40. Bölüm

8.4K 380 82
                                    

Nehir benden uzaklaşıp bıkmışçasına derin bir nefes aldı.

"Ben yakında tatile çıkmayı düşünüyorum, sadece biraz zamana ihtiyacım var. Lütfen." Ağzımı açıp ona engel olacaktım ki ellerini dur dercesine havaya kaldırdı. Bu hareketi biliyordum 'bana karşı çıkmanı istemiyorum' hareketidyi.

Başımı olumlu anlamda sallayıp odadan çıktım ve koşarak Kerem'in odasına gittim. Odaya girince kendimi yatağa atıp ağlamaya başladım. Kardeşim dediğim kişi beni bırakıyordu. Bir bakıma haklıydı ama... ben onsuz yapamazdım. Odanın kapısı açılınca gelen kişiye baktım. Kerem'di.

Yanıma gelip oturdu, saçlarımı okşamaya başladı. "Neler oldu anlatmak ister misin?"  Yatakta oturur pozisyona geçip burnumu çektim. Öğg ne kadar iğrenç, ağlarken niye burnumuz akar ya!

"Nehir gidiyor." Kerem ilk afallasa da şevkatle bana baktı.

"Gitmekte haklı olabilir. Onun açısından baktığında  gitmek daha cazip gelinebilir fakat bir savaş alanından kaçan biri korkaklığına kaçar. Nehir korkuyor." Aslında korkması normaldi ama...

"Korkmasına bir şey diyemem fakat beni ve Kıvanç'ı burada yüz üstü bırakacak kadar nankör!" Sesimi yükseltmiştim ve yan odadan kırılma sesleri gelmişti.

Hayır dediklerimde asla pişman olmayacaktım. Bu sefer ben haklıydım ve o bir nankördü!

Kerem'e bakınca onun da bana baktığını gördüm, sonra bakışları dudaklarıma indi. Hadi hayırlısı.

Biraz daha öyle kaldıktan sonra Kerem yavaşça bana yaklaşmaya başladı. Burası sıcak mı oldu ne?

Kerem iyice bana yaklaşıp dudaklaeıma yapıştı, ölüyorum ben. Kerem beni tutkuyla öpmeye başladı, sanki hiç bırakmak istemiyormuş. Küçük bir çocuğun oyuncak ayısını bırakmaması...

Bende ona karşılık veriyordum, ilk öpücüğümdü ama ben öpmeyi nereden mi biliyorum. Bir ara film izlerken öpüsek insanların aynısını yapmaya çalışıyorsum fakat elimle yapıyordum. Bu konu hakkında konuşmak dahi istemiyorum.

Kapı aniden açılınca içeri Ateş girdi, tam zamanında (!).

"Ovvvvv üzgünüm. Şey... siz devam edin. Ben yokum." Kerem sinirle Ateş'e bakarken ben utançtan ölecektim. Ateş odadan çıkınca Kerem gülmeye başladı.

"Hey niye gülüyorsun?"

"Sana." Niye ki?

"Ne yaptım şimdi?" Kerem gülmeyi kesip sırıtmaya başladı.

"Ateş odaya girince sen saklanacak yer aradın ve utanıyorsun."  Dudaklarımı sarkıttım ve sırtımı ona dönüp kollarımı göğüs hizamda bağladım, evet ona trip atacaktım.

"Trip mi atıyorsun bana?"

"Evet beğenemedin mi?"

"Onun için değil trip atsan tutardım." Öğğ bu espiriyi sadece ben yapınca güzel oluyordu.

"Hııı çok komik." Yerimden kalkıp odadan çıktım ve salona geçtim. Ateş gülmemek için dudaklarını dişliyordu.

"Gül lan gül!" Ateş hunharca gülmeye başlayınca kendimi hayvanca tekli koltuğa attım. Bu gün deşuk Arda yakalanacaktı. Ama şimdi onu tebrik etmek lazım yaptığı kurnazcaydı, yani benim gibi bir güzele ki  dayanamazki!

Bu konuları düşünmeyi kesip telefonumu çıkardım ve istağramıma girdim. (Jsjsjsjsj)

Oha ama! Kıvanç ne ara foto paylaştı.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Erkek Lisesi Where stories live. Discover now