'in peşine düşüyoruz, polisler düşsün. Telefonu masaya fırlattım. Aha boku yedim.

Ateş yüzünü bana dönüp telefonuna baktı. Sadece camı kırılmıştı. Özür dilermişçesine gülümseyip yavaşça ayağa kalktım.

"Selen o telefonun camını yaptırmassan, onu sana yediririm." Abi para benden çıkacak gene. Telefonu elime alıp evden çıktım. Biraz daha yürüdükten sonra ilerde geçen kocakarıyla kavga ettiğim parka geldim. Ey gidi anılar. Parkın yanından geçerken içeride basketbol oynayan benim yaşlarımda çocuklar vardı.

Takımlardan birinde tanıdığım biri vardı tam çıkaramıyorum ama. Bir dakika merak ettim kim acaba?

Parka girip basketbol sahasına doğru yürümeye başladım. Demir kapıyı açıp içeriye baktım.

Ehuehuehuehu bu Kaan içeri girip köşelerden birine çöküp bağdaş kurdum. Beni zor far edecek ama neyse.

Kendi telefonumu göt cebimden çıkarıp boş boş ona baktım. Yapacak bir şey yok.

Ayağa kalkıp Kaan'ın yanına yürüdüm. Omzuna dokunup bana bakmasını sağladım. Kaan gülümseyip bana sarıldı. Lan bu terli! Öğğğ ölüyorum. Sarılmamız bitince yüzüme bakıp gülümsedi.

"Senin ne işin var burada?"

Elimdeki Ateş'in telefonunu gösterdim "Kırdım yaptırmaya gidecektim seni gördüm geleyim dedim." Kaan kafasını sallayıp kolunu omzuma attı ve arkadaşlarına döndü "Ben gidiyorum siz devam edin."

İki arkadaşı kafasını salladı. Kaan elini omzumdan çekip köşedeki spor çantasını almaya gitti. Çantasını aldıktan sonra yanıma gelip beni iteklemeye başladı.

Basketbol sahasından çıktıktan sonra yürümeye başladık.

"Eee hayat nasıl gidiyor?" Bu nasıl konu açma şekli hay aq ben aklımın.

"Vallaha bende hava hoş da sende." Omuz silktim "İyi gibi."

Biraz daha yürüdükten sonra önümüze bir kız atladı. Turuncu saçları omuzundan lüle lüle sarkıyordu,mavi gözleri lens gibiydi ama neyse. Bişi dimicim.

"Ay Kaan bu kız kim!?" O ses ne beli kırık diş fırçası geldi. Kaan'a bakınca yüzü asılmıştı.

"Seni ilgilendirmez." Abi melek gibi çocuk gitti yerine kaya geldi. Tabi ben malım hala anlamadım.

"Aşk olsun Kaan bu kız için beni mi bıraktın?" Eh dayanamayacağım!

"Kızım bas git almayayım ayağımın altına!" (Dove Cameron'u böyle düşünsenize :D) Tabi kız şok. Benim gibi 'hanım hanımcık' bir kızın böyle bir tepki vereceğini nereden bilsin. Kaan durmamı istercesine elini omzuma atınca tabi bende o sinir durur muyum? Durmam.

Erkek Lisesi Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz